English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yaşlı kadın

Yaşlı kadın traducir español

3,223 traducción paralela
Babalara, sonra oğullarına Ders veren yaşlı kadınların.
# La maestra viejita enseñó a padres e hijos #
Küçüklere kitap alan Yaşlı kadınların.
# Y compró libros para los más chicos #
30 yılını bu işe veren Yaşlı kadınların.
# La viejita invirtió 30 años #
Orta yaşlı kadınların karşısında kimse duramaz.
Nadie tiene ni una oportunidad contra mujeres de mediana edad.
Sabah vardiyasında başıboş dolaşan yaşlı kadın ihbarı yapılmış.
En la vigilancia matutina se informó de una abuela desaparecida.
Zavallı yaşlı kadın, çocukları ona çekmemiş.
La pobre viejecita no se acuerda de nada.
Yaşlı kadın eve giriyor... merdivenlerden çıkıyor... bu kapıyı açıyor ve odaya giriyor.
La anciana entra en la casa, sube las escaleras, abre esta puerta y entra en la habitación.
Yaşlı kadını duyuyoruz...
Oímos a la anciana...
Yaşlı kadın fiziksel güçsüzlüğünden sızlanıyor... ve onu her gün ziyaret edemeyeceğini söylüyor.
La vieja se queja de sus achaques, y dice que no puede venir a verla todos los días.
Buradan kızın evde tek başına olduğunu... yaşlı kadından başka kimsenin onu ziyaret etmediğini... ve kadının aslında... babasının annesi olduğunu öğreniyoruz.
Y entendemos que está sola en la casa, que nadie más la visita, aparte de la abuela, y que ella es, efectivamente, la abuela paterna de la chica.
Geçide açılan kapının sesini duyuyoruz... ve bu çerçeveden... yaşlı kadını görüyoruz.
Oímos abrirse la puerta que da a la callejuela... y a través de este mismo cuadro, vemos a la anciana.
Yaşlı kadın çerçeveye giriyor... geçidin sonuna kadar yürüyor ve sağa dönüyor.
La vieja, que aparecía en el cuadro, camina hasta el fondo, y dobla a la derecha.
O yaşlı kadını kurtarmıştı.
Él salvó a esa anciana.
Hafta sonlarınızı nasıl geçiriyorsunuz, yaşlı kadınların kalçalarını kırarak mı?
¿ Qué les gusta hacer por diversión los fines de semana, romperle las caderas a las viejitas?
Boğulma olayı, merdivenlerden düşen yaşlı kadın hademenin yanması -
Es el ahogamiento, la anciana que se cae de las escaleras, el portero al que le prendieron fuego...
Çocuklar şişko suratlarını şekerle doldurup cadı dedikleri, yeşil suratlı yaşlı kadınlardan kaçıyorlar.
Los niños alimentan sus gordas caras con dulces y... corren asustados por verdes hechiceras malas a las que llaman brujas.
Belki yaşlı kadının dediği gibi bize deli diyecek bir-iki komşuya rastlarız.
Tal vez estamos entrando a un vecindario que es tan loco como la dama.
Onca işinin arasında Long Beach'teki yaşlı kadın seni oldukça endişelendirmiştir.
Con todo lo que estás administrando, yo diría que esa vieja en Long Beach debería tenerte bastante preocupada a esta altura.
Kimdi şu yaşlı kadın?
¿ Quién era?
O yaşlı kadını ele geçirmeliyiz.
Tenemos que coger a esa vieja.
Yaşlı kadın havaya uçtuğunda, CBC'yi de yanında götürecek.
¿ No puedes ver lo que hemos hecho? Cuando la vieja vuele por los aires va a llevarse toda la CBC con ella.
29 İngiliz ajanın ve bir yaşlı kadının ölümünden sorumlu.
Es responsable de la muerte de 29 agentes británicos y una señora mayor.
Biliyorum, Bayan McCluskey sert bir yaşlı kadın.
Ya lo sé, pero la Sra. McCluskey es un hueso duro de roer.
Amar, çocuğum. - Yaşlı kadın, bana dokunma.
