English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Annemın

Annemın traducir francés

6,511 traducción paralela
- Annem bunu hiç yapmamıştı.
Ma mère n'a jamais fait ça.
Beş yıl önce, annem ile bu kadar cana yakın olabileceğine inanır mıydın?
Il y a 5 ans, auriez-vous cru pouvoir être amical avec ma mère?
Ve parasını annem verecek. Hz.
Et devinez quoi, c'est ma mère qui achète.
Annem şehir dışında.
Ma mère n'est pas en ville.
Büyürken, annem ayakta durabilmek için bir sürü işte çalıştı ve bana okumamda yardım edecek kadar vakti pek olmadı.
Quand j'étais petit, ma mère devait cumuler plusieurs boulots juste pour garder la lumière allumée, et elle n'avait pas beaucoup de temps libre pour m'aider à apprendre à lire.
Pardon, sadece... annem ve babam bununla ilgili konuşmaktan hoşlanmazlar.
Désolé, c'est juste que... mon père et ma mère n'aiment pas que j'en parle.
Babam terk etti, annem deli. Kafamın üstüne düştüm.
Papa est parti, maman est folle, je suis tombé sur la tête...
Annem kendini yangın merdivenine sıkıştırmış.
Maman s'est enfermée sur la sortie de secours.
İyi tamam ama annem yarın gidiyor.
Eh bien... D'accord, très bien.
Annem gittiğindeki tepkinin aynısını verdi.
Maman a fait un peu ça en te quittant.
Annem, babamın da hep böyle yaptığını söylerdi ya.
Maman dirait que papa le faisait.
Yapacak hiçbir şey yok, o yüzden annem yattı.
Il n'y a rien à faire, maman est allée au lit.
Benim annem şişman olmayı göze alamaz- - kendisi egzotik bir dansçıdır.
Elle n'a pas le droit d'être grosse... elle est danseuse exotique
Annem de diyor ki "Hoşça kal Derek. Yarın görüşürüz. Günün güzel olsun."
Et ma mère dit : "Salut Derek, à demain soir et passe une bonne journée!"
Sadece, o bizim geleceğimizi iyi göremedi... Çünkü annem onu sevmiyor.
Elle n'arrivait pas à nous imaginer un futur car ma mère ne l'aime pas.
Babam uzaktaydı, annem de babamın yokluğunu aratmayacak derecede kötüydü.
Mon père était distant, ce qui est mieux que ma mère.
Annem, öldükten sonra cesedinin yakılmasını istemişti.
Mère avait demandé elle même la crémation.
Annem yüzünden değil miydi yani?
Ce n'est pas à cause de ma mère?
Annem için endişelenmemene inanamıyorum.
J'arrive pas à croire que tu n'es pas inquiète pour ma mère.
Annem Yokohama baskınında öldürüldü.
Ma mère a été tuée durant un raid à Yokohama.
Çocuklarımın da benim annem gibi bir anneye sahip olmasını isterim.
Elle était professeur, n'est-ce pas?
- Annem değildi aslında.
Elle n'était pas vraiment ma mère.
Tabii Mikael bunu öğrendiğinde gerçek babamı öldürdü. Böylece annem de gerçek aşkını kaybetmiş oldu.
Evidemment, quand Mikael l'a découvert, il a tué mon vrai père, et ma mère a perdu son amour, aussi.
Yoksa annem çamaşırlarını yıkayasın diye mi seni diriltmiş?
Est-ce que mère t'a ramené d'entre les morts pour que tu puisses lui lécher les pieds?
Annem ve Finn ile yemeğimizden beri ne zaman ortaya çıkacağını merak ediyordum doğrusu Kol.
Depuis mon dîner avec ma mère et Finn, Je me demandais quand tu ferais ton apparition, Kol.
Annem ya büyüyü bozarsın ya da kızı öldürürsün dedi.
Ma mère a dit : tue le sort ou tue la.
Uygun olarak, annem arabasında seks oyuncakların satıyor.
Par chance, ma mère vend des sextoys depuis le coffre de sa voiture.
Annem bana asla kızgın kalmamıştı.
Ma mère ne restait jamais fâchée contre moi. Jamais.
