English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ama bu çok saçma

Ama bu çok saçma traducir francés

243 traducción paralela
Ama bu çok saçma.
C'est impossible.
Şirket, yüklü meblâğda ödeme yaptığı zaman, kontrol etmek rutin bir işlemdir ama bu çok saçma.
C'est normal, quand la société a versé une grosse somme...
- Ama bu çok saçma.
Mais c'est ridicule.
Ama bu çok saçma.
C'est absurde.
Ama bu çok saçma.
C'est grotesque.
Ama bu çok saçma.
Mais c'est ridicule.
Ama bu çok saçma.
 C'est ridicule.
- Ama bu çok saçma.
C'est stupide.
Ama bu çok saçma. Polis şefini tanıyorum.
Mais c'est ridicule.
Kız kardeşinden aldığını söylemiş. Ama bu çok saçma.
Elle prétend que sa soeur le lui a offert, mais c'est ridicule.
Ama bu çok saçma! Dünyadan haberin yok!
- C'est de la folie, tu ne te rends pas compte.
Ama bu çok saçma.
Ca, c'est vraiment ridicule!
Seve seve sağlık muayenesinden geçerim. - Ama bu çok saçma.
Je serais ravi de me soumettre à un examen.
Ama bu çok saçma.
C'est ridicule.
Ama bu çok saçma.
Mais c'est aberrant.
Ama bu çok saçma. Rezalet. Çılgınlık!
Mais c'est hélas impensable!
Çok uğraştığınızı biliyorum, ama bu çok saçma.
Je sais que vous essayez, mais c'est dingue, vous savez?
Bir kadının benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyor ama bu çok saçma.
J'aime bien qu'on me coure après, mais là, c'est ridicule.
Ama bu çok saçma değil mi?
Mais c'est ridicule, non?
Ama bu çok saçma.
J'ai le droit de voir Doug.
Penis hasedini duymuştum ama bu çok saçma.
Le MLF en fait trop, là...
İzleyicilerin katıldığı programlar duymuştum, ama bu çok saçma.
On m'a parlé d'émissions en public, mais ça, c'est ridicule.
Bu oyun neyin nesi bilmiyorum ama bu çok saçma.
Richard, je ne sais pas à quoi tu joues, mais ça devient ridicule. - Je m'en vais.
Üzgünüm, ama bu çok saçma.
Dιsolι, mais je trouve ηa ridicule.
- Yakasına sorun yapışan.. insanlar duydum.. .. ama bu çok saçma..
J'ai déjà eu le nez collé à des soucis, mais là, c'est le comble!
.. sorun yapıştığını duydum ama bu çok saçma..
J'ai déjà eu le nez collé à des soucis, mais là c'est le comble.
- Canım bu tamamıyla benim hatam.. yakasına sorun yapışan insanları duydum ama bu çok saçma..
C'est de ma faute. Quand j'ai dit que j'avais le nez collé à mes...
- Yakasına sorun yapışan insanları duydum ama bu çok saçma..
- J'ai déjà eu le nez collé...
- Ama bu çok saçma!
- C'est absurde!
- Çıkarlarını koru, ihtiyaçlara hizmet et. - Çıkarlarını koru, ihtiyaçlara hizmet et. Tamam ama bu çok saçma.
"Protéger ses intérêts et le servir." C'est du délire, c'est pas ça le business.
Ama bu çok saçma. Olmalı.
Ce qui est forcément faux.
Ama bu çok saçma.
Ça n'a pas de sens.
Kirby'lere huzuru bozmaktan dolayı herhangi bir ceza vermiyorum... ama tutuklama sırasında oradaymışlar ve eğer bu insanlar suçluysa... doğal olarak Kirby'lerin de suçlu olduğuna hükmetmek zorundayım. Bu çok saçma sayın yargıç.
J'aimerais prononcer le non-lieu pour les Kirby, sur le tapage, mais hélas, si les gens avec qui on les a trouvés sont coupables, j'en conclus naturellement qu'ils doivent l'être aussi!
Biliyorum bu çok saçma ve melankolik ama uzakta olduğum her gün onu düşündüm.
C'est ridicule et sentimental, mais je pense encore à elle.
Ama bu çok saçma.
Je vous demande pardon, mais vous disiez...?
Sana saçma gelebilir, Hubka, ama korkarım bu Bay Merling için çok uygun.
Peut-être pour vous mais nous devrons laisser ça à M.Merling.
- Bitiriyorum. - Ama Chuncho! Bu çok saçma.
C'est ridicule, je t'ai enrichi.
Ama bence bu, çok saçma.
C'est ridicule.
Oranın güzel bir mülk olduğunun farkındayım ama onun bize bizim ona olduğundan daha fazla ihtiyacı var. Bu çok saçma.
Ce sont des conneries tout ça.
Arkadaşının sözüne çok güveniyor. Takdire değer ama sanığa karşı bu kadar net deliller varken çok saçma bir hareket.
Commandeur, le Conseil demande qu'une navette transfère les prisonniers de la prison au Galactica.
Takdire değer ama ona karşı büyük delillerin ışığında bu çok saçma.
C'est admirable mais fou vu les preuves qui l'accablent.
Bu çok saçma gelebilir, ama Yargıç Fleming'i götürdüler.
Cela peut sembler dingue, mais on vient d'emmener Fleming.
Bu çok saçma bir sual olacak ama, o kadar hasta ise niye uçakla gitmiyor?
Ça va paraître une question stupide, mais si elle est si malade... pourquoi ne pas la transporter par air?
Yani Arlena'yı sevdiğim için benden nefret ettiğini biliyorum ama... bu gerçekten de çok saçma!
Mais elle me hait, car j'adorais Arlena! C'est par trop grotesque!
Bu çok saçma. Bebek bakıcılığı yapıyorum sanki ama para almıyorum.
J'ai l'impression de faire du baby-sitting sans être payé.
Ve bu saçma biliyorum, ama biliyorum iyi olacak, olabilir ve... seni çok özledim.
Cet appartement est ridicule, je sais... Mais je pense qu'il peut être très beau. Et je...
Bu çok saçma biiyorum, ama tüm ömrüm trenlerde geçtiği halde, hala tünellerden ölesiye korkarım.
C'est ridicule, j'ai été toute ma vie dans des trains, mais... j'ai si peur des tunnels.
- İşte bu çok saçma. - Ama çok ciddi.
- C'est ridicule.
Soğuk suyla yıkananları bilirim, ama bu kadarı çok saçma. Ne alemdesin?
J'ai entendu parler de douches froides, mais ceci est ridicule.
Bu çok saçma, ama... Divanın Çinli karşılığıyla tanıştım.
C'est idiot, mais... j'ai rencontré... l'équivalent chinois d'une diva.
Tabii bu çok saçma ama sanırım...
Ça paraît fou, mais je crois que...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]