English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ S ] / Son sınır

Son sınır traducir español

2,730 traducción paralela
Istakozun karnının altındaki bu kulakçıklar ileri geri salınarak üzerlerindeki oksijenli suyun akışını arttırıyorlar.
Aquí en la langosta, son estas solapas debajo de su abdomen, los cuales agita hacia adelante y hacia atrás para incrementar el flujo de agua con oxígeno sobre ellas.
Jeolojik bulgular göstermektedir ki batış dönemi, son buzul çağının sonundaki erime sırasındadır.
La evidencia geológica es de que se sumergió durante el deshielo de la última Edad del Hielo.
# Çünkü insanlar yenmez, insanlar yenmez. # # Sonra arkadaşların onları ısırırsın diye yanına gelmez. # # Ek olarak, kimsenin mahrem yerlerini elleme. #
tus amigos huirán si temen ser masticados y un consejo aparte, las partes privadas son privadas.
Dünyanın en iyi şekilde zırhlanmış iki savaşçısı hayır cevabını kabul etmeyen aç bir etçille karşılaşıyorlar.
Son dos de los guerreros mejor blindados de este mundo.
Dürüst olmak gerekirse, boğazını sıkıp ya da yüzüne yastık bastırıp acılarına son vermeyi düşünmeye başladım.
Y honestamente, empecé a pensar, manos sobre su cuello, almohada sobre su cara, cualquier cosa para llevarla a un final.
Sürüngenler ve haşereler gibi, amfibilerin de sadece dış derileri vardır... bu yüzden vücut ısılarını içten düzenleyemezler... biz onlara ne deriz : "soğuk kanlı"
Al igual que los reptiles y los insectos, los anfibios son ectotérmicos y no pueden regular su temperatura corporal... lo que llamábamos... "de sangre fría"
Dev platolar, ve kıvrımlı dağlar, Amerika'nın güneybatısının birçok Kızılderili halkına yerleşim yeri olmasına sebep olmuşlardır, bunlardan bazıları ;
Las majestuosas mesetas y escarpadas montañas del sudoeste de EUA, son el hogar de muchos pueblos nativos, que incluyen a los navajo, los zuni, los pueblo, los hopi y los Apache.
Bilim adamlarına göre volkanik patlamalar, derinlerdeki kayaların aşırı ısınıp eriyerek magma oluşturması sonucu meydana gelen doğal olaylardır.
Según los científicos, las erupciones volcánicas son fenómenos naturales que se producen cuando las rocas de la profundidad de la Tierra se ponen tan calientes que se derriten y forman el magma.
Gama ışını püskürmeleri evrende bildiğimiz en şiddetli olaydır.
Los brotes de rayos gamma son los eventos más violentos que conocemos en el universo.
Bu görülen sütunlar Kartal Nebulası'nın yaratılışının temel taşlarıdır.
Estos, son los Pilares de la Creación, en la Nebulosa del Águila ;
Nebulaların en çarpıcı yerleri göz alıcı ışıIdayan yerleri değil de karanlıkta kalan kısımlarıdır.
Algunos de los procesos más impresionantes de las nebulosas no son los gases resplandecientes que ves, sino sus partes oscuras.
Yaklaşan göktaşlarının çoğu Jupüter tarafından güneş sisteminin dışına doğru fırlatılır.
Cuando los cometas se acercan, la mayoría son expulsados del sistema solar por Júpiter.
Ve son olarak, eski Mısırlıların tekerlekleri, demir ya da çelikleri olmadığı için Dünyanın Yedinci Harikası bakır keski, taş tokmak ve kenevir halatlarla yapılmıştır.
Y finalmente, dado que los antiguos egipcios no tenían ruedas, hierro o acero la séptima maravilla del mundo fue construido con cinceles de cobre, martillos de piedra y cuerdas de cáñamo.
Kaba etli olması, şırıngayla alınan ilaçlar için... ideal bir dağıtım noktası olmasını sağlıyor.
Nuestros suaves traseros son ideales puntos de propagación de la inyección para el doctor Madison.
