Inşanlar traducir español
166,154 traducción paralela
Bu insanların nesi var?
¿ Qué le pasa a la gente?
Küçük çocukları iyileştiren Alex Karev, bana söz ver. İnsanları döven Alex Karev geri gelmeyecek.
Prométeme que eres el Alex Karev que cura niños pequeños, que dejaste en el olvido al Alex Karev que golpea personas.
- İnsanlar değişikliği sevmez.
- A la gente no le gusta el cambio.
İnsanlar insanları sever.
A la gente le gusta la gente.
İnsanların sevgisini kazanmalıyım.
Mire, tengo que ganarme a la gente.
1949 yılında Edward Murphy bir roket kızağı deneyi yürüttü. İnsanların baskıya ne kadar dayanabileceğini görmek için.
En 1949, Edward Murphy llevó a cabo un experimento con cohetes de propulsión para ver cuánta presión podía resistir un ser humano.
Hadi ama, medeni insanlar gibi davranamaz mıyız?
Vamos. ¿ No podemos ser civilizados?
İnsanların ne dediğini biliyor musun?
¿ Te das cuenta de lo que está diciendo todo el mundo?
- Senden hoşlanmıyor gibi davranamam. İnsanların senin hakkında söyledikleri korkunç şeyleri dinlemekten hoşlanmıyorum.
No me gusta fingir que no me caes bien, y no me gusta escuchar las cosas horribles que la gente ha de decir sobre ti...
İnsanlar çok iyi olabiliyorlar.
Esas personas son... son tan buenas...
Mezun toplantılarına gitmem. Fakat insanların neden gittiğini anlıyorum.
No hago reuniones, pero puedo ver lo que la gente hace.
İnsanlar onu buraya getirdiğinden beri kavga ediyorlar.
La gente ha estado quejándose por esto desde el primer minuto que la trajiste.
İkimiz çok farklı insanlarız Jackson.
Jackson, tú y yo somos dos personas muy diferentes.
İnsanları ona sen yönlendirdin.
Tú les enviaste gente.
Beş parasız kaldım ve işsizim ama kötü şeyler iyi insanların başına gelir.
Estoy en bancarrota y sin trabajo, pero, mira, a la gente buena le pasan cosas malas.
Soyutla kendini. İnsanların söylediklerini kafana takma.
Hazte dura.
- Hırslı insanlarız ve şirketin büyümesi için böylelerine ihtiyacımız var.
Somos ambiciosos y necesitamos a gente así - en esta empresa. - Lucca.
- Lucca. Evet ama sadece emir verdiklerinde mutlu olan insanları istemiyoruz.
Sí, pero no queremos a gente que solo esté contenta dando órdenes.
Bir avuç siyahi insanların içinde mi?
¿ Con esa panda de negros?
Çevremizde dolanan insanlar ne işler çeviriyor Tanrı bilir!
Todo el mundo por ahí haciendo Dios sabe qué.
İnsanların çok büyük bir şeymiş gibi davranmalarından hoşlanmıyorum.
No me gusta cuando la gente exagera las cosas.
İnsanları mümkün olduğunca diğer hukuk kanallarına yönlendirin.
Moved a la gente a otros recursos legales cuando podáis :
İnsanlar yalan söyler.
La gente miente.
Tüm insanlar farklıdır.
Todo el mundo es diferente.
İnsanlar yalan söylerken de dürüst olabilirler.
Las personas pueden mentir y aun así decir la verdad.
İnsanlar yalnızken beklenmedik şeyler yaparlar.
Las personas se pueden desesperar cuando están solas.
Hayır, büyük insanlar büyük dozları kaldırabilir.
No, los tíos grandes pueden soportar grandes dosis.
Bu diktatör insanları aç köpeklerine yem emiyor muydu?
¿ No alimenta este dictador a la gente para darle de comer a los perros?
Halk gerçeğinden ayırt edilemez sahte paraları öğrendiğinde insanlar paralarının değersiz olmasından korkarak hesaplarını boşaltmaya başlayacak.
