English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ama bu imkansız

Ama bu imkansız traducir francés

396 traducción paralela
Ama bu imkansız. Bunu yapamazsınız! Buna hakkınız yok...
C'est impossible, vous n'avez pas le droit.
Ama bu imkansız, değil mi?
Mais ce n'est pas possible!
Ama bu imkansız. Bizi burada, böyle bırakamazlar.
Mais. c'est impossible, ils ne peuvent pas nous abandonner ainsi!
Ama bu imkansız.
Mais c'est impossible.
Ama bu imkansız.
- Pourquoi?
Keşke beraber sonsuza kadar yaşasaydık, ama bu imkansız.
J'aimerais que nous puissions vivre ensemble pour toujours, mais c'est impossible.
Ama bu imkansız. Ben...
Euh... c'est impossible.
Ama bu imkansız.
Impossible.
- Sevdiğimi biliyorsum, sevgilim, ama bu imkansız.
Tu sais que oui, chérie, mais je t'ai déjà dit que c'était impossible.
Ama bu imkansız.
C'est impossible.
Ama bu imkansız zaten.
C'est impossible.
Ama bu imkansız.
- C'est impossible.
- Ama bu imkansız. Bir prens ile nasıl evlenebilirim ki?
Pour épouser un prince, il faudrait que je sois...
Ama bu imkansız, peder.
Mais c'est impossible, mon père.
Ama bu imkansız bayım.
C'est impossible, Monsieur.
Ama bu imkansız.
C'est impossible!
- Ama bu imkansız! Sen misin, amigo?
Impossible.
- Ama bu imkansız.
- Mais c'est impossible.
Hemen. Ama bu imkansız, vakit çok geç, hiç elemanım yok. Hemen olmaz mı yani?
mais c'est pas possible tout de suite il est trop tard j'ai pas d'ouvriers alors tout de suite on peut pas?
- Ama bu imkansız. - Her zaman içinde şüphe olur.
- Le doute subsistera toujours.
- Ama bu imkansız.
- Impossible!
Ama bu imkansız!
C'est impossible!
Bu nöbeti atlattı ama bir tanesini daha sağ atlatabilmesi normal şartlarda imkansız.
Elle a survécu à cette attaque, mais il n'est pas possible qu'elle survive à une autre.
Ama İçişleri bakanı bu imkansız görünüyor bir erteleme gerektiğini söyledi.
Le ministre de l'Intérieur devrait au moins accorder un report.
Onu içkiden uzak tutmaya çalışıyorum, ama ihtiyar Mac'i durdurmak imkansız. Bu güne kadar nasıl yaşadıysa, aynı şekilde devam etmek istiyor.
J'essaie de l'empêcher de boire, mais il ne changera pas!
- Ama bu imkansız.
C'est impossible!
Bu imkansız görünüyor, kabul ediyorum, ama... başka şansımız yok.
Je ne sais pas. C'est vrai que ça semble impossible... mais il faut y arriver.
- Efendim? Bu şartlar altında imkansız diyeceksin elbette ama niçin kardeşinden bu kadar fazla güzelsin?
Vous allez me dire que c'est impossible, mais pourquoi êtes-vous tellement plus belle?
Şey, bu hemen hemen imkansız... Ama elimden geleni yapacağım. Bu resim bende kalabilir mi?
C'est une commande ambitieuse... mais je ferai de mon mieux.
Bu topraklar görünüşte güzel, orası kesin. Ama açlığı ve günahı saklamak imkansız.
Cette belle façade ne cache ni la misère, ni le péché.
Ama Teğmen, üzgünüm, bu imkansız.
Je regrette, c'est impossible.
- Bu zor olur. Ama imkansız değil.
Ce sera difficile... mais pas impossible.
Onunla bu konuşarı tartışmak imkansız. Seninle bunları konuşup tartışabiliriz ama onunla...
Il est impossible de discuter avec lui au sens où vous et moi l'entendons.
Ama bu tamamiyle umutsuz ve imkansız bir vaka.
- C'est une situation impossible.
Bu yol zor olabilir ama imkansız değil.
Cela peut être difficile, mais pas impossible.
Yeni bir kişilik mi? Ama açıkçası bu imkansız.
Mais c'est impossible!
Ama bu tabii, imkansız.
Mais, évidemment, c'est impossible.
- Ama bu imkansız.
- Oui.
Ama şu durumda bu imkansız.
Mais, vu la situation, c'est impossible.
Ama hayır... Hayır, bu imkansız!
Mais c'est impossible!
Ama kabullenilmesi imkansız bir şey bu.
Mais je n'arrive pas à l'accepter.
Ama.... Bu imkansız.
Mais c'est... c'est impossible!
Ama bu imkansız, çok yakında başka bir grup olacak.
Il n'est jamais trop tôt.
Bu imkansız, Sirius'un bu tarafta olması gerekiyordu ama bu tarafta.
C'est impossible. Sirius est là-bas, alors qu'elle devrait être ici.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu konuda daha fazla diretmem imkansız.
Mais je ne peux pas aller trop loin...
Onun rızası olmadan hiçbir şey yapamazsınız. - Ama, bu imkansız.
Non, vous ne pouvez rien faire sans son consentement.
Ama Andre, bu imkansız.
Le nom de ce transfuge?
Ama, bu imkansız.
It is not possible...
Ama hayır hayır- - Bu Imkansız.
C'est impossible. Comment?
Ama sizi peşinen uyarayım... Bu anlattıklarımı doğrulamaya düşüncesinde olursanız işiniz imkansıza yakın olacaktır.
Mais je vous préviens, si vous tentez de vérifier cette histoire, vous serez confronté à l'impossible.
Ama Sayın Bakan, tutanak çoktan tutuldu, bu imkansız.
Monsieur le ministre, le procès-verbal est déjà fait...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]