Ben acıktım traducir francés
395 traducción paralela
Ben acıktım.
J'ai faim.
Anne, ben acıktım.
Maman. J'ai faim!
Ben acıktım. Sen acıkmadın mı?
Tu n'as pas faim, toi?
Ben acıktım! Taze yiyecek arayacağım. Çok uzağa gitmeyin.
on est dans une serre ici je vais chasser de la viande fraîche ne t'éloigne pas c'est pour quand?
Pekala, Ben acıktım.
J'ai faim.
Ben acıktım.
J'ai faim...
- Ben acıktım.
- J'ai faim.
- Ben acıktım ve susadım.
J'ai faim et soif.
Biliyor musun, ben acıktım.
J'ai faim, vous savez.
- Ben acıktım.
J'ai faim.
İyi, ben acıktım.
Essen, manger!
Ben acıktım! Sen hep açsın zaten.
Montons le chapiteau avant de manger.
- Ben acıktım!
- J'ai faim.
Ben acıktım.
J'ai faim, mon vieux.
- Ama, Eddie, ben acıktım.
- Mais, Eddie, j'ai faim.
- Ben acıktım.
J'ai faim
Anne, ben acıktım, ve senin iç çamaşırın masanın altında.
Maman, on a faim et tes sous-vêtements sont sous la table.
Sizi bilmem ama ben acıktım.
Je ne sais pas ce que vous en dites, mais moi, j'ai faim.
Haru, ben acıktım.
- Chérie, quand est-ce qu'on mange?
Ben acıktım...
- Quand dîne-t-on?
- Ben acıktım ya sen?
- J'ai faim. Pas toi?
Ben acıktım.
J'ai faim!
Acıktım ben, Mackie.
J'ai faim, Mackie.
Ben acıktım.
Hé, j'ai faim!
Ben de çok acıktım bunun için artık bir hatırlatıcıya ihtiyacım var.
Je devais juste être rappelé que j'avais faim également.
- Ben çıkmak üzereyken açıktı, ben de kapadım.
Il était allumé. Je l'ai éteint en partant.
- Anne, ben çok acıktım.
- Qui dort dîne.
Ben çok acıktım.
J'ai tellement faim!
Ben çok acıktım.
Je meurs de faim.
Ben de acıktım.
J'ai faim.
Ben de bıktım ve yorgunum. Kendine acıyıp duran bir kocadan.
Je suis écoeurée et fatiguée car mon mari geint sans arrêt.
- Ben de acıktım.
- Moi aussi, j'ai faim.
Ben biraz acıktım
Très bien. J'ai faim.
Acıktım! - Ben de!
- Moi aussi!
Geliyor musun? Acıktım ben.
Dépêchez-vous, j'ai faim.
Ben de istiyorum, acıktım!
Tu en demandes toujours trop.
Ben biraz acıktım. Sen?
J'ai une de ces fringales.
Dinleyin, buradan girmeme kızmazsınız ya kapı açıktı, ben de içeri girdim.
J'espère que vous ne m'en voudrez pas d'être entré par là, mais la porte était ouverte.
Kapı açıktı, fakat ben yine de anahtarı yere bıraktım, söylediğin gibi.
La porte était ouverte, mais j'ai laissé la clé par terre, comme prévu.
Çok naziksiniz, ama adamlarım açıkta yaşamaya alışıktır ve ben de öyle.
- C'est très gentil à vous, mais mes hommes et moi vivons simplement. Ah.
Ben sadece bir mesajcıyım. Umarım, bu senin için açıktır.
Je ne suis qu'un messager, c'est évident.
Ben de acıktım.
J'ai faim aussi!
Sizi bilmem ama ben çok acıktım.
Je ne sais pas mais je crève de faim.
Çünkü ben epey acıktım.
Moi oui.
Aslında, ben de çok acıktım.
Oui, cette course m'a donné faim.
Ben açıktım.
Moi, oui.
Ben bile acıktığım zaman öderim.
Moi, quand j'ai faim, je paye.
- Ben çok acıktım.
- Je meurs de faim.
Hayır, ben acıktım.
Non, j'ai faim.
Ben, acıktım...
J'ai faim.
Her gün açıktık,... bir başka hayat daha yaşamak zorunda kalmadım ben.
Nous étions ouverts tous les jours, ainsi je ne pouvais pas avoir une autre vie.
acıktım 221
ben anlarım 24
ben açım 59
ben aşık oldum 24
ben anladım 28
ben anlamadım 23
ben annen 33
ben asla 80
ben anlamam 20
ben alıyorum 23
ben anlarım 24
ben açım 59
ben aşık oldum 24
ben anladım 28
ben anlamadım 23
ben annen 33
ben asla 80
ben anlamam 20
ben alıyorum 23
ben alayım 73
ben anlıyorum 29
ben aptal değilim 98
ben aldım 62
ben alırım 306
ben amerika 34
ben aç değilim 36
ben annesiyim 25
ben ayrılıyorum 34
ben avukatım 47
ben anlıyorum 29
ben aptal değilim 98
ben aldım 62
ben alırım 306
ben amerika 34
ben aç değilim 36
ben annesiyim 25
ben ayrılıyorum 34
ben avukatım 47