Bu iş traducir francés
24,803 traducción paralela
Bu iş benim her şeyim.
Ce travail, c'est tout ce que j'ai.
- Bu iş bizden daha önemli.
Ce travail est plus grand que nous.
Bu iş görür.
Ça devrait fonctionner.
Bu iş görür.
Ça va marcher.
Bu iş telefonum.
C'est une ligne professionnelle.
Bu iş olursa, pek çok fırsatın daha olacak zaten.
Si son plan fonctionne, il y aura d'autres occasions.
İyice saçmalaşmaya başladı bu iş.
Ça devient ridicule.
Bu iş sende, Flores.
T'assures, Flores.
Aslında, Red, bu iş bende.
En fait, Red, je vais me débrouiller.
"Bu iş sende." Ne demek bu?
"Te débrouiller". Comment ça?
- Bu iş burada bitiyor.
- Ça se finit maintenant. - Pas encore.
Sen kazanırsan bu iş biter ve kahraman olursun.
Tu gagnes : C'est fini, et tu deviens le héros.
Bu iş olsun istiyorsak uzlaşmalıyız.
On doit s'allier pour y arriver.
Bir saniye, bu iş ciddiyse Brad neden beni değil seni aradı?
Si c'était sérieux, pourquoi Brad t'appellerait toi plutôt que moi?
Richard dörtte üç ihtimalle bu iş kendi kendine tatlıya bağlanacak.
Le probabilité d'une fuite est de 3-4 %.
Bu iş aceleye gelmez.
Tu ne peux pas faire ça à la va vite.
Yani, bu iş nasıl yürüyecek?
Comment on va s'y prendre?
Bu iş için senden daha iyisini düşünemiyorum.
Je ne vois pas qui d'autre pourrait le faire mieux que toi.
Bu iş sona erdiğinde hikâyeyi nasıl istersen yazabilirsin.
Quand ce sera terminé, vous pourrez tout réécrire.
Bu iş böyledir.
C'est comme ça que ça marche.
Bu iş böyle oluyor, değil mi?
Ça marche comme ça, non?
Bu iş çok uzadı.
Ça a assez duré.
Bu iş onun kanında varmış.
Il a ce travail dans le sang.
Bu iş ondan biraz daha karmaşık.
C'est un peu plus compliqué que ça.
Biliyorsun, hayatımı bu işe verdim ben. Bu iş benim için her şey.
Tu sais, j'ai donné ma vie à ce travail.
Korkarım bu iş senin kontrolünden çıktı Jedi.
J'ai peur qu'elle soit maintenant hors de contrôle, Jedi.
Bu iş çözülene kadar onlara bakarım.
Je m'en occuperai jusqu'à ce que soit réglé.
Bu ne şimdi, batırılmış bir iş mi yoksa üstü örtülmüş bir iş mi?
C'était quoi, alors?
Sadece bir iş bu.
C'est un travail.
Bilemiyorum. Bu is icin dogru...
Je ne sais pas si je suis...
Madem bu kadar süper bir iş çıkarttın ismi lazım değille geçmişe ufak bir yolculuk yapmak ister misin?
Comme tu fais du super bon boulot, tu veux retrouver le bon vieux temps avec tu sais qui?
Malımı geri isterim tabii ama bu angarya iş.
C'est clair, je veux récupérer mon bordel. Mais c'est un boulot de sous-fifre.
Bu bir iş mi, ders mi?
C'est un boulot ou un cours?
Eğer bu becerilerde ustalaşırsanız ve buradan çıktığınızda iş bulursanız geleceğinizde bir maaş çeki olabilir.
Si vous maîtrisez ces compétences et obtenez un boulot en sortant, vous recevrez un salaire à l'avenir.
Senin yaptığın iş bu değil mi? Aramak ve cevap vermek?
C'est pas votre truc, le chant participatif?
Sence bu bir iş midir?
C'est un boulot, tu crois?
Bu canımı yakıyor ama yarın ilk iş yapacağım.
C'était dur à faire mais je lui en referais en un clin d'œil.
Ben iş bitiriciyim. Şimdi dostum bir zahmet kenara çekil de bu muhteşem kartal, şu boğanın hakkından gelsin.
Maintenant mon pote, écarte-toi et laisse cet aigle déployer ses ailes sur le dos de ce taureau.
İş bu.
Ça, c'est du boulot.
Pekâlâ, bu kadar iş yeter.
Assez papoté.
Hayır, bu gerçek bir iş olacak. - Sorumlulukların olacak.
C'est un vrai boulot, avec des responsabilités.
İş fırsatı bu. Fazlası değil.
C'est une opportunité commerciale, rien d'autre.
Bu dünyadaki en güçlü iş yapan rüşvet, oyun programındaki tam sayfa reklamdır.
La pot-de-vin le plus puissant au monde : une page gratuite dans le programme de la pièce.
Evet, bu gayet iyi iş görür.
Ça va le faire.
Hayal ettiğim son değil ama bu da iş görür.
Pas vraiment la fin que j'espérais, mais je suppose que ça ira.
Yarın sabah ilk iş. Elimden gelen bu.
- Demain matin, au mieux.
Adam ve kayıp iş meseleleri konusunda her ne olduysa, bu...
Et entre ce qui s'est passé avec Adam, j'ai aussi été absente...
Hislerimizi bir kenara koymak zor bir iş. Ama bu, bir çok insanın iyiliğine.
C'est un défi de mettre nos sentiments de côté, mais c'est dans l'intérêt général.
Bu yüzden, Aydınlık olmayı ve acı çekmenin kökünü kazımayı hedefliyoruz. Bu olmayacak bir iş.
Nous aspirons à être la lumière, et à éradiquer la souffrance du monde.
James, bu iş sende.
James, c'est pour vous.
Bu akşam harika iş çıkarttın, dostum.
T'as fait du bon boulot ce soir, mon pote.
bu iş bitti 57
bu işi seviyorum 19
bu ise 19
bu iş buraya kadar 16
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işi bitirelim 16
bu işe yaramaz 101
bu işi seviyorum 19
bu ise 19
bu iş buraya kadar 16
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işi bitirelim 16
bu işe yaramaz 101