English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işıkları

Işıkları traducir español

4,595 traducción paralela
Işıkları kendi üzerine çekmek kalorilerini yakmaz!
Qué lástima que el ladrón de atención no quema calorías.
Radyo dinliyorlar. Sirenleri duyup, etrafa bakıyorlar. Işıkları görüyorlar.
Escuchan la radio sirenas, miran hacia arriba, ven luces.
Işıkları gördüğümde neredeyse vazgeçmek üzereydim.
A punto de darme por vencido cuando vi las luces.
Işıkları açabilirsin.
Usted puede encender las luces.
Işıkları, alarmı, güvenlik kamerasını...
Luces, alarma, video de seguridad...
Işıkları söndürülmüş, ziyan olmuş bir karnaval gibi.
Es como una atracción de feria con las luces apagadas desperdiciándose.
Işıkları aç da yüz yüze konuşalım.
Enciende las luces? ¿ Cómo vamos a hablar así?
- Işıkları kapatıyorum. - Tamam.
Voy a apagar las luces Está bien.
Işıkları ve sirenleri kapatın.
Apaguen las luces y sirenas.
Battaniyeni unutma. Işıkları söndür...
No olvides tu manta.
Işıkları söndür...
Luces fuera...
- Işıklarımızı takip edin.
- ¡ Busque nuestras luces!
Işıkları kapatır mısın?
¿ Puedes apagar las luces, amigo?
Işıkları kapat, Uyuyamıyorum.
Apaga las luces, no puedo dormir.
Işıkları kapatsan bile Uykun gelmeyecek
No te dormirás aun apagando las luces.
Işıkları kapat ve lame elbiseni giy.
Apaga la luz y ponte el vestido de rombos.
Işıkları kapat ve kapıları kilitle.
Apague las luces y cierre.
Kamu konutlarındaki bu insanlara yaptıkları iş boka sardı.
Lo que le están haciendo a esas personas de la vivienda pública es jodido.
Burası Perd Hapley'nin film eleştirisi yaptığı Işıklar, Kamera ve Perd'ü çektiği yer.
Es el sitio en donde Perd Hapley hizo su programa : "Luces, cámara, Perd".
Işıklar söndü.
Las luces bajaron.
Işıklar niye sönüyor biliyor musun?
¿ Sabes por qué las luces bajan?
Işıklar sönmüştü.
Las luces bajaron.
Savaştan bu yana İngilizlerin Singapur'da ne muazzam iş çıkardıklarını anlatıyordu.
Estaba hablando de la obra genial... que los Poms están haciendo en Singapur desde la guerra.
Belki de kendi yaptıkları için eski iş arkadaşlarını dava eden ilk kişidir. - Hepsi bu mu?
Tal vez el primero en dar la vuelta y demandar a sus antiguos compañeros por sus propias acciones.
İnsanlar iyi davrandıklarında genellikle bir iş karıştırırlar.
Cuando la gente es amable, generalmente algo trama.
Işıklar!
¡ Luces!
Beni gönderdiğin o kuru temizlemecinin ne iş karıştırdıklarını ortaya çıkardım.
Esa tintorería a la que me enviaste, tú dedujiste lo que estaban haciendo.
Işıklar, lütfen.
Luces, por favor.
Işıklar gitti.
Se fue la luz.
Işıklar görüyorum.
Este es el fin.
Işıklar!
Golpea las luces!
Işık ve Erişenler'in Adalet Ekibi'ni karaladıklarını itiraf ettikleri holografik kayıtlarımız var.
La Luz y el Reach en grabaciones holográficas admitiendo que inculparon a la Liga.
Ah, Eyfel Kulesi Ve meşhur romantik Işıklar Şehri.
La Torre Eiffel y la siempre romántica Ciudad de la Luz.
Işıklar kapanıyor.
Las luces empiezan a apagarse.
Isırmadıklarını söylemişlerdi.
Dicen que no pican.
İstediğiniz kadar alay edin ama bu adamların yaptıkları iş gerçekten önemli.
Vale, reíros todo lo que queráis pero el trabajo que estos chicos hacen es realmente importante.
Işıklar kapalıyken yapmayı sever misin? Açık veya kapalı.
¿ Te gusta con las luces apagadas?
- Işıklar neden yok?
¿ Por qué está apagada la luz?
Işıklar titriyordu ve bu şey ne zaman yakınlara gelse, sanki elektrikle veya başka bir şeyle garip bir şeyler yapıyordu.
Las luces parpadeaban, y creo que cada vez se acerca más, como que, hacen algo raro a la electricidad o algo así.
Işıkları söndür!
¡ Apaguen las luces!
Işıklar kapandığı zaman bir kere ismimi söyleyip beni içeriye çağırırsın.
Y entonces con las luces apagadas, me haces una señal o dices mi nombre.
Işıklar gelmiş.
Volvió la luz.
Işıklar karardı.
Las luces se oscurecieron.
Işıklar geldi.
Las luces regresaron.
Yaptıkları iş ya da onlardan çalınan işleri.
Que trabajan. O que se les ha robado el trabajo.
Tanıklar, sen ve Anne'nin iş yerinin dışında tartıştığınızı söylediler.
Testigos que los vieron discutir ayer afuera del trabajo de Anne.
Bir daha kuş kovalamak yok. Işıklar sönsün.
Ya no persigas pájaros.
Güven duyabileceğin tek şey ajanların olaya ben dahil olduğum zaman Kolombiya'da daha iyi iş çıkardıklarından ibaret.
Pero la única cosa con la que puedes contar es que los operativos lo hacen mejor en Colombia cuando estoy al tanto.
Ama bu iş sahiplerinin ailelerine koşamadıkları zamanlar için bankaların, sigorta şirketlerinin ve diğer her şeyin varolma sebebi değil mi?
¿ Pero no están para eso los bancos y los seguros y las otras cosas que tienen los dueños de negocios cuando no pueden correr a su familia?
Bugün yaptıkları iş için onurlandırılacaklar.
Van a homenajearlos hoy por el trabajo que hicieron.
Işıklar gidene kadar yumrukladım Angie.
Me paré y le pegué hasta que las luces se apagaron, Angie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]