Yol ver traducir español
525 traducción paralela
- Yol ver, küçük adam.
- Aparta, plebeyo.
- Yol ver, bakalım peşimizdeler miymiş?
Hazle lugar. Veamos si nos sigue.
Teğmen Pennell'a yol ver, Çavuş!
Paso al alférez Pennell, sargento. ¡ Paso al alférez Pennell!
Yol ver.
Déjame pasar.
Birlikte yol ver!
¡ Llevad el paso juntos!
Stuart. Stuart, bayana yol ver, yoksa sana bir tane yapıştırmamı ister misin?
Stiller, deja pasar a la señora o te meto una torta.
Hey, haydi, Bay McGurk, bayana yol ver.
Vamos, Sr. McGurk, déjela pasar.
" İsa'ya yol ver Karanlıklar Prensi!
"¡ Da paso a Jesuscristo, Príncipe de la Oscuridad!"
Yol ver!
Abrid paso!
Bu kadar yol gelip, yanlış Bisbee'yi bulmanız çok yazık, ekselansları.
Es una pena, Alteza, que haya venido hasta aquí para ver al Bisbee equivocado.
John Hawthorne, Doktor Bassett... Ve genç Bob Adams tam buradan bir kayığa bindi... Ve şu adaya doğru yol aldılar...
- John Hawthorne, Doc Bassett y el joven Bob Adams cogieron un bote aquí mismo... y remaron hacia la isla y no se los volvió a ver.
Yol boyunca araba sürdüm çünkü yardımcım annesini ziyarete gitti.
He venido conduciendo hasta aquí porque mi criado se fue a ver a su madre a Virginia Occidental.
- Bizim bu eski yol ya da buradan 600 yıl önce geçmiş kişilerle ne işimiz var? - Aynen öyle!
Qué tenemos que ver con ese viejo camino y la gente que lo recorría hace 600 años?
Yol boyunca Burrito'yu görmeliydiniz.
Yahora, vámonos. Deberían ver al burrito volando por la pista... tan aprisa que no se nos veía.
Laura Belle'e saygılı olmanı istiyorum. Sana yol göstermesine kılavuzluk etmesine izin ver.
Quiero que te apoyes en Laura Belle... hazla tu inspiración y tu guía.
Eşeklerin ve postların getireceği paradan payımı alabilirsin. Onu Dallas'a yol parası olarak kullan. Cody'nin karısını bul.
Quédate con mi parte de los burros y las pieles... si compras un billete a Dallas a ver a la viuda de Cody.
Hadi Tim, yol için bize bir içki ver.
Vamos, Tim, danos uno para el camino.
Yol haritasını ver.
Dame el mapa de carreteras.
Tek bir çıkar yol var gibime geliyor.
Solo puedo ver una salida.
Yol uzun ve ayrıca bugün cuma. Cuma günleri babama bakmaya giderim.
Está muy lejos, además es viernes, los viernes paso a ver a mi padre.
Bunu benim çavuşa ver, sana yol iznini verecek.
Dele esto a mi sargento, le dará el salvoconducto.
Motorların ısısıyla kabuğa doğru bir yol açılmış sonra yüzeyin altına batmış.
El calor de los motores abrió ese camino y se hundió. - ¿ Qué derritiô el hielo? Vayamos a ver.
Çünkü savaşın bir an önce bitmesini istiyordum ve karşı istihbaratın bunun için en iyi yol olduğunu düşündüm.
Porque quería ver que esta guerra se terminara pronto y la idea de hacer contrainteligencia me pareció la mejor ayuda.
Profesör, bunun atom bombalarının yol açtığı bir şey olduğunu nereden biliyorsunuz?
Profesor ¿ cómo sabe que esto tiene algo que ver con las bombas atómicas?
Torunlarını ziyaret etmesi için başka bir yol bulmak zorunda.
Tendrá que buscar otro medio si quiere ir a ver a su nieto.
Bu sözde uygarlıkta yaşamımı sürdürebileceğim tek yol hoş olmayan hiçbir şey görmemektir.
He descubierto... que eI único modo de sobrevivir en esta civilización... es no ver... Io que hay de molesto en ella.
İdamı görmek için 160 km. yol geldim.
He cabalgado 150 km para ver la ejecución.
