Yüzü traducir español
6,627 traducción paralela
Tabii önce üzgün yüzü kazanmazsak.
¿ A menos que antes ganemos una cara triste?
O gün bu gündür Mai Tai yüzü görmedim.
Y yo nunca pude mirar a Mai Tai a la cara de nuevo.
Bana o yüzü verme.
NO ME PONGAS ESA CARA.
Fakat öte taraftan, biz asla bir yüzü unutmayız.
Especialmente el tuyo
Bir iki yüzü Gönüllü Birliklerden tanıyacaksınız.
Una o dos caras las conoceréis de la Fuerza de Voluntarios Humanos.
Aslında şu uzun adamın yüzü üzerinde çalışabilirim.
Puedo conseguir la cara del alto.
Yani ona göre sen, yüzü olmayan bir yabancısın.
Quiero decir, para él, eres solo un extraño sin rostro.
İki kişi birbirlerine yüzü dönük oturur ve birbirini bağlar.
Dos sujetos se sientan en arneses de frente y se atan el uno al otro.
Adamın yüzü tüm haberlerde dönüp duruyor.
La cara del tío está en todas las noticias.
Bir daha uyku yüzü göremezsin.
Nunca serás capaz de cerrar tos ojos otra vez.
O sadece buz dağının görünen yüzü.
Eso es solo la punta del témpano, hermano.
Eminim o bastona her yaslandığında O'nun yüzü gözünün önüne geliyordur.
Cada vez que se apoya en ese bastón, seguro que ve su cara.
Eğlence dünyasının iki yüzü olduğunu bilecek kadar gördüm geçirdim.
He viajado suficiente para saber que hay dos maneras de hacer negocios.
Günlerdir hiç müşteri yüzü göremesek de.
Aunque no haya visto un cliente durante días.
Böyle güzel yüzü olan bir kadını asla unutmazdım.
Nunca olvido una cara bonita.
Çok fazla sorumluluk ve üzüntüden ezilmiş bir kadının yüzü.
Es la cara de una mujer abrumada por demasiada preocupación y responsabilidad
- Onun yüzü...
- Su rostro es...
Bir daha güneş yüzü göremeyecek!
¡ No volverás a sentir el aire fresco!
İnsanların ruhları su yüzü gibidir.
El corazón de la gente es como la superficie del agua.
- Güzel bir yüzü asla unutmam.
Nunca olvido una cara bonita.
Kore polisinin yüzü ol!
[¡ Sean la cara de la Fuerza Policial Coreana! ]
İşin iç yüzü ortaya çıktıkça, Tanrının en iyisi için bir planı vardır belki de.
Como resulta que, el plan de Dios ahí puede ser... por el bien, después de todo.
Çok seksi. Boynu ve yüzü kör bir tamircinin parmağı gibi ama sevişmeyi biliyor.
El cuello y cara como el pulgar de un zapatero ciego, pero mucho amor.
Gün yüzü gibi aşikar.
Está claro como una roca, tal y como lo veo.
Fark edeceğini sanmam, evsiz herifin teki sonunda daire yüzü görecek sonuçta.
No creo que se moleste. Es casi como esos tipos que viven en el parque.
Yüzü tanıdık geldi mi?
Usted reconoce su cara?
Bir çok yüzü var.
Se lleva muchas caras.
Çünkü marka yüzü sensin.
Porque tú eres la portavoz.
"Yüzü yukarıda sent görürsen tüm gününü şanslı geçirirsin sen."
"Encuentra un penique, bocarriba, y tendrás buena suerte toda tu vida."
"Yüzü tüylü köpek görürsen asla uzaya çıkamazsın sen."
Si ves a un perro con cara de lacio... nunca irás al espacio.
- Yüzü tüylü olanlardan.
- Ningún astronauta vió jamás un perro.
- Eli yüzü düzgün bir barışma seksi...
- El buen sexo de reconciliación.
Ama bunlar aynı madalyonun iki yüzü.
