English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Senın

Senın traducir español

220,626 traducción paralela
Ama sen de kaçacaksın.
Pero tú tienes que correr.
Evet, sen kendi hayatında dikiş tutturmaya bakacaksın.
Sí, deberías estar por ahí divirtiéndote o solo cosiendo.
Babam işlemediği bir suçtan içeride ve sen sorumlusunun altına yatmışsın.
Porque mi padre está en la cárcel por algo que no hizo ¡ ¿ y tú te estás tirando al hombre que lo metió?
Sen nasılsın?
Estoy bien, ¿ y tú?
Seni yakaladı, sen de bu yüzden onu federallere ihbar edip, iftira attın.
Te descubrió y por esto fuiste a los federales y le culpaste.
Sen de onların nerede olduğunu öğrenmek istiyorsun.
Y quiere saber dónde están.
Sen yazılarını çekersen ben de benimkileri çekerim.
Tú lanzas tus artículos, yo lanzo los míos.
- Sen de hemen üzerimize atladın.
Y por eso nos jodéis.
Tamam, sen yaparsın.
Vale, pero necesito que lo hagas tú.
- Telefonu açtım ama sen kapattın.
Respondí pero habías colgado.
- Sen nasılsın? - Hastanede olmadığım için artık iyiyim.
Bien, ahora que he salido del hospital.
Sen bir avukatsın, burada ortak olan benim.
Perdona. Eres asociada. Yo soy socio.
Sen de bu konu hakkında konuşamayacağını söyle.
Le dice que no puede hablar de ello.
- İyidir sen nasılsın?
- ¿ Qué tal?
Evet ama sen de az önce adamın kürsüye çıkarılmasını söyledin.
Sí, pero usted acaba de decirles que lo pongan en el estrado.
Tahminimce tanık sırasında sen varsın.
Supongo que después te llamarán a ti.
İlk yılında sen de benzer şeyler yaşadın mı?
¿ Fue tu primer año parecido a este?
Ben geleceğimi geri aldım, şimdi annem ve sen de alacaksınız.
He recuperado mi futuro. Tú y mamá también lo harán.
Sen bir korsansın ve benim korsana ihtiyacım var. Hadi.
- Eres un pirata... y un pirata es lo que necesito.
Ne yaptın sen?
- ¿ Qué diablos hiciste?
Sen pişman olacağın.. bir şey yapmadan önce onu başka bir yere yolladım.
- Lo envié a otro sitio... antes que hagas algo de lo que te arrepentirás.
Sen haklıydın.
tenías razón.
Ama sen beni kalbine çektin. Aynı kalbinin, sebzelikten esinlenilmiş bir arabanın çamurluğuna çekilmesi gibi.
Pero me apretaste contra tu corazón como tú contra la llanta de algo llamado GEO Sprout.
Sen parasını al, Snyderlar seni alsın. Bekârlığa veda partisinden de yırtarız.
Tú tomas su dinero, nosotros a ti y no hay despedida de solteros.
Çünkü sen bir savaşçısın.
Porque eres una sobreviviente.
- Beni sen kurtarmışsın.
He oído que me has salvado.
- Haklısın fakat sen buradasın ama o değil.
Cierto, pero tú estás aquí.
- Sen hala burada mısın?
¿ Aún estás aquí?
- Yani demek istediğin şu ki sen Batman ve Robini ayıramazsın değil mi?
Bueno, no separarías a - Batman y Robin, ¿ no?
Demek sen hayranlarısın?
Así que, ¿ eres un fan?
Sen bu vakanın ne kadar sıkıcı oldugunu söyleyip zırlayana kadar dönmüs sayılmayız.
No hasta que empieces a quejarte de lo aburrido que es el caso.
Sen Lucifer Morningstar mısın?
¿ Eres Lucifer Morningstar?
Tamam, yani Debbie, Jon ve Craig'in parasını caldıgını ögrendi ve... sen de onu öldürdün, öyle mi?
Vale, así que Debbie averiguó que cogió el dinero de la donación de Jon y Craig y... ¿ la mató?
İfadeyi almayı sen tamamlar mısın, lütfen, ben de Lucifer ne yapıyor bir bakayım.
Puedes acabar la declaración, por favor, e iré a ver qué cojones está haciendo Lucifer.
Sen Lucifer olmalısın.
Lo siento. Debe ser Lucifer.
Neden olmasın? Sen ve ben akıyoruz, Chlo.
Tú y yo estamos sintonizadas, Chlo.
Noel Baba, sen de mi burdasın?
Santa, ¿ tú también estás aquí?
Sen sadece zihinsel bir hastanede hayal gören bir adamsın.
Solo eres un hombre delirando en un hospital mental.
Sen hâlen burda mısın?
Bueno, era mi cliente.
Çünkü sen korkunç, bencil bir arkadaşsın.
Porque has sido un amigo muy malo y egoísta.
Evet, böylece sen de soluklanırsın.
Sí, para que tú puedas recuperar el aliento.
Sen ve Charlotte Richards yüz yılın en garip takımı.
Charlotte Richards y tú... es el equipo más extraño del siglo.
- Babamızın en sevdiği çocuk yaptığın her şeye rağmen... sendin ve yine sen olacaksın.
- Que el favorito de Papá, a pesar de todo lo que ha hecho, es y siempre has sido tú.
Bu bir insan yarası değil, ve sen beni tanıdığın için... veya ne olduğumu bildiğin, dikiş atarsan, bundan memnun olurum.
Esto no es exactamente una herida humana, y ya que tú sabes quién, o más bien qué soy, te agradecería que me arreglaras.
Ve sen insanlardan uzak durmalısın.
Eres... una bomba de relojería.
Mexico'da yaşadığını biliyorum... ama sen kardeşinin ölümünü isteyen... birini tanıyor musun?
Sé que has estado viviendo en México, pero ¿ puedes pensar en alguien que quisiera muerto a tu hermano?
Sen iyi bir adamsın, Daniel.
Eres un buen hombre, Daniel.
Sen en sevdiğim insansın.
Eres mi humano favorito.
Sen bizim avukatımızdın!
! ¡ Eras nuestra abogada!
Sen böyle bir şey yapar mıydın?
¿ Lo harías alguna vez?
Bunu sen mi yaptın?
¿ Se lo ha hecho usted?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]