Böyle birşey görebilmek için çok yol gitmek gerek.
Tendrías que ir muy lejos para ver otro igual.
Pencereden yol görünmüyordu, duyduğum sarhoşların kavgası gibiydi.
Podía oír el sonido, pero no pude ver nada desde mi ventana. Sonaba como... una riña de borrachos.
Yalnızca tek bir yoktur bulmak için bir yol.
Vamos a ver.
Gördüğünüz gibi, Kuzey Denizi'nden karşıya kısa bir yol.
Como pueden ver, una vuelo corto por el Mar Del Norte.
Hele bu yol bende varayım avukata.
Voy a ver a un abogado.
Bir görüşelim, ortak bir yol arayalım diye düşündüm.
Pensé que debíamos reunirnos y ver si podíamos arreglar nuestras diferencias.
İzin ver, gidelim. Bana yol göster.
Vámonos guíame muchacho
Bizimkinin daha iyi bir yol olduğunu elbette anlıyorsunuz.
Podrá ver que se trata del mejor método.
Canlı birine rastlamamız için önümüzde katetmemiz gereken 30 mil yol var.
Tenemos 30 millas que recorrer antes de ver un alma viviente.
Bence herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol tamamen özgür takılmak. Bilirsin ; her şeyi yap ve boş ver!
¡ Creo que como único se puede ser feliz es... es haciendo lo que plazca y al diablo con el resto!
Bence herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol tamamen özgür takılmak. Bilirsin ; her şeyi yap ve boş ver!
¡ Creo que la única forma de ser felices... es haciendo lo que nos plazca... y al diablo con el resto!
Bence herhangi birimizin mutlu olabileceği tek yol serbest takılmak. Bilirsin, her şeyi yap ve boş ver!
Creo que como único se puede ser feliz... es haciendo lo que plazca.
Sence yol hala orada mı?
¿ Puedo ver si la carretera está todavía allí?
Şimdi tam yol emri ver.
¡ Ordene a toda máquina!
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer demezler mi?
A ver si consigo que me persiga un poco.
Bu karmaşık dönme hareketi onu iki kat daha büyük gösteriyor ve pullarının birbirine sürterek öfkeli bir hışırtı sesi çıkmasına yol açıyor.
Ese movimiento la hace ver más grande y sus escamas hacen un ruido áspero al frotarse.
Biri izlenecek temiz bir yol açmalı. Ver şunu.
- Hay que buscar los caminos a seguir.
Çok yol katettiğimizi görebilirsiniz.
Como pueden ver... hemos progresado bastante.
Mercan Denizi'ne doğru yol aldığını sanılan gemilerin listesini ver bana.
Dame la lista de los barcos que se supone se encaminan al Mar de Coral.
Bilmem. Orası yol bir gören olur.
Nos podrían ver.
Ben önden gidip, bir geçit bir yol ya da... bir ev falan mı var mı diye göz gezdireyim.
Iré a ver si hay un paso, o un camino... o una casa... o lo que sea.
Bahçede bu horozu acı içinde izlerken kadın, horozun hiçbir şey hissetmediğine beni ikna etti. ÖIümü öyle hızlı olduğundan, sinirsel refleks hareketlenmeye yol açıyor.
Al ver a este gallo retorcer en aparente estado de agonía, la mujer me aseguró que el gallo no sentía nada, gracias a la rapidez de su muerte, y que sus movimientos posteriores eran puros reflejos de sus nervios.
Biraz yol almalarına izin ver. Sonrada uçur!
Que se alejen, luego destrúyelos.
Reinhold'a başvur, o sana yol gösterir.
Ve a ver a Reyngold, él te enseñará.
veri 27
vern 90
veronika 32
vereceğim 68
verdim 70
verildi 28
vermeyeceğim 54
vereceksin 16
veririm 64
versene 43
vern 90
veronika 32
vereceğim 68
verdim 70
verildi 28
vermeyeceğim 54
vereceksin 16
veririm 64
versene 43
ver bana 123
verir misin 17
vereyim 16
veremem 78
vermem 64
verdin mi 17
vermedim 31
vermiyorum 24
verdiler 18
veriyorum 68
verir misin 17
vereyim 16
veremem 78
vermem 64
verdin mi 17
vermedim 31
vermiyorum 24
verdiler 18
veriyorum 68