Pero son dos caras de la misma moneda.
O sadece genç kızların kanını istiyordur yüzü için krem yada birşey için.
No puedo creer que ella dijese "sí".
Yüzü suyu hürmetine! Karşımda canlı!
Dios mío y vivo.
Her hikâyenin iki yüzü vardır Daniel.
Hay dos caras en toda historia, Daniel.
Sevecen bir tavırla Şimşon'un üzerine eğilmiş. Yüzü kederli sanki. Size Delila'nın ne hissettiğini söyleyecek değilim.
Se inclina con ternura sobre él, quizá con una mirada de consternación, no voy a decirles lo que ustedes creen que ella siente, todos lo leeremos de manera diferente, pero su cuerpo se inclina hacia atrás.
Burada ışık biraz yetersiz, ama buraya bakın. Ayakta dikilen adamın şapkası burada, yüzü de burada görünüyor. Burada bir parça pembe boya görünür olmuş.
Sé que la luz está un poco baja por la tarde, pero aquí por ejemplo, es el sombrero del hombre de pie y su rostro está aquí, se puede ver un poco del rosa que aparece.
O zamana kadar elimizden gelen tek şey onları sandıklamaya, kilitlemeye ve bir daha asla gün yüzü görmeyeceklerinden emin olmaya kendimizi adamak.
Hasta entonces, lo que podemos hacer es meterla en cajas, sellarlas y dedicarnos a asegurarnos de que nunca vean la luz.
Ben Monster'in yüzü, haber ve skandal kaynağıyım.
Soy la imagen de Monster, noticias y escándalos.
Buz dağının görünen yüzü o.
La punta del iceberg.
Her zaman yüzü gülüyor ama ben anlıyorum onu.
Siempre con una sonrisa en la cara, pero la veo.
Bir melek yüzü var.
He conseguí el rostro de un ángel.
Yüzü çok geniş olduğu için. Üç tane aynaya ihtiyacı var!
- ¡ Necesita tres espejos!
Jersey'de bir çayevi mafyanın görünür yüzü gibidr.
Una casa de té en como un frente de la mafia en Jersey.
Ben kahraman gibi davranacağım, herkesin kurtarıcı yüzü olacağım senin de adın olayın dışında kalacak.
Yo me hago el héroe, todo el mundo salva el pellejo y tu nombre no aparece.
Bunların hepsi orta yaş bunalımının çığlıkları eli kulağında bir boşanma, ve sevimli Wren'in kızaran yüzü bu rezil hikayenin geri kalanını anlatıyor.
Está gritando crisis de los cuarenta, divorcio inminente, y el encantador sonrojo de Wren nos cuenta el resto de la sórdida historia.
Prens Fayeen kuzeni Abboud'u kıskanıyordu. Sadece yakışıklı, genç ve modern Suudi Arabistan'ın ileri görüşlü yüzü olduğu için değil aynı zamanda değişimi temsil ettiği için.
El príncipe Fayeen estaba celoso de su primo Abboud, que no era solo la cara apuesta, joven y progresista de la Arabia Saudita moderna, también representaba el cambio.
Yerçekiminin yeni yüzü keşfedilmeyi bekliyor olabilir.
Una forma de gravedad completamente nueva podría estar esperando ser descubierta.
Yüzü robot resimdeki gibi çok korkunç görünüyor.
Se ve un montón, como el boceto.
Tek bir kare, ve yüzü görünüyor.
Solo por un segundo, mostró su cara.
yüzünden 18
yüzün 42
yüzük 96
yüzüm 60
yüzünü yıka 20
yüzüğüm 18
yüzüne bak 33
yüzünü gördün mü 27
yüzünü gördüm 17
yüzüne ne oldu 70
yüzün 42
yüzük 96
yüzüm 60
yüzünü yıka 20
yüzüğüm 18
yüzüne bak 33
yüzünü gördün mü 27
yüzünü gördüm 17
yüzüne ne oldu 70