Sıkıldın mı traducir español
1,162 traducción paralela
Sıkıldın mı?
Ya comiste?
- Sıkıldın mı?
- ¿ Te aburres?
Manchester'da sıkıldın mı?
¿ Te aburrías en Manchester?
Village'dan sıkıldın mı?
¿ Se canso del Village?
Süpermen'den sıkıldın mı?
¿ Ya te aburriste de Superman?
Sıkıldın mı?
¿ Aburrido?
Sıkıldın mı?
¿ Empolla?
Bu heyecanlı hayattan sıkıldın mı?
- ¿ Te aburres de la vida al límite?
Susan, sıkıldın mı? Yapacak iş mi arıyorsun?
Susan, ¿ estás aburrida?
Odanda sıkıldın mı?
¿ Te aburres de estar en tu habitación?
Sıkıldın mı?
Tienes suficiente?
Benden sıkıldın mı?
¿ Estas cansado de mi?
Artık şu ana muhabbetini bıraksak, çünkü ben analarınızdan çok sıkıldım.
No te metas con mi mamá porque yo ya se la metí a la tuya.
Sıkıldım, Gidip Winston'ın parasını biraz daha harcayalım.
Estoy aburrido. Vayamos a gastar Algo más del dinero de Winston.
Sen hayatımızdan sıkıldığını söylediğinde bunu nasıl anlamalıyım?
Si dices que estás aburrido con nuestra vida, ¿ cómo debo tomarlo?
Hapishanenin sahibiymiş gibi o kıymetli küçük kıçını sallayarak dolaşmandan sıkıldım!
¡ Estoy cansado de ti moviendo tu lindo culito por todos lados!
Ve kızımın onun yakında olmasına izin vereceğimi sanıyorsan, sen çıldırmış olmasın.
Si cree que voy a permitir que mi hija se acerque a él está loco.
Washington'dakilerin kıçlarını kaldırmalarını beklemekten sıkıldım.
Y me dijo quién era tu padre. ¿ Sí? ¿ De verdad?
Verathan uygarlığınından size bahsetmek için bir dakikanızı alacağım uygarlıklarının en üst seviyesine yaklaşık 30,000 yıl önce ulaştılar ve yüksek derecede gelişmiş iletişim ağlarıyla birbirine bağlanmış iki düzinenin üzerinde sisteme yayıldılar.
Me llevará un minuto contarles algo acerca de la civilización verathana que alcanzó su punto álgido hace unos 30.000 años y se extendió a unas dos docenas de sistemas interconectada por una red de comunicaciones altamente desarrollada.
Kapana mı kısıldınız?
¿ Están atrapados?
Bakın ben sıkıldım. Neden üçümüz bir erkek striptiz kulübüne gidip babanın erkekler için kavga etmesini izlemiyoruz.
Estoy aburrida. ¿ Qué dicen si los tres vamos al club de striptease masculino Y vemos a papá luchar por los chicos.
90'ların ortasında. Sıkıldım.
A mediados de los 90, estaba atrapado en la rutina.
Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunda yıkıldığını farz edersek Rusya kendilerine en yakın kısım olarak Çanakkale Boğazı'nı alacak ve İtalyanlar da adaları alacaklar.
Suponiendo finalmente desaparecido el Imperio Otomano, Rusia tomaría los Dardanelos, y los territorios más cercano a ella. Y los italianos tomarían las islas centrales.
Seni sadece iki hafta yalnız bıraktım, hemen kapana kısıldın.
Te dejo solo dos semanas y te metes en una trampa terrible.
Kelsiniz diye alay edilmekten sıkıldınız mı?
¿ Cansado de que te tomen el pelo por estar calvo?
Canınızın sıkıldığını hissettim ve, size bir eğlence ayarlamaya çalıştım.
Entiendo que se encuentra desilusionado, así que organicé algo especial.
Birinci sınıfta sıkıldığım için sınıf atladım.
Me adelantaron un curso porque en primero me aburría.
Damadın bayıldığı kısım mı yoksa köpeğin bateristi ısırdığı kısım mı?
- ¿ La parte en la que se desmayó el novio - o en la que el perro mordió al baterista?
- Canınız mı sıkıldı?
- ¿ Ocurre algo?
Canınız mı sıkıldı?
