Yemekte traducir español
3,332 traducción paralela
Bana güvenmediğin ve basit bir yemekte bile şu eski kafalı önyargılarından vazgeçemediğin için hayal kırıklığına uğradım.
Solamente estoy decepcionada de que no confíes en mí y que no puedas hacer a un lado tus juicios críticos de mierda por la duración de una simple cena.
Yemekte sonra "Spectator" da olacağım.
Estaré en "The Spectator" después de comer.
- Yemekte görüşür müyüz?
- ¿ Nos vemos en la cena?
Para yoksa yemekte yoktur.
Podría tirar mi dinero? !
"Kim bir keresinde Picholine'de yemekte Blair'in iç çamaşırını giymişti?"
"¿ Quién llevó una vez la ropa interior de Blair a una cena a Picholine?"
Yemekte Aşk Tanrısı rolünü çok iyi oynadın bu yüzden bunu tekrar yapıp bizimle gelebilirsin diye düşünmüştüm.
Bueno, has hecho un buen trabajo haciendo de Cupido en la comida entonces he pensado que lo podrías hacer otra vez, así que ¿ por qué no vienes con nosotros?
Yemekte sen de gördün.
La viste en la cena.
Yemekte konuşulacak bir konu değil.
No es conversación apropiada para la cena.
Bir düşünsene, yemekte insanların olması yerine insanlarla yemeğe gidiyoruz.
Piénsalo, comer con humanos. En lugar de comer humanos.
Roman ile sonbaharda yediğimiz yemekte bundan bahsetmemişti.
Roman no mencionó eso cuando cenamos el pasado otoño.
- Uzun hikâye, yemekte anlatırım.
Es una larga historia. Te la contaré cenando.
Yemekte yediğimiz balık kroketlerden biriydi.
Era un palito de pescado al que le había quitado el pan rallado.
Yemekte erotik hareketler yapınca insanlar rahatsız olabiliyor.
Suelo lamer la comida de forma erótica, y eso incomoda a la gente.
Aynı şekilde ; eğer yemekte sosisli sandviç varsa, bu annemin adet döneminin şaştığının işaretidir.
Igual que cuando cenamos perritos calientes significa que a mamá se le ha ido la regla.
- Lois, karnım çok aç. Yemekte ne var?
- Tengo hambre. ¿ Qué hay de cenar?
Sen de daha yemekte pijamaları çekmiş oluyorsun.
Y tú estás vestida para la cama a la hora de la cena.
Don ve Megan dün yemekte Heinz'ı halletmişler.
Don y Megan consiguieron a Heinz en la cena de anoche.
Yemekte ona katılacağım.
Tengo que ir a cenar con él.
80 Yemekte Devr-i Âlem'e hoş geldiniz.
Bienvenidos a Alrededor del Mundo en 80 Platos.
Gelecek haftaki yemekte seninle ve Lynn ile görüşürüz.
Te tendremos a ti y a Lynn en la cena.
Akşam yemekte ne yediniz? Geçen gece ne yaptınız?
¿ Qué habéis comido? ¿ Qué hicisteis anoche?
Yemekte aynı saçma tişörtü giymene göz yumamam.
No puedo tenerte en esta cena con la misma lamentable remera. Vamos.
Adam nişanlsını yemekte bırakıyor ve sadece 5 dakika önce tanıştığı bir bayanı takip ediyor.
El chico deja a su prometida en la cena para seguir a una mujer que conoció solamente cinco minutos antes.
Bu akşam yemekte ne var?
- ¿ Qué tenemos para cenar esta noche?
Akşama yemekte her şeyi duymak istiyorum.
Quiero oírlo todo en la cena hoy.
Tanıştığımız gece yemekte içtiğim bir şişe kırmızı şarap olmasaydı sana çıkma teklif edecek cesareti bulamazdım.
Sabes, la noche en que nos conocimos, si no hubiera sido por esa botella de tinto que me bebí en la cena, nunca te habría pedido salir.
Bir yemekte bana eşlik eder misin?
¿ Quiere cenar conmigo?
Yemekte seni gücendirdiğim için özür dilerim.
Siento haberla ofendido en la comida.
- Sizinle yemekte değil mi?
¿ Frances?
Kont John yemekte değil miydi?
¿ El conde Juan no estuvo aquí en la cena?
Anladım. Peki bugün ne var yemekte?
Bueno, ¿ qué vamos a cenar?
Tuna yemekte bir sorun yok ama yunusda mı var?
¿ Está bien comer atún, pero no delfín?
Yemekte duyduğu şeyleri, çantamdan yürüttüğü şeyleri.
Cosas que escuchaba en la cena, cosas que debe haber robado de mi bolsa.
Saygısızlık etmek istemem, Başkomutan ama insanların çareyi birbirlerini yemekte bulduğunu duydum.
Con el debido respeto, Generalísimo, he oído de gente comiéndose unos a otros.
Hem yemekte et dolması var.
Creo que hay roulada.
Çarşamba akşamı yemekte burada olacak.
Estará aquí el miércoles para la cena.
Ben yemekte saygılarımı sunacağım.
Rendiré homenaje en la cena.
Eğer daha sonra müsaitsen belki yemekte karşılaşabiliriz?
Si más tarde estás libre, ¿ quieres tal vez quedar entre nosotros en una cena?
Ayrıca polislerle sağlıksız yemekler yemekte istemezdin değil mi?
Además, no querrás que te vean comiendo con policías, ¿ verdad?
Evlat, yemekte görüşürüz.
Hijo, te veo a la hora de la cena.
- Şef Randal, bu yemekte bir sorun var.
Chef Randall, creo que hay algo malo aquí.
Cinayet gecesi kocasının yemekte olduğunu söylediği çalışanı araştırdım.
Investigué a la empleada que dijo que ella había cenado con su marido, la noche del homicidio.
Geçen gece yemekte ikiniz ne konuda tartıştınız?
¿ De qué estaban discutiendo ustedes dos en la cena de la otra noche?
Tamam, mesele şu ki Wyck ve Duval geçen gece yemekte tartıştılar.
El asunto es que Wyck y Duval discutieron en la cena, la otra noche.
Sonunda yemekte o mükemmel masada yanlarına oturmama izin vermeyecekler.
Pronto, no dejarán que me siente junto a ellos en la mesa popular en el almuerzo.
Yemekte içilir.
Algo de vino de mesa por aquí.
Yemekte bolca ice tea içtim. Yani, işemem gerekiyor.
He tomado demasiado té helado en la cena, así que tengo que, ir al baño.
Yemekte patatesli krep mi yiyiyoruz?
¿ Vamos a cenar latkes?
Yemekte yan yana oturmaya ve etnik kökenlerin hakkında beni bilgilendirmeye dersin?
Y si nos sentamos juntas en la cena, y así puedes hablarme más de tus orígenes étnicos.
Yemekte konuşalım mı?
Muy bien.
Bugün yemekte birlikteyken çok güçlü duruyordunuz. Seni gerçekten seviyor.
Realmente te ama, ¿ lo sabías?
yemekte ne var 69
yemekten sonra 67
yemekte görüşürüz 37
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemekten sonra 67
yemekte görüşürüz 37
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35