English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yirmi dört

Yirmi dört traducir español

539 traducción paralela
- Yirmi dört.
- Veinticuatro.
"Bana yirmi dört saat daha ver, ve sana bir insandan farkı olmayan bir makine getireyim."
"Deme otras 24 horas y le traeré una máquina que nadie será capaz de diferenciar de un ser humano."
- Hayır tatlım, yirmi dört.
- No, cielo. Son 24.
Yirmi dört.
Dos docenas.
Yirmi dört bin.
7.315.
Birisi buradaydı hem de son yirmi dört saat içerisinde.
No. Alguien ha estado aquí y ha sido en las últimas veinticuatro horas.
Seninle geçen yirmi dört saat.
Veinticuatro horas contigo.
Sonraki günlerde günün yirmi dört saati birlikteydik.
Durante los días siguientes estuvimos juntos las veinticuatro horas del día.
Ve canlı yayın ile, montajsız, yirmi dört saat haftanın yedi günü bütün dünya tarafından izlendi.
Y transmitiendo en vivo, y sin cortes todo el día, 7 Días a la semana, para una audiencia mundial.
Yirmi dört.
Veinticuatro.
Yirmi dört güzel göz orada bana bakıyordu.
Había 24 bonitos ojos mirándome.
Yirmi dört saat, neden?
Veinticuatro horas, ¿ por qué?
Sıcaktan yanan bir gemide yirmi dört saat... limanda kaldıktan sonra, büyücüden farksız bir doktoru... veba olmadığıma ikna etmek için sekiz saat uğraştım. En nihayet kıyıya çıktığımda... hapishane kabul komitesi tarafından karşılandım.
24 horas en el puerto, en un barco con un calor sofocante, ocho horas intentando convencer a un brujo idiota... de que nunca me he expuesto a la peste bubónica... y cuando llego a tierra, me recibe el comité de recepción de una penitenciaría.
Son yirmi dört saatte ikinci kez bir erkek bana bunu söylüyor.
Es la segunda vez en 24 horas que un hombre me dice eso.
Bir yirmi dört saat daha.
Otras veinticuatro horas.
İmparatorun soğuk mavi gözleri günün yirmi dört saati... üzerindeymiş gibi davranmalısın.
Debes comportarte como si los ojos fríos y azules... del emperador te vigilaran día y noche.
Yirmi dört saat boyunca, Küçük İsviçre'nin içinde hapis olmuş halde midesi bulunan bir gorilin iniltilerini dinlerken, sürekli mazeretler bulmaya çalıştım.
He estado encerrado 24 horas en la Pequeña Suiza... oyendo a ese gorila mareado. Buscando excusas como loco. - ¿ Buscando excusas para qué?
Yüzbaşı. Kayıp muhabirleri bulman için sana yirmi dört saat veriyorum.
Capitán, tiene 24 horas para encontrar a esos reporteros.
Yirmi dörde yirmi dört.
24-24. ¿ Se da cuenta?
Yirmi dört!
¡ Veinticuatro!
- Yirmi dört.
- Yo tengo 24.
- Yirmi üç, yirmi dört yaşlarında.
Pues tendrá 23 ó 24.
Yirmi dört yaşına geldin.
Tienes 24 años.
- Kız yirmi dört yaşında.
Tiene 24 años.
Bu nedenle size tavsiyemiz diplomatlar da dâhil olmak üzere bütün yabancıların yirmi dört saat içinde Pekin'i terk etmeleridir.
Por lo tanto, es mi sincero consejo que todos los residentes extranjeros, incluyendo al personal diplomático, deben abandonar Pekín en las próximas 24 horas.
- Yirmi dört Dolar.
- Son 24 dólares.
İkincisinde ise, yirmi dört.
El segundo, 15.
Yirmi dört saat.
Veinticuatro horas.
Hanımın adı Gabriella Olsi. Yaşı yirmi dört. Mankenlik yapıyor
El nombre de la señorita es Gabriela Olsen. 24 años, una modelo profesional.
Yirmi dört saat sonra bile, hiçbir yemeği kabul etmeyecekler.
Veinticuatro horas más tarde, seguían sin querer comer nada.
Yirmi dört yirmi beş...
Veinticuatro, veinticinco...
Yirmi dört dakika.
Quedan veinticuatro minutos.
Yirmi dört dakika.
Veinticuatro minutos.
Burada yalnızca yirmi dört saat kalacağız.
Sólo estaremos 24 horas.
Sonra öfkem diniyor. Bir yirmi dört saat daha yaşayacağımı biliyorum.
Entonces mi frenesí se frena, y sé que viviré por otras 24 horas.
... yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört, yirmi beş.
22, 23, 24, 25.
Önümüzdeki yirmi dört saat içinde, ne gibi bir gelişme yaşanabilir acaba?
¿ Cree usted que podría acabar con todos esos monstruos en 24 horas?
Ona yirmi dört saatlik bir süre tanıdık.
Le hemos dado un plazo de 24 horas.
Sadece yirmi dört saatimiz var.
sólo tenemos 24 horas.
Yirmi beş, yirmi dört... yirmi üç, yirmi iki...
Veinticinco, veinticuatro... veintitrés, veintidós...
... yirmi dört, yirmi üç...
-... veinticuatro, veintitrés...
Bir günde yirmi dört saat var, bu yetmez mi sana?
El día tiene 24 horas.
Dört kere altı, yirmi beş.
Cuatro por seis son- - 25.
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
Un minuto y cuarto pasadas las cuatro y media.
Bir, iki, üç, dört, beş yirmi, kırk, altmış, seksen.
100, 200, 300, 400, 500 20, 40, 60, 80.
YİRMİ DÖRT GÖZ
VEINTICUATRO OJOS
- Yirmi dört?
¿ Veinticuatro?
Toparlak Surat, onlara de ki, dört Pazar daha burada kalabilirim... ve ya yirmi, ya da ne kadar istiyorlarsa.
Ehhh Mondgesicht Mondgesicht dígales que puedo quedarme. otras cuatro semanas más incluso veinte ó el tiempo que deseen.
Törensel yuları, ziyneti, işlemesi, kumaşı ve şadırvanı olan otuz beş fil dört bin beyaz aygır ve yirmi beş kaplan,
- Oh, 35 elefantes con bridas ceremoniales, capturas, brocados y pabellones. - Cuatro mil sementales blancos y 25 tigres.
Dört yüz yirmi.
Cuatrocientos veinte.
... altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
... seis, siete, ocho, nueve, diez, once doce, trece, catorce, quince, dieciséis... veinte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]