English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ M ] / Man

Man traducir español

10,135 traducción paralela
Bu adamın adı Lastia.
¿ Este man? Ese es Lastía.
B-ADAM :
B-MAN :
B-ADAM : Nasılsın?
B-MAN : ¿ Cómo estás?
Belki onlara yerdım edebiliriz...
B-MAN : Tal vez podamos ayudar...
Bir düşmanı alt etmek için onu tanıman gerek.
Para derrotar al enemigo, tenemos que conocerlo.
Düşmanı alt etmek için onu tanıman gerektiğini söyledin.
Dijiste que para derrotar al enemigo, uno debe conocer a su enemigo.
Hatırladığım kadarıyla hayalimdeki evlilik teklifi tam bir medya bombardımanı, görselliğe doyum olmayan bir aksiyon filmi ve sevgilisine evlilik teklif etmekten başka görevi olmayan kahramanımızın hızlı arabalarla dolu macerasıydı.
En mi mente, supongo que mi proposición ideal sería una experiencia multiplataforma, una película de acción con explosiones, coches rápidos, y un héroe con una misión... pedirle matrimonio a su chica.
Matlarımızı taşıman gerek.
Tienes que llevar nuestras esterillas.
Otur Yağmur Adam.
Tome asiento, Rain Man.
Bernard Shaw'ın Arms and the Man kitabını okudun mu?
Muy bien. El hombre y las armas de Bernard Shaw.
â ™ ª Lyrically, I'm on point, flowing double joint â ™ ª â ™ ª You just a little boy, you a boy â ™ ª â ™ ª I'm a man, you should be playing â ™ ª
* Líricamente, estoy a punto, contorsionándome. * * Tú solo eres un niño pequeño, un niño. * * Yo soy un hombre, ¡ deberías estar jugando * * con tus juguetes!
- Halkımıza acımanız için size yalvarıyoruz...
- Te suplicamos misericordia para nuestra gente,
Bence onu gerçekten tanımanız lazım.
Saben, creo que tienen que conocerla.
Demir Adam, Batman gibi Kahramanım yine şimdi küçük diyorsun ama bir aya kalmaz Üç santim daha boy atarım yine
# Soy como Iron Man y Batman, un héroe otra vez # Crees que soy bajo, pero el otro mes, crecí un palmo otra vez
- "Slender Man" i duydunuz mu hiç?
¿ Habéis oído hablar de Slender Man?
Dom seni buraya mesaj taşıman için gönderdi demek oluyor.
Significa que Dom te envió aquí como su mensajero.
İşverenini korumak için silah taşıman kadar doğal bir şey yok.
Es de sentido común que necesitas un arma para proteger a tu jefe. ¡ Vaya!
Yanan Adam'ı izlemeye gidebiliriz.
O... podríamos ver el Burning Man.
Yanan Adam diyorum Frank.
El Burning Man, Frank.
Olmaz, Şikago'nun güneyinde kalmaya devam edip biramı piyasaya süreceğim. Bunun ulaşacağı ünün yanında en kral Yanan Adam devede kulak kalacak.
No, continuaré aquí, en el sur... de Chicago, y lanzaré mi cerveza... que será de lejos mejor legado que cualquier "Burning Man".
Ben Yanan Adam'ı görmek istiyorum!
¡ Quiero ver el Burning Man!
Şerif, biliyorum bu adam sizden birini öldürdü. Bu yüzden ılıman davranıyorum.
Sherif, sé que este tipo mató a uno de los suyos y le comprendo.
- Hayır, ama tanımanı isterim.
No, pero me gustaría que así fuera.
Spider-Man'i temsil ediyor o.
Representa a Spiderman.
Iron Man aklıma gelmemişti.
No pensé en, Iron Man.
Eğer şanzıman arızalanırsa gemiden hiç kimseye fayda gelmez.
Si se funde el engranaje de reducción, el buque quedará totalmente inútil para cualquiera.
Bilirsin, senin için çalışacak birini tanıman gerekir, Jimmy.
Tienes que conocer a la gente que trabajará para ti, Jimmy.
The Music Man filmini izledim dostum.
He visto The Music Man, amigo mío.
Tenaka'yı da tanımıyorsan Brad Petite'i tanıman için ortada bir sebep yok. Hırslı ya da iyi biri olması falan.
Y si no sabes quién es Tenaka no hay motivo para que sepas quién es Brad Petite o que es un tipo ambicioso.
B-2 bombardıman uçağı gibi.
Aquí está B-2. Como el bombardero B-2, el Furtivo.
Biraz daha mühlet tanıman için ne vermem lazım?
¿ Cuánto me costará comprarte algo de tiempo?
Şimdi tanıman daha iyi.
Mejor para ti conocernos ahora.
Seksi bir Yağmur Adam gibi.
Como si fuera un Rain man sexual.
The Elephant Man filmindeki gibi.
Tenía síndrome de Proteus, como el hombre elefante.
"Şimdi sizden, kardeşlerimiz, aranızda çalışıp..." "... sizi Tanrıya ulaştıran ve sizi uyaranları tanımanızı istiyoruz. "
"Ahora les pedimos, hermanos, que reconozcan a los que trabajan entre ustedes y los llevan al Señor y los reprenden."
Geri dönüşün e-posta bombardımanıyla cemaate duyuruldu.
El publicista envió un correo a la congregación anunciando tu regreso.
♪ Ooh, that man is like a flame ♪
♪ Oh, que el hombre es como una llama ♪
♪ And, ooh, that man plays me like a game ♪
♪ Y, ooh, que el hombre me juega como un juego ♪
♪ Ooh, I wanna love that man ♪
♪ Ooh, quiero amar a ese hombre ♪
♪ Ooh, that man is on my list ♪
♪ Oh, que el hombre está en mi lista ♪
♪ And, ooh, that man, I wanna kiss ♪
♪ Y, ooh, que el hombre, quiero besar ♪
Roket Adam'ın konumuzla ne ilgisi var?
¿ Qué tiene que ver Rocket Man con todo esto?
Birisi Kutsal Kâse'nin parçalarını taşıman için sana emanet etmiş.
Alguien confió en ti para que transportaras piezas del Santo Grial.
Yani elbisen çok süslü ama aletini kaşıman mümkün olmuyordur.
Quiero decir, un equipo tan elaborado y lo único que no permite hacer es rascarse la entrepierna.
The Last Man On Earth'ta önceki bölümlerde...
- Anteriormente en The Last Man On Earth
- He-man!
Un hombre.
Sana biraz zaman tanıyayım diye düşünmüştüm ama öyle şok olmuştum ki asıl senin bana zaman tanımanı istemişim.
Pensé que quería darte espacio pero ahora creo que estaba conmocionada y quería darme espacio a mí misma. Lo siento.
Biliyor musun, küçük kardeşini bu kadar az tanıman çok üzücü.
Sabes... es muy triste lo poco que conoces a tu hermano.
The Old Man and the Sea, okudum. Death in the Afternoon, The Sun Also Rises da diğerleri.
Muerte en la tarde, El Sol también sale.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man
Subtitulado por Subtitulos.es...
Man...
Manson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]