Annem ve babam arkamda vurulabilir eş cinsel hedefi yazdığını düşünüyor.
Mes parents croient que j'ai une cible avec écrit gay dans le dos.
Annem sizin hakkınızda o kadar çok hikaye anlattı ki.
Ma mère m'a raconté tant d'histoires sur toi.
İkimiz de babalarımızı tanımadık ve Toph sürekli polis şefi olmakla meşguldü. Çünkü annem çok sıkı kuralları olan bir evde büyümüştü ve bize dünyadaki tüm özgürlükleri tanıyarak kendi yolumuzu bulacağımızı umuyordu.
Nous n'avons jamais connu notre père et Toph était accaparée par la police. dans l'espoir qu'on trouve notre propre voie.
Annem ikimizin bu değişiminden pek memnun değildi.
Maman n'a guère apprécié nos choix.
Annem kariyerini bir kenara falan bırakmadı. Sonraki sene emekli oldu. O bir kahramandı.
Elle n'a pas gâché sa carrière, elle a pris sa retraite l'année suivante, en héroïne.
Keşke annem o kelimeleri tamtamına aynılarını kullanmamış olsaydı.
J'aurais voulu que ma mère n'utilise pas les mêmes mots.
annem öldüğünden beri, dolandırıcıların kurbanı olduk.
Depuis le décès de notre mère, nous sommes victimes d'escrocs.
Ve annem orada durmuş, Elke'nın kanını hortumla temizliyordu.
Maman se tenait à côté d'Elke, en l'arrosant pour enlever le sang.
Paramız yoktu. Sonra annem hastalandı ve olabildiğinde çabuk para kazanmam lazımdı.
Nous n'avions pas d'argent, puis ma mère est tombée malade, alors j'ai dû travailler.
Gelin de annem ve babamla tanışın.
Venez voir Maman et Papa.
Bunlar Sam, annem, Melanie ve sensiniz değil mi?
C'est toi et Sam, ma mère et Melanie, n'est-ce pas?
Eskiden Mumbai Senfonisi'ne gitmeyi severlerdi ama geçen sene annem gevşek çaldıklarını söyledi.
Ils aimaient l'orchestre de Bombay, mais maman pense que c'est plus comme avant.
O benim annem değil.
Elle n'est pas ma mère.
Belki sen olmasaydın annem hayatta olurdu gerçeğinden kaçmışımdır.
Ou c'est parce que si t'étais pas là, ma mère serait toujours en vie.
İnsanların cehennem çadırına gelmelerini annem ve babam gibi misyoner olmalarını istiyorum.
J'espère vraiment que les gens vont venir essayer la tente de l'Enfer et vont vouloir devenir des missionnaires comme papa et maman.
14 yaşındayken ablam sandığım kadının aslında annem olduğunu öğrenmiştim.
Quand j'avais 14 ans, j'ai découvert que la femme que je pensais être ma sœur était en fait ma mère.
Babam eşcinsellik tedavisine gönderildiğinden ve annem kardeşimi hayır, sevgilimi kardeşimi başka bir aileye gönderdiğinden beri Tanrı'nın takdirine güvenmek bana zor geliyor.
Non, mon petit ami... Mon frère vivre dans une autre famille, Je trouve qu'il est dur de croire dans les plans de Dieu.
Bayan DiLaurentis gerçekte "A" değildi. ... ama dizideki annem beni gömdü, o korkutucuydu.
Mme DiLaurentis n'était pas vraiment "A", mais quand ma mère dans la série m'a enterré, c'était effrayant.
Babamın İkinci Dünya Savaşı'na ne kadar meraklı olduğunu hatırlıyor musun? Annem zaten o zamanları yaşadı.
Mon père est expert sur la 2e guerre mondiale.
Ve annem son seferinde orayı nasıl parçaladığını fark etti.
Et ma mère a remarqué comment tu l'avais mis en morceaux la fois dernière.
Annem yeni arabanın parasını gönderecek.
♪ To the street ♪
Sadece annem annem değil.
Non seulement ma mère n'est pas ma mère.
- O... benim annem değil.
Elle est... elle n'est pas ma mère.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]