Una vez que el público descubra las falsificaciones indistinguibles, el asedio bancario empezará cuando la gente comience a temer que su efectivo no vale nada.
İnsanların hayatı tehlikede.
La vida de gente corre peligro.
Bunlar insanların hayatları.
Es la vida de gente.
İnsanlar konuşmaya korkuyor.
La gente tiene miedo de hablar.
Bazı insanlar tüm ailesini kaybetmişti.
Y algunos perdieron a toda su familia.
İnsanları mahvetmenin seni neden böyle keyiflendirdiğini de bulabiliriz.
Quizás valga la pena explorar por qué te hace tan feliz destrozar a la gente.
Eski nesillerde böyle insanları cadı olmakla suçlayıp çığlık atacaklar mı diye bakmak için üzerlerine su atarlarmış.
En generaciones anteriores acusaban a la gente así de ser brujas y las tiraban agua para ver si gritaban.
Günümüz insanının, mazinin latif eğlencelerine tahammülleri yok. Kafalarını aslanların ağzına sokan adamlar top güllesinden fırlatılan talihsiz ufak tefek insanlar.
La gente de hoy en día no tiene paciencia para los elegantes placeres del pasado... hombres metiendo la cabeza en la boca de leones, desafortunadas personitas expulsadas por cañones.
O insanların parasını çalmayı istemedi.
No quiso robar el dinero de la gente.
Biri geldi, buradaki insanları tehdit ediyor.
Hay alguien aquí. Está amenazando al personal.
Sonra insanlar yanına gelmeyi bırakacak.
Y la gente dejará de venir. Dejarán de necesitarle.
- İnsanlar konuşur.
- Bueno, la gente habla.
- Ama bazen insanlar yanılırlar.
Ya sabes, la gente no sabe más.
İnsanlar arkandan lezbiyen dediğinde iş konusunda heyecanlanman zordur.
"Es difícil entusiasmarte en el trabajo cuando la gente te llama bollera a tus espaldas".
İnsanlar ailenin skandalından dolayı öfkeliler. Bu tarz yazılara ilgili geniş bir topluluk var.
La gente está enfadada por lo del esquema Ponzi de tus padres y hay una gran demanda de este tipo de artículos.
İlginç olan kısım insanlar çocuk istemediğim için kendimi işe adadığımı sanıyor.
Sí. Es interesante. La mayoría piensa que no quería hijos y por eso hice de mi trabajo mi vida.
Seni tanıyan insanlar zaten seni tanıyorlar.
El que te conoce, te conoce.
İnsanları takip edip konuşmalarını dinleyen sıradan basit biri evet.
"Poca cosa" que sigue a la gente - y escucha sus llamadas telefónicas.
Mesela Tiananmen Meydanındaki sıra sıra tanklarla da insanların görmesini, duymasını istediğiniz şeyleri kontrol edebilirsiniz ama tek yol bu değil sayın yargıç.
Una fila de tanques en la plaza de Tiananmen, por ejemplo, es un modo de controlar lo que la gente ve y oye, pero no es la única, señoría.
Esasında, bazı insanlar belli konularda diğerlerinden daha iyidir.
Básicamente, algunas personas son mejores haciendo cosas que otras.
Siyah İnsanlar Ayı'dır.
- Mes de la Historia Negra.
Lafı çevirecek insanlar olacaktır.
Hay personas fuera de aquí que no estarán de acuerdo.
Netanyahu'yu eleştiren başka bir Yahudiyle tartışıyordum ve tüm Filistinli insanların yüzüne gülen yüzlü etiketler yapıştırmayı istedim.
Estaba discutiendo con otro judío que criticó a Netanyahu y quería pegar pegatinas de smileys en las caras de todos los palestinos.
insanları 60
insanlar 521
insanların 77
insanlar var 17
insanlara 46
insanlar bekliyor 18
insanlar değişir 33
insanlar ölüyor 21
insanlar mı 19
insanlar ölür 20
insanlar 521
insanların 77
insanlar var 17
insanlara 46
insanlar bekliyor 18
insanlar değişir 33
insanlar ölüyor 21
insanlar mı 19
insanlar ölür 20