English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Annemle babam

Annemle babam traducir francés

1,752 traducción paralela
O kadar çok korkardım ki, yalnız başıma uyuyamazdım, gidip annemle babamın yatağına girerdim, yorganın altına saklanırdım.
J'avais l'habitude d'avoir tellement peur que je ne pouvais pas dormir seule, alors je sautais dans le lit de mon père et ma mère, et je me cachais sous les couvertures.
10 yaşımdayken annemle babam vefat etti.
Mes parents sont morts quand j'avais 10 ans.
Sana söyledim, annemle babam birbirinden nefret eder.
Je vous l'ai dit. Mes parents se détestent.
Christian, bir zamanlar, birbirlerini sevdiklerini söylemişti, annemle babamın.
Christian a dit qu'ils s'étaient vraiment aimés autrefois. Ma mère et mon père.
Keşke, annemle babamın birbirlerini gerçekten sevdiklerini hissedebilseydim.
J'aurais aimé ressentir le fait que mes parents se soient un jour aimés.
- Bu annemle babam.
Ce sont maman et papa.
Tavşanı öldür. Annemle babam şairdi. Ne dediğinizi pek anlamadım yani.
Mes parents étaient poètes ça ne me dit rien.
Annemle babamı gördüm.
Je vois maman et papa.
Annemle babamın boşandığını bilmiyor.
Elle ignore que nos parents ont divorcé.
Annemle babamı meraklanmakla suçlayıp seninle konuşmaya çalıştığımda beni susturamazsın.
tu ne peux pas accuser Papa et Maman de ne rien faire, et me faire taire quand j'essaye de te parler.
Annemle babam kavga ediyor.
Maman et papa se disputent.
Tamam, işte anlaşma. Annemle babamın bu seyahate ihtiyacı var.
Bon, les parents ont vraiment besoin de cette pause.
Annemle babamın tartıştığını duydum ve son zamanlarda bir şey yapmadım öyleyse konu ne?
J'ai entendu maman et papa se disputer, et j'ai rien fait dernièrement, alors c'est à propos de quoi?
Annemle babam sana benzememi istiyordu.
Maman et papa aimeraient que je te ressemble plus.
Annemle babam boşandıktan sonra, babamla beraber buraya yeni taşındık.
Je viens juste d'y emménager avec mon père après que mes parents aient divorcé.
Annemle babam ayrıldı,
Mes parents sont séparés,
Kara'dan önce, annemle babamın neler yaşadığına dair bir fikrim yoktu.
Avant Kara, je n'avais aucune idée de ce qu'avaient enduré mes parents.
Annemle babam robot gibi davranmak için gizli bir anlaşma imzalamışlar sanki.
On dirait que lui et ma mère ont fait un pacte secret pour agir tels des robots.
Ama annemle babam beni bir beyefendi, seni katil olarak yetiştirdiğine göre bilgisayarımda disk birleştirme yapıyordum.
Mais puisque mes parents m'ont élevé comme un gentleman et les tiens comme un tueur... je défragmentais mes ordinateurs.
Biliyor musun, Geet? Annemle babam birbirine aşık değilmiş.
Tu sais, Geet, mes parents ne s'aiment pas.
Annemle babamın 65. evlilik yıldönümü anısına. Büyüdüğüm evi kiracıdan bir aylığına devraldım.
Pour fêter ce qu'aurait été le 65e anniversaire de mariage de mes parents, je sous-loue un mois la maison où j'ai grandi.
Annemle babam.
Maman et Papa.
Gelmesini kim daha çok istiyordu bilmiyorum. Annemle babam mı, kardeşim mi?
Je ne sais pas qui la voulait le plus, mes parents ou ma sœur.
Annemle babam yaşlanıyor.
Mes parents se font vieux.
Annemle babam ne olacak? - Sadece biz olacağız.
Je n'ai prévenu personne.
Sigorta annemle babamın zararını karşılar, yani zarara girmeyecekler.
Assurance prend soin de maman et papa, ils sont donc pas mal.
Bu annemle babamın eviydi.
C'était la maison de nos parents.
Beni paten antremanına götürürlerken annemle babam trafik kazasında öldü.
En me conduisant à une répétition, mes parents ont eu un accident mortel.
Gelir gelmez annemle babamı benden ayırdılar.
À mon arrivée, ils m'ont séparée de mes parents.
