English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Anlamıyor musunuz

Anlamıyor musunuz traducir francés

620 traducción paralela
- Anlamıyor musunuz?
- Ne comprenez-vous pas?
Beni hiç anlamıyor musunuz?
Ne comprenez-vous donc pas?
Siz laftan anlamıyor musunuz?
Quelle langue parlez-vous?
Anlamıyor musunuz? Bu şekilde kontrolü ele almanıza devlet asla tahammül göstermez.
Le gouvernement ne tolérera pas un tel débordement.
Aman Tanrım, anlamıyor musunuz?
Vous ne le voyez donc pas?
Anlamıyor musunuz? Opera patronu olacaksınız.
Vous serez le mécène de l'opéra.
Anlamıyor musunuz? Onun yanına gitmeliyim.
Vous ne comprenez donc pas?
Ciddiyim, anlamıyor musunuz?
Ne voyez-vous pas que je suis sincère?
Kocamı suçlayan askeriye grubu tarafından aklandı. Fakat anlamıyor musunuz?
Par la même clique qui avait condamné mon mari.
Anlamıyor musunuz? Şuuru yerinde değil.
Comprenez donc, elle délire.
Masum bir aşk mümkün, bunu anlamıyor musunuz?
Ne comprenez-vous pas qu'il soit possible d'aimer honnêtement?
Bu delikanlının ne yaptığını anlamıyor musunuz?
Vous vous rendez compte de son acte?
Bayan Jones geri dönemez anlamıyor musunuz?
Mlle Jones ne peut pas repartir. Vous comprenez?
Anlamıyor musunuz?
Eh bien, justement!
Durumumu anlamıyor musunuz, Bay Freeman?
Ne comprenez-vous pas ma situation avec ce jeune homme ici?
Evet ama anlamıyor musunuz? Biz -
Mais vous ne comprenez pas...
Kadını bir şekilde yakalamalıyız anlamıyor musunuz?
Nous devons lui mettre la main dessus!
Bu dengesini tamamen yitirmesine yol açar, anlamıyor musunuz?
Ça va détruire sa raison. Vous ne comprenez pas?
Burada olanları anlamıyor musunuz?
Vous ne voyez pas? Potter ne vend pas.
Bunun ailem ne demek anlamıyor musunuz?
Vous ne voyez pas ce que ça signifie pour ma famille?
- Bunun cinayetlerle ilgisi ne? - Anlamıyor musunuz?
Le rapport avec ces meurtres?
Sizi birbirinize düşürdü. - Anlamıyor musunuz?
Il vous a montés l'un contre l'autre.
Anlamıyor musunuz? Dövüş önceden ayarlandı!
Le combat est truqué!
Bu suskunluğunuzla kime fayda sağladığınızı anlamıyor musunuz?
Berit, vous comprenez que votre silence vous nuit?
Anlamıyor musunuz?
Vous comprenez?
Anlamıyor musunuz? Veremem.
Ne comprenez-vous pas?
Hayatı tehlikede bunu anlamıyor musunuz?
Sa vie est en danger!
Bu 303'lükler geri dönene dek, ordu donatımdan bir tane bile 300'lük mermi alamam, anlamıyor musunuz?
Je ne toucherai des cartouches de 300 que si je renvoie celles de 303.
Neyiniz var? Şakadan anlamıyor musunuz? Şakaya bak!
- T'aimes pas la plaisanterie?
- Onunla yalnız. Anlamıyor musunuz?
Elle est seule avec lui et risque sa vie!
Anlamıyor musunuz?
C'est défendu.
Anlamıyor musunuz, Bayan Antony?
Vous ne comprenez pas.
Anlamıyor musunuz?
- Vous ne comprenez pas?
Halka gerçekleri göstermek. Yanlış olana karşı doğru olanı savunmak. Onlar için muhbirlik olan şey, sizin için doğruyu söylemek, anlamıyor musunuz?
Et si alerter l'opinion publique, témoigner de ce qui est juste contre ce qui est injuste, est pour eux moucharder, pour nous c'est dire la vérité.
Amerikan dilini anlamıyor musunuz?
Vous ne comprenez pas votre langue?
En değerli şeyin hayat olduğunu anlamıyor musunuz?
Il s'agit de sauver vos vies!
Sesleri duymuyor musunuz? Adamların mahvolduğunu anlamıyor musunuz?
Vous entendez cette musique?
Anlamıyor musunuz?
Vous ne comprenez pas?
- Anlamıyor musunuz?
Vous ne voyez pas?
Anlamıyor musunuz?
Ne voyez-vous pas?
O bir çocuk. Mutsuz olduğu için kaçtı. Bunu anlamıyor musunuz?
Ce n'est qu'une enfant qui fuyait... parce qu'elle était malheureuse.
Ama anlamıyor musunuz?
Ce ne sont pas des lâches.
Anlamıyor musunuz?
Me comprenez-vous?
Anlamıyor musunuz? Onu bırakmak zorundayız.
Vous ne comprenez pas?
Anlamıyor musunuz? Bir çiçeğin parmağına iğne batamaz. - Parmağı yok ki.
Une fleur ne peut se piquer le doigt!
Anlamıyor musunuz? - Cahil domuzlar!
Vous ne vous en rendez pas compte... pauvres crétins.
Anlamıyor musunuz?
Quoi?
İngilizceyi anlamıyor musunuz?
Vous ne comprenez pas l'anglais?
Anlamıyor musunuz?
- Oui.
Bayan Holland, yemin altında olmanın anlamını anlıyor musunuz? Elbette.
Vous avez prêté serment.
Anlamıyor musunuz?
Les autres tueront alors ces 40 qui tueront les 40 prochains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]