Çok şık traducir español
23,057 traducción paralela
Bu akşam, çok şık akşam yemeği partime geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Muchas gracias a todos por venir esta noche a mi fina fiesta.
- Çok şık bir analiz yaptın.
- Ese análisis es de una finura...
Aslına bakarsan şu anda senin boğazını dişlememek için sabretmek çok sıkı bir iş.
Por ejemplo, ahora mismo, me está costando resistir la urgencia de desgarrarte la garganta con mis dientes.
Bu sefer, kendimi daha çok bir gelin gibi ve şık hissetmek istiyorum.
Esta vez quiero sentirme más novia y quiero sentirme... elegante.
- Ondan çok daha karışık aslında.
¿ Sabes? Es- - Es más complicado que eso.
Nihayet sizinle tanışmak çok güzel. Hiçbir şey değilse alışılmadık bir adaysınız.
Bueno, es un placer conocerlo finalmente, un candidato no convencional, por no decir menos.
Eğer Bay Diggle, bedava bir şekilde Bayan Queen'in yasadışı uyuşturucu almasına yardımcı oluyorsa Bay Queen'in kampanyası sırasında olanlar için yalancı tanıklık etmiş olduğunu düşünmek çok mu saçma olurdu?
Si el Sr. Diggle puede trabajar gratis para el Sr. Queen para ayudar a la Srta. Queen a comprar drogas, ¿ no es obvio creer que también ha cometido perjurio al apoyar a la campaña del Sr. Queen por difamación?
Daha çok sığınak gibi bir şey, kullanımdan çıkarılmıştı. Ama kurul üyelerini götürebilirsek gizli çıkıştan kaçabilirler.
En realidad es más como una guarida, fuera de servicio, pero si podemos hacer que los miembros de la junta de allí, entonces pueden escapar a través de una salida secreta.
Yaptığın çorbayı ısıtmak için çok geç sanırım artık.
No creo que sea demasiado tarde para recalentar que la sopa.
Çok gürültücü, can sıkıcı ve sinir bozucular. Eh, herkes senin gibi büyüleyici olamaz Brian.
son tan gritonas, aburridas y molestosas bien, no todos son tan fascinante como tu, Brian.
Çünkü burada ayık bir hâlde oturmak bir tencerenin kaynayışını izlemekten çok daha can sıkıcı.
Porque sentarse aquí, sobrio, es más aburrido que ver una olla hervir.
Şu an, yanmaz taş elemanlarım. gelecek birkaç hafta çok meşgul, fakat onları hafta sonu için sıkıştırabilirim eğer tam faaliyetle olabilkirseniz.
Mis muchachos están ocupados. Quizá puedan venir el sábado si pagan extra.
Bu çok can sıkıcı.
Es muy embarazoso.
Çünkü şu an pek çok konuda kaynak sıkıntısı çekiyorum, seçeneklerim kısıtlı.
Porque en este momento estoy a falta de muchas cosas geniales, y las opciones están entre ellas.
Olaylar çok karışık.
Las cosas son complicadas.
İnan bana çok sıkı adamdır.
Créeme, es fantástico.
Artık bana bakamayacağını söyledi. Çok yaşlıymış.
Me dijo que no podía ayudarme más, que era demasiado vieja.
Çok sık.
Parece que demasiado a menudo.
Ronan'daki tek sıkıntı, çok hızlı bitmesiydi.
El único problema con Ronan es que fue demasiado rápido.
Bu kulağa çok sıkıcı geliyor.
De todas formas, parecía aburrido.
Ve böylece, ilk konuşmam için ışığın çok loş olduğunu fotoğrafçının ve televizyon kameramanının olmadığını ve imanlı olanların bile karanlık gölgem ve siluetim dışında bir şey göremeyeceğini göreceksiniz.
Por ello, en mi primer discurso, verá que... la luz será muy tenue, sin fotógrafo, sin cámara de TV, y ni los fieles... verán nada de mí salvo una sombra oscura. Mi silueta.
- Çok sıkıcı.
- ¡ Aburrido como una ostra!
Evet, umalım ki birkaç sırrımız olsun, yoksa çok sıkıcı olur.
Sí, esperemos que haya secretos, si no, ¡ qué aburrimiento!
Çok sıkıcısın.
Eres realmente aburrido.
Çünkü hepimiz içten içe biliyorduk ki bir gün insanlığın yazısı gerçek olacak ve bizler tarihin sıkıntıları arasından yükselip çok daha büyük bir şey olacaktık.
Porque todos sabíamos muy dentro de nosotros mismos que algún día nuestro destino como especie estaría completo y seríamos elevados de los tormentos de nuestra historia y convertidos... en algo más grande.
Çok sıkı çalışıyorsun.
Trabajas demasiado.
Babam çok sık seyahat eden, BM için çalışan bir hasta bakıcı.
