Bir ipucu traducir francés
3,376 traducción paralela
Bir ipucu buldum.
J'ai trouvé une preuve.
Profil resmini basına verirsek bir ipucu bulabilir hatta kimliğini tespit edebiliriz.
Peut-être qu'un portrait-robot diffusé aux média, nous donnera une piste, voire même une identité.
Buralarda bir yerde bir ipucu olmalı.
Il doit y avoir un indice quelque part.
Ethan babasının ortaklarından birini tanıyor olabilir eğer öyleyse Bruce'un yeriyle ilgili bir ipucu bulabiliriz.
Peut-être qu'Ethan pourrait reconnaitre un des partenaires de son père et s'il peut, ça nous donnerait une idée d'où se trouve son père.
Bir ipucu vereyim.
Je te donne un indice.
Colin'in cesetinin temizlendiğine dair bir ipucu yok.
Il n'y a aucune trace de balayage sur les reste de Colin.
Tamam da elimizde ne gibi bir ipucu var ki Finch?
Bien, alors qu'avons-nous comme piste?
Nerede kaldığına dair size bir ipucu sağlayabilir.
Ça nous dira peut-être où elle habite.
Ev arkadaşı Jordan'ın Vegas'ta bir ipucu yakaladığını söyledi.
Sa colocataire a dit qu'elle avait une piste à Vegas.
Belki kasada ki şeylerden biri bize bir ipucu verebilir.
Alors peut-être qu'on y verra des trucs qui auront de l'importance pour nous.
En ufak bir ipucu bile yok.
Pas la moindre idée.
Tek ihtiyacımız olan bir ipucu.
Il nous suffit d'un seul indice.
O yüzden, bu çok cesaret verici bir ipucu ve kayda değer ilerlemedir.
Donc un signe très encourageant et un progrès remarquable.
Baba Sinaloa bir ipucu onu inşa etti.
Son père lui a construit sa propre piste à Sinaloa.
Ama tek bir ipucu bile yoktu.
Mais on a rien reçu.
Bir ipucu vereyim : Güvendiğim birisi.
Un indice : quelqu'un de confiance.
Hiçbir ara vermeden araştırmalarına rağmen polisler herhangi bir ipucu bulamadılar.
Malgré les importants efforts mis en place, les équipes de recherche n'ont encore trouvé aucune trace d'elle.
Natascha hakkında henüz bir ipucu bulunamadı.
Jusqu'à présent, Natascha est porté disparu sans laisser de trace.
Sonra polis bir ipucu bulmuş ve bunu tutuklamak için üç adam gönderilmiş.
La police l'a su et a envoyé trois hommes pour l'arrêter.
Tek bir ipucu bile yok. - Dur bir.
On sait rien du tout.
Ufacık bir ipucu da mı veremezsin?
Si nous faisions quelque allusion çà et là?
Umarım Rob'un bilgisayarında bir ipucu vardır.
J'espère que Bob a laissé un indice sur son ordinateur.
Beni ortağına götürecek bir ipucu. Yüzlerce kişiyi öldürmek isteyen biri. Ya da binlercesini.
Quelque que chose qui me mène à son partenaire... à cette personne qui prévoit de tuer des centaines, si ce n'est des milliers de personnes.
Ama bizzat mesajın kendisinin önemli bir ipucu olduğu anlaşıldı.
Le message lui-même contenait toutefois un indice clé :
" başka bir yerden geleceğine dair bir ipucu yok.
" pour nous sauver de nous-mêmes.
Bir ipucu daha ver bana.
- Donne-moi un autre indice.
Bana sadece bir ipucu lazım.
J'ai juste besoin d'un indice.
Sanırım Corso ile ilgili bir ipucu bulduk.
J'ai une piste pour Corso.
Bak, bu Corso ile ilgili bir ipucu.
Pour la piste de Corso...
Onlardan biri üzerine bir ipucu yazdım.
J'ai caché un indice dans l'une d'entre elles.
Ölen kisi her kim idiyse, onların kimlikleri konusunda bana bir ipucu vermeğe çalışıyordu.
L'homme qui est mort voulait m'indiquer leurs identités.
Bu yüzden George Sr.'a sadece Sinyor Sinyorita kalmıştı. Ama o anda duvar sorununu çözmek için bir ipucu yakaladı.
C'est comme ça que George père se retrouva avec Señor Señoritas, et il trouva une piste pour son problème de mur.
- Bir ipucu. - Geç oldu Bayan Barnes.
Juste un indice.
Sana bir ipucu veriyim.
Je te donne un indice.
- O kadınla ilgili herhangi bir ipucu var mı?
Une piste concernant cette femme?
Betty ve Veronica hakkında bir ipucu...
D'accord, un conseil à propos de Betty et Veronica...
Eğer bir ipucu yakalarsak...
Si un trouve une piste...
Bir ipucu bulduğumda takip etmek zorundayım.
Je dois suivre la piste.
Endüstriyel levha fabrikasında meydana gelen soygunla ilgili hala bir ipucu yok.
Il... Il n'y a toujours pas de pistes dans le cambriolage à l'usine de panneaux industriels, mais le propriétaire dit que rien n'a été pris.
Kendi başımıza bir ipucu bulamıyoruz.
On a aucune piste de notre côté.
Hay Allah, bu muhteşem bir ipucu, küçük G-Man.
Ça alors, c'est un... bon conseil, G-Man junior.
Bunu şiirsel bir yolla söylüyorsun belki Colin'in sosyal ağlarında ipucu bulabiliriz..
C'est une manière poétique de dire qu'on trouvera peut être un indice dans le réseau social de Collin.
Sanırım bir ipucu elde ettik.
Je pense qu'on tient notre chance.
Bir ipucu vereyim.
Indice.
Nasıl bir sohbet başlatacağınızı düşünürken ipucu için birine bakarsınız. Ve akışına bırakırsınız.
Face à quelqu'un, vous cherchez comment lancer la conversation et puis vous l'engagez.
- Sana bir ipucu vereyim.
Je vais vous donner un indice.
Polisin elinde ipucu yok ama katili yakalatacak bilgiyi verene bir milyon dolarlık ödül vaadediliyor.
La police n'a aucunes pistes, mais offrent 1 million de dollars de récompense pour des informations menant à l'arrestation du tueur.
Size bir ipucu ;
Un indice.
Giriş ücreti bir şilin ve bunun karşılığında alacağın tek şey ilk ipucu.
Un shilling pour l'entrée et le premier indice.
Çok tuhaf bir ipucu, değil mi?
Un indice très bizarre.
- Size bir - iki ipucu vereceğim.
- Deux indices.
ipucu 30
ipucu yok 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir iki 72
bir iş buldum 29
ipucu yok 18
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir iki 72
bir iş buldum 29
bir ingiliz 36
bir ihtimal 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir işe yaramaz 50
bir itirazın mı var 16
bir iyilik yapar mısın 23
bir imzanızı alabilir miyim 23
bir itirafta bulunacağım 25
bir iş 43
bir ihtimal 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir işe yaramaz 50
bir itirazın mı var 16
bir iyilik yapar mısın 23
bir imzanızı alabilir miyim 23
bir itirafta bulunacağım 25
bir iş 43