Nadya Arsentieva dedi ki, anababalar her zaman anababadır. dolayısıyla, anne ve babanızı, herhangi bir otoritenin kararı ile ilgisi olmaksızın sevmeli ve saymalısınız.
Nadiezhda Arsentieva dijo que los padres siempre son los padres, y debemos respetarles y amarles, independientemente de la autoridad.
Sınırlamalar, kendimize taktığımız prangalardır.
Esas limitaciones son las cadenas que nos mantienen juntos.
Prospektüs dışı kullanım, henüz sözü geçen yararın bakanlıkça onaylanmadığı yararlardır.
Los usos adicionales son beneficios aún no reconocidos por la FDA.
Toprak varlığınızın bir uzantısıdır!
¡ EI suelo... es una extensión de Io que ustedes son!
- Birleşik Devletler sınırı 3200 kilometreden fazla ve bunun yarıdan fazlası da Teksas'a dahil.
Pero son casi 2000 millas de frontera entre EE.UU. y México, y más de la mitad están en Texas.
'Lastikleri ve amortisörleri son sınırında... kullanıyorsunuz.'limitleri... zorluyorsunuz.
Vas muy rápido, al límite con los neumáticos y la suspensión.
- Müşteriler canını çok sıkıyor mu? - Hayır, sorun değil.
¿ Los clientes no son demasiado difíciles?
İblisler, Şeytan'ın piyadeleridir. Genelde gruplar, bölükler halinde çalışır ve kurbanlarına bulaşırlar.
Los demonios son los soldados rasos del diablo a menudo operan en grupos como un escuadrón infectando a sus víctimas.
Hayır, senin kelamın ölüm karşılığı kazanılmış.
- No, tus palabras son malvadas obtenidas a través de un pacto de muerte.
Ama altında sırıtan kâğıt Güney Chengxin Tang Krallığının son dönemine aittir...
Pero la parte de abajo es papel Chengxintang del último reinado del Reino Sureño Tang.
Sıla özlemi çeken biri için dünyanın en güzel şarkısıdır.
Es la más bella canción en el mundo, para aquellos que son nostálgicos.
Sanırım büyük bir kafa karışıklığının saldırısına uğramıştım... demeye çalıştığım en son böyle hissettiğimde
Creo que era una gran confusión...
... Üzümleri susuz bırakarak ve aşırı güneşe maruz kalmalarını sağlayarak zayıf olan tohumları eleyip en güçlünün ve en iyinin hayatta kalmasını sağlıyorlarmış. Böylece en iyi şarabı elde edecekleri üzümü yetiştirmiş oluyorlarmış.
Eso acaba con las débiles y sólo las mejores y las más fuertes sobreviven y ésas son las uvas que hacen el mejor vino.
Belki de doğal akrabaların onlardır ama pek sık görüşemiyorsunuzdur.
Quizá son sus parientes naturales, solo que ustedes no se llevan muy bien.
İnsanlar kabile hayatına geçtiklerinden bu yana devamlı olarak birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Onların dost mu düşman mı yoksa sevgili mi olduklarına karar vermeye çalışırız.
Desde que el hombre se volvió tribal... constantemente vemos los rostros de los demás... intentando decidir si son amigos, enemigos o amantes.
Sensin! Neredeyse şu son üç yıldır seni ayık görmediğimin farkında mısın?
¿ Te das cuenta de que no te he visto sobrio en tres años?
Dinle seni kapitalist sıçan... Burada herşeyimle çalışacağım. Kamu kuruluşlarının özel sektör tarafından... çalıştırıldığı hiçbir ülke bilmiyorum!
Escúchame, ratón capitalista, yo trabajo con lo que tengo no te imaginas un país en donde todos los recursos públicos son dominados por las empresas privadas.
Restoran kalitesindeki yumurtalı ekmeğin ana malzemeleri şunlardır : Ekmek, yumurta süt, vanilya özü sıvıyağ veya eritilmiş margarin tarçın Hindistan cevizi pudra şekeri ve yumurta.
Los ingredientes claves para el pan francés de restaurante son pan huevos leche esencia de vainilla aceite o mantequilla derretida canela, nuez moscada azúcar en polvo y huevos.
