English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Insanlari

Insanlari traducir español

297 traducción paralela
Kati yumurta sevmedigim gibi insanlari bekletmeyi de sevmem.
Mi mala costumbre son los huevos duros.
Insanlari idare etmeyi, mutlu etmeyi biliyorsun.
Sabes tratar a la gente y hacer que se sienta a gusto.
Insanlari itip kakmandan biktim.
Estoy harto de que abuse de la gente.
Sorumlulugunuz insanlari korumak, kendi onurunuzu degil.
Su deber es hacia la gente, no hacia su orgullo.
Bu teknolojik toplumda ve onun karmasik mekanizmalarinda insanlari taniyarak katilimlarini sağlayabilmek ve kendi kaderlerinin efendileri olduklarini anlamalarini sağlamak oldukça zordur
Y a todos sin excepción nos concierne la obligación de cambiar. En esta sociedad mecánica... con engranajes tan complejos y tan difícil de comprender... la participación es el medio privilegiado para que cada uno acceda... a la inteligencia y al control de su destino.
Gösteri, insanlari boyundurugu altina alabilme yetisine sahiptir çünkü ekonomi, onlara zaten tamamen boyun egdirmistir.
El espectáculo somete a las personas vivas en la medida que la economía las ha sometido totalmente.
Gösteri, insanlari mallar ile metalari es görmeye ve memnuniyeti kendi kurallarina göre genisleyen bir yasama çabasi ile bir tutmaya mecbur tutmaya yönelik tasarlanmis sürekli bir afyon savasidir.
El espectáculo es una permanente guerra del opio dirigida a la identificación de los bienes con las mercancías y de la satisfacción con la subsistencia ampliada según sus propios dictados.
Insanlari yerel ve ulusal sinirliliklarindan kurtararak insanlari birlestiren sey ayni zamanda onlari birbirinden uzaklastirir.
Lo que pone en relación a las personas liberadas de sus limitaciones locales y nacionales es también lo que las aleja.
"Oz Büyücüsü", korkunç sesi ve koca maskesiyle insanlari korkutan yaşli bir adamin anlatildiği bir peri masaliydi.
El mago de Oz era un cuento sobre un viejo que asustaba a la gente con una voz grave y una gran máscara.
Insanlari korkutup kaciracaksiniz.
Ustedes asustan a la gente.
Televizyon yüzünden insanlari cahillesiyor diyorlar ; bense, sokaklarda kitap okuyan bu kadar çok insani hiç görmemistim.
Dicen que la televisión hace a la gente de aquí analfabeta ; pero yo nunca he visto tanta gente leyendo en las calles.
Muzik insanlari bir araya getiriyor... oyuncularla bir araya.
La música une... a la gente con los integrantes.
Dahiler insanlari her zaman korkutmustur.
La genialidad siempre aterroriza a la gente.
Senin gibi diger meta-insanlari ariyorduk.
Estuvimos buscando otros metahumanos como tú.
Bahsettigimiz sey, parçacik hizlandiricidan etkilenmis olabilecek diger insanlari kontrol altina almamiza yardimci olmandi.
Hablamos de que nos ayudarías a contener a otras personas que podrían haberse visto afectadas por la explosión del acelerador de partículas.
Meta-insanlari.
Metahumanos.
Gördüm ki sehirde kirmizi simsege benzer bir sey için ihbarlar var. Soygunculari durduran, yanan binadaki insanlari kurtaran biri için.
Se rumorea que hay un rayo rojo por la ciudad que detiene a los asaltantes, rescata gente de edificios en llamas.
Disarida bir sey insanlari kurtariyor.
Algo por ahí está salvando personas.
Ama hiçbir çocuk kahraman olup da insanlari kurtarmadigini düsünmez.
Salvar personas. Pero ningún chico piensa en como es cuando eres un héroe y no estás salvando personas la verdad es que no mucho más cambia.
Insanlar derken, canli insanlari mi kastediyorsunuz?
Al decir personas, ¿ se refiere usted a personas vivas?
insanlari avliyorlar.
Cazan gente.
Insanlari Tanrinin kendileri icin... duzenledigi yollara sapmalarindan... sorumlu tutmak zordur.
Es difícil culpar a un pueblo... por desviarse de los caminos... que Dios ha establecido para ellos.
S \'fdn \'fdr gecislerinde, cuzdanlarini yuzlerce binlerce ekstra parayla... genisleten insanlari duymazlar, cocuk olduklari icin.
En los cruces fronterizos, no escuchar a la gente multiplicar el contenido... de su cartera por cien o mil, como si fueran niños.
O sey o gece atmosfere ne saldi bilmiyorum ama sanirim insanlari degistirdi.
Lo que sea que se haya liberado en la atmósfera esa noche, creo que cambió a las personas...
insanlari benim gibi kimse düsünmüyor.
"Nadie piensa en la gente como lo hago yo"
insanlari görüyor musun?