Annemle babam ben 5 yaşındayken boşanmış.
Lui et maman ont divorcé quand j'avais 5 ans,
Gelip bana sorduğun için memnun oldum, çünkü... annemle babamın da işleri berbat etmesinin... nedeni tam olarak buydu.
Je suis content que tu me demandes, car c'est le genre de chose sur laquelle maman et papa ont royalement merdé.
Annemle babam anlayacaktır.
Les parents comprendront.
Noel'de annemle babam arasında mekik dokurum.
C'est le marathon entre chez ma mère et chez mon père.
- Annemle babam dışarı çıkıyor bizse ninemle evde kalacağız.
- Papa et maman s'en vont, on va rester avec grand-mère.
Annemle babam gibi gideceğimden korkuyor.
Elle a peur que je la laisse, comme mes parents l'ont fait.
Ama temmuz sonunda ondan hala haber almamıştık ve annemle babam endişelenmeye başlamıştı.
Mais à la fin de juillet, on n'avait pas eu de ses nouvelles, et mes parents devenaient inquiets.
Eylül başında Annandale polisi annemle babamı arayarak Arizona Otoyol Devriyesi'nin Chris'in arabasını terk edilmiş bir halde bulduğunu bildirdi.
Début-septembre, la police d'Annandale téléphona à maman et à papa pour dire que la voiture abandonnée de Chris avait été identifiée par la patrouille routière de l'Arizona.
Annemle babamın ilk anda duydukları rahatlama hissi kısa zamanda yerini Chris'in bulunmak istemediği düşüncesine bıraktı.
Le réconfort que cela apporta à maman et à papa fit vite place à la constatation que Chris voulait qu'on ne le retrouve pas.
Vergi kayıtları incelenip Chris'in tüm birikimini hayır kurumuna bağışladığı anlaşılınca annemle babam, babamın deyimiyle "harekete geçti."
Lorsqu'une recherche des documents fiscaux montra que Chris avait donné son argent à une œuvre de charité, maman et papa "se mobilisèrent", comme disait papa.
Annemle babamın aşık olup evlenme hikayelerinin çirkin gerçeği saklamak için uydurulmuş bir yalan olduğunu öğrenmiş.
Il avait découvert que l'histoire de nos parents sur leur mariage était un tissu de mensonges cachant une vérité affreuse.
Annemle babam, zarif bir kristal kadehin özensiz kullanıldığında kırılacağını biliyorlardı.
Mes parents comprenaient qu'il faut faire attention au cristal pour éviter qu'il se brise.
Birkaç gün önce uyandım ve ilk kez Chris'ten haber alamayanların sadece annemle babam olmaması canımı sıktı.
Depuis quelques jours, je me sentais inquiète pour la première fois du fait que moi non plus, je n'avais pas de nouvelles de Chris.
Chris'in ortadan kaybolmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmişti, annemle babamın öfke ve çaresizlikleri, suçluk duygusu yerini acıya bırakmıştı.
Près d'un an après la disparition de Chris, la colère de mes parents, leur désespoir et leur culpabilité firent place à la douleur.
Annemle babamın seviştiği saatteyiz!
Je suis chez papa et maman.
Bakın, babam öldüğü gece annemle birlikteydim.
Ecoutez, j'étais chez moi avec ma mère la nuit de sa mort.
Annemle yatmış olman seni babam yapmaz.
- Ce n'est pas parce que vous avez couché avec ma mère, que ça fait de vous mon père.
Önemli olma sebebi babam annemle beni terk etmeden önce eskiden beni çizgi romancıya götürürdü.
La raison pour laquelle c'est si important c'est... qu'avant que mon père ne nous quitte ma mère et moi... il avait l'habitude... de m'emmener dans une boutique de BD.
Babam gidince, annemle geç saatlere kadar film izleriz.
Quand mon père part, je reste tard à regarder des films avec ma mère.
Annemle babam?
Mes parents?
Babam bunların hepsini annemle en az iki kere yaptıklarını söyledi. Bazılarını da en az 100 kere.
Papa dit qu'il les a tous faits avec maman au moins deux fois, et certaines cent fois.
Daha erken getirecektim aslında ama Gil'in ailesi buradaydı. Ve annemle üvey babam da.
Je voulais te l'amener, mais les parents de Gil étaient ici avec ma mère et mon beau-père.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]