Arkadaşın traducir francés

Polisler şu anda kulübeye doğru geliyorlar, arkadaşınız yüzünden, Henry'di değil mi?

Les flics sont sur le chemin de ce chalet, parce que votre ami... Henry, c'est ça?

Aynı zaman da tanıştığım ilk iş arkadaşın.

Ça fait aussi de vous la seule collègue que j'ai rencontrée.

Bu yüzden mi oyun arkadaşın zincirlenmiş hâlde yanımda değil?

Est-ce pour cela que ton ami n'est pas enchaîné près de moi?

O ve kız arkadaşının burada kaldıklarına dair somut kanıtlarımız var.

Nous avons des raisons de penser qu'elle et sa petite amie résident dans ce foyer.

Arkadaşın Trol Avcısı.

Ton ami est le Chasseur de Trolls.

En iyi arkadaşın olduğumu okuduğumda ilişkimiz bambaşka bir seviyeye çıktı.

- J'ai lu : "Tu es mon meilleur ami", et notre amitié s'est élevée au niveau supérieur.

Ön ehliyeti yoksa test sürüşü yapamayacağını - arkadaşına söylemiştim.

Ton ami ne peut pas faire d'essai sans permis de débutant.

Arkadaşını bir daha görmek istiyorsan tiyatronun yanındaki sokakta buluşalım.

Retrouve-moi dans l'allée près du théâtre si tu veux revoir ton ami.

En iyi arkadaşın Tobias Domzalski.

Ton meilleur ami est Tobias Domzalski.

Erkek arkadaşın Jimmy Jam'le takılıyorsun.

Tu traînes avec ton petit ami, Jimmy.

Şimdi de saf arkadaşın Aargh öldü.

Et maintenant, ton ami Argh! est mort.

Şuradaki arkadaşınız mı?

C'est votre ami, lui?

Arkadaşın yüzemez.

Votre ami ne flottera pas.

Senin arkadaşın.

Votre "amie"?

Arkadaşın kim?

Qui est ton ami?

Babanla ilk kez bir arkadaşın düğününde fingirdeşmiştik.

Avec ton père, on est devenus intimes au mariage d'un ami.

Sen de Grotsky'nin arkadaşının oğlusun.

Tu es le fils d'un ami de Grotsky.

Jalapeño iyi bir oda arkadaşına benzemiyor.

Jalapeño n'a pas l'air d'être un super coloc.

Renzo, çalışma arkadaşın geldi!

Renzo, ta copine est là!

Arkadaşın iyi olacak.

Ça ira. Ton ami va s'en sortir.

Eğer benim gibiyseniz en iyi arkadaşınızın sizi almaya geleceği vakitten. 24 dakika 47 saniye önce uyanırsınız.

Si vous êtes comme moi, vous vous réveillez 24 minutes et 47 secondes avant que votre meilleure amie doit passer vous prendre.

Erkek arkadaşın lavaboma kusuyor.

Ton copain est en train de vomir dans mon évier.

Lindsay, beşinci sınıfta en iyi arkadaşın oydu.

Mais, Lindsay, c'était ta meilleure amie en cinquième.

Tekrar ediyorum arkadaşın nerede?

Je répète, où est ton ami?

Arkadaşının kalbini kırdığını unuttun sanırım?

Tu as oublié que ton ami te hait?

Arkadaşın uyandı.

Votre ami est réveillé.

Yeni iş macerasında en eski arkadaşının yanıbaşında olması onun için büyük anlam taşıyor.

Ça compte beaucoup d'avoir son vieil ami à ses côtés dans cette opportunité de business assez excitante.

Lucy ve Wyatt, bu da bizim en yakın arkadaşımız Henry Methvin.

Lucy et Wyatt, c'est un de nos meilleurs amis, Henry Methvin.

Ragnar'ın oğullarıyla arkadaş olmayı kendime vazife ediniyorum.

Je me fais un devoir de devenir amie avec les fils de Ragnar.

Denise'in şu ana kadar tanıştığım en enteresan arkadaşısın.

Ca fait de vous la collègue de Denise la plus intéressante que j'ai jamais rencontrée.

Washington'ın en parlak generali ve güvendiği arkadaşıydı.

Il était un brillant général de Washington et un de ses amis de confiance.

Genelde vurucu hamlem karşı tarafın erkek arkadaşıyla yatmak olurdu ama onu zaten yaptığımı hissediyorum.

D'habitude je couche avec le mec de cette personne, mais j'ai l'impression que c'est déjà le cas.

En iyi arkadaşımın evinde canavarlar var!

Des monstres, chez mon meilleur ami.

Bayan Nomura yakın bir arkadaşımdır.

Mme Nomura est une amie.

Son duyduğum şey adamın Vermont'ta kayak aylağı olmak için kız arkadaşıyla kaçtığı.

Il paraît qu'il est parti avec sa copine pour skier non-stop dans le Vermont.

Sen aynı zamanda benim arkadaşımsın.

Tu es aussi mon ami.

Toby, Wumpa'nın iyi bir arkadaşı oldu.

Toby être bon ami de Wumpa.

Arkadaşımın burada biraz meşgul işi vardı. Sanayi işleri.

Une amie s'est fait poser une pièce industrielle.

- Çünkü biz hiç arkadaş değildik.

Parce qu'on n'a jamais été amis.

Birkaç aşağılık arkadaşıyla mutfak masasında oturup yerel bankanın planlarını incelemesini, bankayı nasıl soyacaklarını konuşmalarını görmem gibi mi?

Genre est-ce que je l'ai vu avec ses amis débiles autour de la table à regarder les plans de la banque et à discuter de leur projet de la braquer?

Gelinin en yakın arkadaşıymış.

C'est la meilleure amie de la mariée.

Yine de söyler misin, gelinin en iyi arkadaşı nasıl oldu da buraya, Klump'ların yanına düştü?

Expliquez-nous pourquoi la meilleure amie de la mariée se retrouve ici avec les Klump.

Vay arkadaş, tam bir dangalaksın.

Bon sang, un grand connard.

Şuradaki Denny denen arkadaş sorduğun isimde birinin otelde kayıtlı olmadığını söyledi.

Denny, le gars là-bas, m'a dit que personne n'était enregistré au nom demandé.

Onunla arkadaş mısın?

C'est la tienne?

En kötü arkadaşımsın.

Tu es mon pire ami.

Endişelenme en iyi arkadaşımın bakire ölmesine izin vermem.

Ne t'inquiète pas. Je ne laisserai jamais ma meilleure amie mourir vierge.

Juliet ile arkadaş mıydınız?

T'étais amie avec Juliet?

Koca bir akbaba arkadaşımızı Gargamel'e götürdüğü için olmasın.

Ça a un rapport avec le vautour qui emmène notre amie au repère de Gargamel?

O bunu daha bilmiyor ama benim en yakın arkadaşım.

Elle ne le sait pas encore, mais c'est ma nouvelle meilleure amie.

Çok boktan nişancısın arkadaşım.

T'es vraiment nul.