English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yolu açın

Yolu açın traducir español

994 traducción paralela
"Ama sonra makul olun ve yolu açın!"
Pero, después, tenéis que ser razonables y abrirnos paso.
Memur bey! Memur bey! Yolu açın lütfen, yolu tıkamayın.
Usted puede atrapar carteristas pero pero es mejor atrapar al asesino
Açılın! Yolu açın! Geliyoruz!
¡ Vamos, saquen sus papeles!
Orada araştırmanı istediğim 500 dönüm arazi var. En iyi drenaj için bir rota belirleyerek derenin üzerine bir köprü atıp taşıma işini en kısa ve kolay yoldan yapmak için yerleşkeye bir dönüş yolu açın.
Estudia un buen sistema de desagüe y hace falta trazar una carretera que llegue hasta aquí.
Yolu açın!
Abran paso.
Yolu açın.
Despejen esta área.
Hadi, yolu açın.
Vamos, córranse.
Pekâlâ, yolu açın.
Muy bien, abran paso.
Yolu açın.
Abran paso.
- Yolu açın.
- Córranse.
Yolu açın! Havaya ihtiyacımız var.
¡ Necesitamos aire fresco!
Yolu açın!
¡ Abrid paso!
Dikkat! Yolu açın!
¡ Apartaos, abrid paso!
Yolu açın! Biz arkanızda olacağız.
Preparados para montar, monten.
Haydi, yolu açın.
Déjenme pasar.
Yolu açın, beyler.
Es el pasillo, muchachos.
Yolu açın.
Apartaos.
Çekilin! Efendi Tobei için yolu açın!
¡ Despejar el camino para Tobei!
Yolu açın!
¡ Recogedlos!
Yolu açın bakalım.
Hacia allá.
- Yolu açın, lütfen.
- Abran paso, por favor.
Yolu açın.
¡ Dejen paso!
Pekâlâ yolu açın.
Abrid la barrera.
Hey yolu açın, kaptana izin verin.
Moveos, dejad paso al capitán.
Yolu açın.
Despejen la carretera.
Yolu açın.
Despéjenla.
Yolu açın! Hasta var!
¡ Abran paso, un enfermo!
Yolu açın.
Abrid paso.
Çabuk yolu açın!
¡ Dejen el paso libre!
Yolu açın, yolu açın, yoksa polis çağırırım!
¡ Despejen la pista! ¡ Despejen la pista o llamaré a la Policía!
Çekilin! Yolu açın!
¡ Córranse!
Yolu açın!
Déjenlo pasar.
Yolu açın!
¡ Déjenlo pasar!
Ama benim açımdan sana dürüstçe davranmanın başka bir yolu yok.
Pero no tengo otro modo de comportarme decentemente con Usted.
Açın yolu.
Córranse.
Hadi, açın yolu.
Vamos, despejen. Vamos, abran paso.
Ve ona, Moskova'da bulunan Çar Ivan'ın bütün ticareti kontrol ve düzenleme yetkisine sahip olduğunu hatırlatın. Onu memnun edenlere ayrıcalık tanır ve hoşnut kalmadıkları ise asla Moskova'ya giremez. Diğer tarafta, dostları Doğu'ya giden yolu tamamen açık tutacak.
Y recuérdale que el zar Ivan de Moscú... es el único comerciante, que él tiene en sus manos todo el comercio, que concede privilegios... a quien le place, le niega la entrada a su Estado a quien no le gusta... y abre la ruta de Oriente a quien le agrada.
Yolu açın!
¡ Apártense!
Birliğe giden yolu açık tutan ve Colorado altınını işgalciden koruyan yiğit gönüllülere hoş geldiniz diyor ve teşekkür ediyoruz.
Damos la bienvenida y las gracias a los valientes voluntarios que hicieron paso a la Unión y salvaron el oro de Colorado del invasor.
Açın şu yolu!
¡ Apártese del camino!
Bu, zorluğun, acı çekmenin görevine ve yeminine koşulsuz olarak kendini adamanın yolu.
Es una vida de dolor y privaciones. Y de entrega inquebrantable al deber y al juramento.
- Onun düşüncesine göre... Açık bir mahkemede karşılıklı çirkin suçlamalar olmaksızın bir çözüm yolu... bulmak herkesin yararına olacaktır.
Las ventajas de una solución así sobre un juicio público son, a su parecer, muchas y evidentes.
Tamam, yolu açın! Hadi bakalım hepiniz! Her şey bitti!
Basta ya, márchense a sus casas.
Ona vurup, devirdikten sonra, Başkanlık yolu açık olacaktır, onu vurup deviren yeni Firavun'a! İnsanların umudu, Horemheb olacaktır.
Si atacas ahora, establecerás un precedente para cualquiera que quiera acabar con el nuevo faraón, cuyo nombre esperáis que sea Horemheb.
Açıklamağa çalışıyordum, Sayın Yargıç, yolu tıkayan polis arabasını geçmek için hızımı arttırmam gerekiyordu.
Como estoy tratando de explicar, Su Señoria, Me vi obligado a acelerar para poder sobrepasar al patrullero, el cual me estaba bloqueando el paso.
Açıklamamın hiç bir yolu yok.
No puedo explicárselo.
Bunu açıklamanın çok yolu var.
Hay cosas más difíciles de explicarle.
Oradan okyanusa açılmanın bir yolu var mı?
¿ Hay modo de llegar de allí al océano? No.
Görünürde açmanın yolu yok ama sana gösterdiğimi yaparsan açılır.
No hay modo visible de abrirla pero si haces lo que te he dicho, se abre.
Umuma açık yerde sarhoş yakalanmak hapse atılmanın... en kolay yolu diye biliyorum.
Que te detengan borracho en público es lo más rápido para ir a la cárcel.
Demek, Upper Sandusky'yi aşağıladı, acısını çıkarmanın yolu bu değil ama.
- ¿ Qué importa si insultó a Upper Sandusky? - Esto no lo arreglará.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]