- ¡ No me toques, vieja!
Ben yaşlı kadını istemiştim.
Yo pedí por la mujer vieja.
Ben yaşlı kadını istemiştim.
Yo he pedido por la anciana.
- Yaşlı kadın gelemez mi yani...
No hay posibilidad que la mujer mayor...
Yaşlı kadının kendi davası olduğunu söylemiştin.
Tú me habías dicho que la anciana estaba en un juicio.
Şu yaşlı kadının öldüğü yer değil mi?
¿ No es ese el vecindario dónde estás investigando la muerte de esa mujer?
Yaşlı kadın ölümle boğuşmuyor mu zaten?
¿ Darle a la vieja el susto de su vida?
Yaşlı kadın nerede?
¿ Y dónde está esa anciana?
- Yaşlı kadın hiçbir şey bilmiyor ama.
- Esta anciana no sabe nada.
Bu o yaşlı kadın.
Es esa vieja mujer.
Bu durumda yaşlı kadının kusursuz bir bakıcı olduğunu söyleyebilirim!
Así que, en este caso yo diría que la anciana fue la niñera perfecta.
Yaşlı bir kadın.
Ella es vieja.
Yaşlı şişman bir kadın, tüm partiyi yuttu ve bir kaseye sıçtı.
Esta mujer vieja y gorda, se tragó el lote y los cagó en un tazón.
Kadının osteoporozu var. Evet, Grey's Anatomy, kadın yaşlı diyoruz.
Sí, "Anatomía de Grey", ella es vieja.
O, adamın Internet'ten bir kızla flört ettiği, ama kızın yaşlı ve şişman bir kadın olduğu film mi?
¿ Es esa película en que el chico seduce a una chica por Internet, pero luego resulta que es una vieja gorda y fea? Oh.
Yanlış kapıyı kırıp yaşlı bir kadını korkutacaktın ve tüfekli herif seni sırtından vuracaktı.
Revientas la puerta equivocada, asustas a una anciana buscando en sus cajones y le das tiempo al imbécil con la escopeta para dispararte en la espalda.
Yani iki gangster geldi, yaşlı bir kadını yuvarladılar, sonra birkaç eşyayı devirip gittiler öyle mi?
¿ Así que, dos gangsters entraron, empujaron a una anciana por el pasillo, rompieron algunas cosas y se fueron?
Dev gibi yaşlı bir kadın... Etekli ve şemsiyeli.
Una anciana gigante con falda y un paraguas.
Gitmiş. Orada yaşlı bir kadın vardı.
Había una abuelita ahí.
Yaşlı bir kadının evine girdim diye hapis yatamam.
No me van a encerrar por irrumpir en la casa de una vieja.
Yaşlı bir kadın dönüyor ve geçidin ortasına kadar yürüyor.
Una señora de edad entra por la callejuela y camina hasta la mitad.
Hatırladığım kadarıyla Dorset'te yaşlı bir kadının ağzından çıkmıştı.
Una mujer anciana en Dorset, creo recordar.
O, yaşlı bir kadın. - Ted?
Es una señora mayor.
- Sadece yaşlı bir kadın vardı.
¿ Nada mas?
Hayır, sadece kadın gerçekten yaşlıydı.
Y terriblemente vieja.
Savunmasız, yaşlı bir kadını geri çevirmeyeceksin, değil mi?
¿ Te atreverías a rechazar a una anciana indefensa?
Pekâlâ yanlışsam düzelt ama bu ürkütücü münzevi yaşlı kendine internetten Rus bir karı satın alıyor ve kadın da "Kaliforniya bekle, ben geliyorum" diye düşünüyor.
A ver, dime si me equivoco, pero este ermitaño estrafalario se compra una esposa rusa por Internet y ella piensa : " ¡ Viva!
Mahkemeye gitmem gerekiyordu. Hemen aşağısında da yaşlı bir kadının elleriyle makarna yaptığı bir dükkan var.
Tenía que ir hoy al juzgado, y por allí hay esa pequeña tienda donde esa anciana hace pasta casera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]