Mi papá viaja mucho. Trabaja para la ONU como enfermero.
Bence gerçekten çok iyiydin. Gerçekten girift ve karışık falandı.
Y pensé que estuviste muy bien, y pensé que fue muy compleja y eso.
- Çok sıkı çalışmıştı.
- Entrenó demasiado.
K-town'da çok daha büyük bir isyan çıkmış diyorlar.
Escuché que había un disturbio aún más grande en el barrio coreano.
- O giysi çok sıkıdır ama.
- Ese vestido es demasiado ajustado.
Çok karışık bir adam ve ona ihtiyacım yok.
Es un hombre muy complicado. Y no necesito eso.
Artık kadın ticaretinden çok sıkıldım.
Estoy cansada de ver chicas del negocio.
- Çok sıkı çalıştılar...
Trabajaron tan duro...
Evet, çok sıska olduğumda, kıçım düzleşiyor.
Sí, si adelgazo mucho, se me aplasta el culo.
Bu tekrar yaşanmayacak ama. Çünkü her birimizi karanlık güçleri tanımaya hazırlamak benim görevim. Bu sıralarda daha çok popo olacak demek bu yani.
Bueno, eso no va a pasar de nuevo, porque es mi trabajo, el preparar a cada uno de nosotros para reconocer a las fuerzas oscuras, y eso significa más traseros, en estas bancas ¡ porque la batalla está llegando!
Çok isterim ancak Florence şimdi size programımın çok sıkışık olduğunu söyleyecektir.
Bueno, estaré... Estaré feliz de ello, pero Florence aquí, te dirá que mi calendario es poco afable.
- Çok çabuk sıkılıyor.
- Se aburré fácilmente.
Bu balo çok sıkıcı.
Este baile es aburrido.
Çok tatlı ve yakışıklı biri ve bütün kızlar ona âşık.
Es bueno y lindo y todo, y le gusta a todas las chicas.
Ben çok sık gördüm.
Lo he visto muchas veces.
Gerçek çok sık kayboluyor gibi.
Siento que la verdad se pierde demasiado a menudo.
- Çok sıkı çalışıyorduk.
- Trabajamos mucho.
Senin hakkında bundan eminim bir çok kötü şey olabilirsin ama sıkıcı değilsin.
Tengo que reconocer algo sobre ti, Matt Murdock. Tienes muchas cosas malas, pero no eres nada aburrido.
Eski iş arkadaşın Bayan Marci Stahl seni çok övdü ve adı kötüye çıkmış Punisher duruşmasını inceledikten sonra senin gibi bir yeteneği ekibimize davet etmemem aptallık olur.
Su exsocia, Marci Stahl, lo recomienda con todo entusiasmo. Y después de revisar el infame juicio del Punisher, sería una tontería no invitar a alguien tan talentoso a nuestro equipo.
Savage'ın elinde çok ölümcül bir silah var ve her şeyin kıyısında kendi silahımızın olması harika olur.
Savage tiene un arma devastadora a su servicio y, ahora, en el último momento, nos vendría bien tener nuestra propia arma.
Baban çok kıymetli bir insanmış.
Tu padre es una joya.
Çok yazık çünkü turumuzun sıradaki durağı orası olacak.
Es una lástima, porque esa es la próxima parada en nuestro pequeño recorrido,
Tanrım, çok karışık bir durum bu.
Dios, esto es demasiado complicado,
Ardışık Çoğaltıcıdan çok fazla güç çekiyorsun şu anda.
Oye, estás tomando demasiada energía del colector aislante.
Hem çok sıkıcı değil mi bu iş?
Además, ¿ no es esto muy aburrido?
çok sık 16
çok şıksın 21
çok sıkıldım 24
çok sıkıcı 86
çok sıkıcısın 19
çok sıkı 31
çok sık değil 16
siktir 1230
siktir git 596
sik beni 31
çok şıksın 21
çok sıkıldım 24
çok sıkıcı 86
çok sıkıcısın 19
çok sıkı 31
çok sık değil 16
siktir 1230
siktir git 596
sik beni 31
sıkı 40
sikiş 22
sıkıldım 86
siktir et 118
siktir lan 31
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sikeyim 50
siktirin gidin 41
sikiş 22
sıkıldım 86
siktir et 118
siktir lan 31
sıkıntı yok 23
sikik 16
sıkıcı 188
sikeyim 50
siktirin gidin 41
sikeyim seni 21
siktir git buradan 24
sıkışmış 85
siktir ya 24
sıkıştım 80
sıkıldın mı 31
sıkıştı 50
siktir ordan 17
siktir et onu 25
sikiyim 18
siktir git buradan 24
sıkışmış 85
siktir ya 24
sıkıştım 80
sıkıldın mı 31
sıkıştı 50
siktir ordan 17
siktir et onu 25
sikiyim 18