Yönetmeliğe göre her sınıfta en az 10 öğrenci olmak zorundadır. Siz de sekiz kişisiniz ve ders kendi maliyetini...
El estado requiere un mínimo de 10 estudiantes por clase y como Uds. sólo son ocho le cuesta más...
Dengeli, düzenli olanlar hayat yarışını kazanacaktır
Mas son los constantes, Callados, de paso lento y pesado Quienes ganan la carrera De la vida al final
Bu insanlar hakkında kavrayamadığınız şey onların hiçbirinin kötü ya da hatta aşırı şiddet yanlısı olmaması.
Y de lo que no nos damos cuenta de esta gente... es que no son ni el demonio ni siquiera muy violentos.
Hayat, aralarında sıkıcı bir sıradanlığın yer aldığı unutulmaz anlardır.
La vida son momentos inolvidables con rutina aburrida intercalada.
Hayır. Son sınıflara elbiselerini geri verip buluşmalarını iptal etmelerini söylemek istemiyorum.
No quiero que todos devuelvan sus vestidos y cancelen sus citas.
Belki son sınıf konuşmacısı ya da sınıf başkanı olmaktan fazlası vardır.
Quizá una persona no se mide por ser el mejor de su clase.
Ben çok ciddi bir tiptim. O da altı yıldır son sınıftaydı ve saçları uzundu. Sınıfın çoğuyla yatmıştı.
Yo era tan seria, y él era ese chico de 6º grado superior, con trenzas que se pasaba durmiendo durante toda la clase.
Onun için sizler özgürlük savaşçısısınız ve size karşı olan her tehlikeye saldıracaktır.
Para él todos ustedes son luchadores por la libertad y atacará a cualquiera que amenace eso.
Belki de ben ona gülerken o çirkin kazakları katlasın diye son bir tane mini Bender saklamışımdır.
O quizá rescaté un último mini-Bender para doblar estúpidos y feos sweaters mientras me reía de el.
Mağlupların son sığınağı haksız olmamaktır.
El único refugio del perdedor es no estar desacertado.
Son altı aydır çocukları kameranın karşısına koymama izin vermeni istedim ama sen hayır dedin ta ki kamera karşısında olmamalarını isteyene kadar ve sen tam tersini istiyorsun.
Los últimos seis meses te he pedido que me dejes poner a los niños frente a las cámaras y me has dicho que no, hasta que no los quiero frente a las cámaras y ahora quieres lo contrario.
Serena Van Der Woodsen ile iki yıldır çıkmadım ama bunların Marc Jacobs parçası ve hardal sarısında olduğunu öğrenmeden ayrılmadım.
Salí con Serena por dos años por lo tanto sé que esos son Marc Jacobs. Y son mostaza.
Aşırı pahalıya aldığınız kablolar size daha ucuza önerdiklerimin aynısı.
Los cables por los que pagan de más son los mismos que vendo más baratos.
Oldukça etkili, birinci sınıf patlayıcılardır bunlar.
Son explosivos de alta calidad y bastante efectivos.
Son olarak hedefin aracıyla nereye yöneleceğini biliyorsanız o yönde patlayan tahrip bombası aracın motorunu dolayısıyla da aracı durduracaktır.
Finalmente, si sabes sabes hacia dónde se dirige el vehículo, una explosión direccional que puede lanzar un proyectil al motor de un automóvil a alta velocidad puede detenerlo en seco.
Mevzu ne kadar ciddi olursa olsun her şey yolundaymış gibi davranmak zorundasınızdır.
No importa que tan altos los riesgos son, debes actuar como que todo esta bien.
Bu e-mailler büyük bir dolandırıcılığın tasarısı ve okula kabul edildiği zamandan itibaren başlamış.
Los emails prácticamente son un diseño para toda un gran estafa, empezando con ser aceptado en la escuela.
- Ne sınırı?
- ¿ Cuáles son los límites?
"İ, Ro, Ha" şeklinde adlandırılmış üç sınıf bulunmaktadır.
Las clases son llamadas "I", "Ro" y "Ha". Hay tres clases.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]