English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ P ] / Parası var

Parası var traducir español

1,398 traducción paralela
İstemediği kadar çok parası var.
Tiene todo el dinero que necesita.
Çok parası var ama zevk sahibi değil.
Demasiado dinero y ningún gusto.
Dükkânımda o kadar çok piyango parası var ki kasaya sığmıyor.
Tengo tanto dinero de la lotería, que ni siquiera entra en la registradora.
Orda yeterince uyuşturucu parası var.. Taşımak için el arabası gerekicek.
Ya tienes suficiente dinero de las drogas ahí... vamos a necesitar una puta carretilla para sacarlo de aquí.
Bakayım hiç parası var mıymış.
Déjame ver si tiene dinero.
- Ne kadar parası var ki?
- ¿ de cualquier forma, cuanto tiene en caja?
Fakat onun çok parası var, ve bir sürü de avukatı.
Pero él tiene mucho dinero, y muchos abogados.
Fonlarda tutulan yaklaşık 130 bin pound parası var, hepsi bu. Hoşçakalın Lady Bracknell.
Oh, alrededor de £ 130,000 en los fondos, eso es todo.
Babamın bir sürü parası var.
Mi padre tiene mucho dinero.
- Bu işin parası var.
— Tengo otras cosas que hacer. — Pero, eso te daría un poco de dinero.
Hepimizin var ama onun parası var.
Buen gusto, tenemos todos. Este lo que tiene es dinero.
Parası var mı ki onun?
¿ Tiene alguno?
Rus Mafyasından bile daha çok parası var. ... ve Soğuk Savaş'taki bağlantıları sayesinde acemi bir hükümetin kanuni güçlerine sahip.
Controla más bienes que la mafia rusa y gracias a sus contactos con espías extranjeros tiene la legitimidad de un gobierno joven.
Claire'in parası var, Jerome'un yok. Ona güvenmiyorum.
Claire tiene dinero, Jerome no.
Babamın o kadar parası var. Ne dersin, şampanya mı?
Bueno, mi papá.
Bankada 2000 $ dolar kadar parası var.
No llega a juntar $ 2.000 entre todas sus cuentas.
Kilisenin, bu kefaleti ödeyecek fazlasıyla parası var.
La Iglesia tiene más que suficiente para pagar su fianza.
Şöyle yada böyle yüz bine patladı. Ailemin parası var. Şimdi Adolph adında bir antrenörle, günde 5 saat, haftada 6 gün çalışıyorum.
Oh, cientos de miles dar o tomar, mi gente tiene pasta ahora trabajo con un entrenador, Adolph
Fazla parası var.
Tiene dinero de sobra.
- Bazılarının parası var.
- Algunos son ricos.
Üç başarılı mal paylaşımı yaşadı, harcayamayacağı kadar parası var.
Recibió 3 compensaciones, mucho más dinero del que pudiera gastar. Su anhelada independencia.
Ecza dolabında çok daha fazla parası var.
Tiene más que eso en el botiquín.
500 bin dolar kadar nakit parası var. Kahretsin! Kahrolası Nevada.
con cerca de 500 mil en efectivo diablos maldita Nevada malditos reclutadores.
Şu sıralar kimin uçmaya parası var ki?
¿ Pero quién puede permitirse volar hoy en día?
- Onun parası var.
Es por el dinero.
- Parası var mı?
- ¿ Tiene dinero?
- Parası var.
- Tiene mucho dinero.
- Olmaması gerektiği kadar parası var.
- Tiene demasiado dinero.
Parası ödendi. Yolun sonunda evsiz bir adam var.
Al lado, hay un vagabundo.
Chicago'nun canından çok sevdiği tek bir şey var ve o da parası.
Hay una cosa que Chicago ama más que nada en el mundo su dinero.
Parası da var.
Y tiene dinero.
Bende biraz aile parası var...
- Mi familia es rica.
En az 1000. YOI parasına ihtiyacım var.
- Dinero para viajar.
Hükümetle yeterince derdim var. Bu lanet karavanın parasını bile zor ödüyorum.
Apenas puedo pagar esta casa móvil.
- Hala parasını ödediğim bir odam var.
- Aún tengo habitación en un hotel.
Parasına oynamak isteyen var mı?
¿ Alguien aquí juega por dinero?
Danny'nin parasıyla sana verdiklerini saysak $ 30,000 açığı var.
El esta sacando a Danny ahora. y paga su deuda, él sale con $ 30,000.
Duvarın hemen öte yanında fazlasıyla agresyon var.
Es hora de que entren los Paras.
Benim elimdeu kanvas parçası var Bunun fiyatı NewYork'a nakliye parasını bile karılamaz, bana kazık attın.
Debe de haber sido Paddy Picasso, su primo irlandés... porque hice valuar este lienzo en Nueva York. No vale ni el carajo porte. ¡ Es una falsificación!
Onun parası var.
Ella tiene dinero y te lo puede dar.
Odayı tutmak istiyor ve parası da var.
Quiere rentar un cuarto, Me dio su palabra de que puede pagar,
Burada evinin parasını ödemiş bir tek ben varım.
Yo era el único en la manzana que tenia una casa ya paga.
Bankanın parasından 60 milyon doların var... 100 milyon dolar.
Tienes $ 60 millones del dinero del banco... $ 100 millones.
Benim elimde şu Kanvas parçası var Bunun fiyatı NewYork'a nakliye parasını bile karşılamaz, bu sahte.
No vale los gastos de envío. ¡ Es falsa!
Hücrelerde oda falan yok... Var tabi de, parasını ödersen var.
No hay espacio en las prisiones...
- Yol parasına ihtiyacım var.
Por el pasaje.
Parası, başarısı ve mükemmel bir dairesi var. - Daha ne istiyor?
Tiene dinero, éxito, un loft de lujo.
¶ Şehir restoranı onu 4 beden küçülttü. ¶ - ¶ Şimdi bir sürü parası ve kız arkadaşı var. ¶
* Con City Wok logro llegar a ser talla 4 *
Yalnız, parasız, bir arabada yaşıyor ve bir hizmetçiyle flört ediyor olabilirim, ama Karen Walker'ın itibarı var. Anlaşıldı mı?
Quizá esté sola, quebrada, viviendo en un auto, y abusando de mi criada, pero Karen Walker tiene su dignidad.
Ayrıca el koyabileceğimiz, uyuşturucu parasıyla beslenen mülkler de var.
Confiscaremos bienes y veremos el lavado de dinero de drogas.
Yakalandı ve yeniden dışarı çıkmak için, kefalete ve avukat parasına ihtiyacı var.
Lo arrestaron y ahora necesita arreglarlo para pagar al avalista y al abogado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]