¿ Qué ocurre?
Bayan Jones, yoksul siyah çocukları kendi ortamlarından koparıp zengin evlerde yaşamalarının daha iyi olduğunu savunan bu tavırdan artık sıkıldım.
Señorita Jones, estoy enfermo y cansado de la actitud que dice : que sacando a pobres niños negros de su entorno y colocándolos con familias acaudaladas es mejor para el niño.
Ben Balçık İvan. İşinizden sıkıldınız mı?
¿ Están aburridos de su trabajo?
20 yıldır onunla, hiç el sıkıştın mı?
20 años, ¿ alguna vez le diste la mano?
Cumartesi geceleri evde oturup sıkıntıdan inlemekten ve ablamın benle dalga geçmesinden sıkıldım.
Me harte de pasar las noches de sábado gimiendo a dos voces, para que mi hermana no se burle de mi.
Şimdi geçelim diğer konuya. Fortinbras'ın oğlu bizim kim olduğumuzu pek bilmeden ya da sevgili kardeşimizin ölmesiyle devlet yıkıldığı sandığından bir ordu toplamış hayale kaptırıp kendini. Durmadan başımızı ağrıtır oldu elçileriyle.
Ahora sabed que el joven Fortimbrás juzgando en muy poco nuestra valía o pensando que por la muerte de nuestro querido hermano nuestro estado se desmembraría o se disgregaría movido por el sueño de su ventaja no ha cesado de asediarnos con mensajes demandando la rendición de estas tierras perdidas por su padre en buena ley y ganadas por nuestro valiente hermano.
Çalışmaktan bıktınız mı? Ruhsuz olmaktan sıkıldınız mı?
Estan hartos de una existencia aburrida?
Çünkü itiraf etmeliyim ki çok sıkıldım, basın sürekli peşimde.
Ya sabe... mi vida es como una casa de locos con toda la prensa cayéndome encima.
Senin kıçını kurtarmaktan sıkıldım.
Me estoy cansando de salvarte el trasero.
Bu işten sıkıldım. Anladın mı?
¡ No quiero saber nada más, se acabó!
Ben onurlu, Tanrı'dan korkan, ahlaki kurallara sıkı sıkıya bağlı... 27 yıldır mutlu bir evliliği olan, saygıdeğer bir kadınım.
Yo soy una mujer sureña decente, respetable, devota con una moral impecable, que tiene 27 años de casada.
Yıldırımı bol bir fırtınada ayak bileklerini tutup kıçını havaya kaldırmalısın.
En una fuerte tormenta de rayos, quieres cogerte a los tobillos y poner el culo al aire.
Bu sabah kısa devre yaptı. 1 0 yıldır kullanırım o ekmek kızartıcısını.
Se ha fundido esta mañana. Hacía diez años que lo tenía.
İnsanlar kuş yemeye bayılırlar ve korkarım ki arkadaşınız kapana kısıldı.
Verán, al humano le encanta comer aves y me temo que su amigo fue atrapado.
İşinden sıkıldığın olmaz mı?
¿ No te deprime tu trabajo?
İşlerini sokağın karşısına yollamaktan sıkıldım artık.
Ya me harté de mandarlos a la firma de enfrente.
Canımın sıkıldığı yok. Söyledikleri doğru.
No me esta haciendo sentir mal.
Bugün üç milyar dolar, - - Kızıl Haça, Yardım Kurumlarına ve BM Çocuk Fonuna bağışlandı. Bağışın, milyarder Ivan Tretiak'ın hesabından yapıldığı öğrenildi.
Hoy donaron tres mil millones de dólares a la Cruz Roja, el Ejército de Salvación y el Fondo de Niños de la cuenta del magnate ruso Iván Tretiak, que está preso.
Niye canımın sıkıldığını bilmiyorum.
No sé por qué me moleste.
Ne demek bu, neden canımın sıkıldığını bilmiyorum?
¿ Qué quieres decir con que no sabes por qué te molestaste?
Paris'te au pair iken sıkıldım ve çılgın bir arkadaşımla otostop çekerek gezdik.
Cuando fui niñera en París, Me aburrí y salí de autostop con una amiga loca.
Hepiniz sıkıldınız mı?
No sé. - ¿ Están aburridos?