¿ Ver gente?
Bana insanlari göster!
¡ Muéstreme gente!
Bu durum bazi insanlari zayiflatir, degil mi?
Descalabra a algunas personas.
Sen insanlari mutantlardan korumak için tasarlandin!
¡ Fuiste diseñado para proteger a los humanos de los mutantes!
Ben insanlari satin almam.
No compro a la gente.
- Insanlari vurup, banka soyuyorlar.
- Disparando a gente, robando bancos.
Kazancimiz hem biz hemde siz seçkin insanlari tatmin edici oldu.
Las ganancias han sido sustanciales para nosotros como para ustedes, la elite del poder humano.
Burda yasamakta olan masum insanlari öldürmek pahasina mi? ! - Bölgeye el koyuyoruz.
¿ Aunque signifique matar personas inocentes que casualmente viven aquí?
insanlari getirirler, ve derler ki, "Bunlar senin arkadaslarin."
Los traen y te dicen : " Éstos son tus amigos.
Insanlari piyon gibi kullandilar, dünyayi da oyun tahtasi gibi.
Utilizaron a las personas como piezas y el mundo como tablero.
Bu surecte insanlari korkutacaksak. Ya da birkac kisi olecekse oyle olsun.
Y si hacemos que la gente se cague del susto... y mueren unos cuantos en la refriega... que así sea.
Para karsiliginda insanlari korur.
- Por un precio, protege a la gente. - Ah, amigo.
Genel kani olarak Mafia kötüdür... gücünü kanunlara karsi kullanir... - ve seviyesiz insanlari yüceltmek icin kullanir.
Algunos dirán que la Mafia es algo malo, que usa su poder para corroer la ley y el orden... para promover las más bajas pasiones del ser humano.
Sebepsiz insanlari vuruyorsun. Sadece isim yapmak icin.
Golpeas a la gente para tener reputación.
Keith bu konuda hakliydi. Sebepsiz, sadece isim yapmak icin insanlari vuruyorsun.
Keith tenía razón, atacas a la gente sólo para obtener fama.
ONLARI TÜM DÜNYA İNSANLARI İÇİN DAHA GÜVENLİ HALE GETİRİYOR.
MARITIMAS PARA QUE SEAN MAS SEGURAS
DÜNYANIN EN GÜÇLÜ İNSANLARI OLACAK
A PUNTO DE CONVERTISE EN LOS MÁS FUERTES
ONLARI HİSSEDEBİLİYORUM. ABLAMA ÂŞIK OLDUKTAN SONRA SADECE ÖLDÜRDÜĞÜM İNSANLARI DEĞİL, AYNI ZAMANDA KENDİ EYLEMLERİMİ VE KENDİMİ ÇOK DAHA CANLI BİR ŞEKİLDE HAYAL ETMEYE BAŞLADIM.
Porque ahora, cuando pienso en mis victimas que antes recordaba entre brumas me parecen más reales.
İnsanlari bir sey seçmesi için artik ajite etmiyorlar, onlari belirlemek için ajite ediyorlar pratik olarak ne yapilmasini belirlemek. pratik.
Para ellos no se trata ya de elegir un camino. Se trata de determinar... de determinar qué es lo que deben hacer prácticamente... prácticamente, en un camino... que la historia de las luchas revolucionarias... les ha enseñado... en un camino que la historia les ha enseñado.
İnsanlari artik seçim yapmalari için ajite etmiyor, onlari karar vermeleri için ajite ediyor, karar vermek pratik olarak ne yapilabilir, pratik olarak.
Para ellos no se trata ya de elegir un camino. Se trata de determinar... de determinar qué es lo que deben hacer prácticamente... prácticamente... en un camino que la historia de las luchas revolucionarias... les ha enseñado... en un camino que la historia les ha enseñado.
Mandinka insanlarï bir ayak izinden toprak tutarsan, bir gün o kisinin geri gelecegine inanïrlar.
Los Mandinka creemos que si guardas el polvo de la huella de alguien algún día volverá.
Incil insanlarï öldürmenin dogru olmadïgïnï söylüyor Bud.
La Biblia dice que no está bien matar, Bud.
Insanlarï tenlerinin renkleri icin incitirsen bu olur.
Eso pasa si haces daño a la gente por el color de su piel.
Güçlere sahip olmayi, insanlari kurtarmayi.
Tener poderes.
Bu ülkeyi insa eden, senin gibi çaliskan insanlari düsündügünde iste itfaiyeciler, ögretmenler, FBI ajanlari bir bakiyoruz, hayatinizi güç bela idame ettirebiliyorsunuz bu da beni çok kizdiriyor.
Cuando piensas en la gente que construyo este país. Gente trabajadora como tú. Bomberos, profesores, Agentes del FBI.
Babam mutlu insanlarï severdi, annem de o yüzden mutlu görünürdü.
A mi padre le gustaba la gente feliz, y ella era feliz para él.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]