English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Buraya kadar

Buraya kadar traducir francés

7,801 traducción paralela
Buraya kadar mı?
On y est?
Buraya kadar!
Tu es fichu!
Onu öldürmen için seni buraya kadar getirttim!
Je t'ai fait venir ici pour que tu le tues!
Tamam mı? Benden buraya kadar.
J'en ai marre.
Buraya kadar.
C'est fini.
Plankton, buraya kadar.
Bon, Plankton, on y est.
Kokusu ta buraya kadar geldi!
Je le sens d'ici!
Sırf buraya kadar geldim diye...
Même si je me déplace jusqu'ici...
Buraya kadar sırf bunu bana söylemeye mi geldin? Babamın öldüğünü?
Et vous avez fait tout ce chemin pour me dire que mon père est mort?
Akıllı Kan'ı kullanarak Bond'u buraya kadar takip ettim. Kuzey Afrika.
En utilisant le sang intelligent, j'ai pu tracer Bond jusqu'en Afrique du Nord.
- Buraya kadar zahmet etmeni istemedim.
Je ne voulais pas te faire déplacer...
Ama buraya kadar konuşmanı dinlemeye geldim.
Je suis venu écouter ton discours.
Çabalarına saygı duyuyorum James ama buraya kadar.
Je te respecte pour avoir essayé, mais ça suffit, James.
Buraya kadar artık! Çok ileri gittin!
C'est fini, t'es allé trop loin.
Buraya kadar.
Bon, c'est bon.
- Evet, sal gitsin. Buraya kadar demek?
Ouais, laisse tomber.
Bir kaç yıl öncesinden sel izleri. Su buraya kadar gelmiş.
Pendant la grande crue, il y a quelques années, l'eau est montée jusque-là.
Buraya kadar.
Viens voir.
Buraya kadar yürüyüp geldim kan gölünün içinde meşakkatli, daha ileri gitsem de durup geri dönsem de.
J'ai tellement marché dans le sang, que si je ne traverse pas le gué, J'aurai autant de peine à retourner qu'à avancer.
Kimse buraya kadar gelememişti.
Personne n'est jamais aller aussi loin.
Buraya kadar geldiğin için teşekkürler Oak.
Merci d'être venu, Oak.
Pekala, buraya kadar.
Bon. Ça suffit.
Neden ödülünü buraya kadar getirdin?
Pourquoi l'as-tu apporté ici?
Biliyor musun bütün gün bunu düşündüm. ve buraya kadar yürüdüm ve düşünüyordum da belki..
J'ai réfléchi à tout ça en marchant jusqu'ici et je me disais que peut-être...
Buraya kadar yol tepmişsiniz, sizi ağırlamak isterim.
Je vous offre malmastai. Vous avez fait un long chemin.
Bugün buraya kadar gelmene sebep olan şey nedir?
Qu'est-ce qui vous venez ici maintenant?
Buraya kadar gelebilmiş olman bile başlı başına mucize.
Jusqu'à présent ça tient du miracle.
Seni buraya kadar takip edebilir yani.
Donc il aurait pu te suivre ici.
- Buraya kadar değil.
- Elle n ´ arrivera pas jusqu ´ ici.
Buraya kadar tamam mıyız?
Tout le monde me suit jusqu'ici?
Buraya kadar.
Rien. C'est fini.
Buraya kadar!
Game over!
Korkunun kokusu buraya kadar geliyor bbe.
Tu sais quoi? Je peux sentir ta peur,
O olmasa buraya kadar gelemezdik, değil mi?
Oui mais... Jamais on n'en serait arriver là sans elle, non?
Buraya kadar gelebileceğinizi hiç sanmamıştım.
Je ne pensais pas que vous arriveriez si loin.
Buraya kadar gelmeni beklemiyordum.
Je ne m'attendais pas à ce que vous veniez jusqu'ici.
Ama buraya kadar geldik.
Mais nous venons de si loin.
Buraya geri gelmemiz o kadar ironik ki.
Il est ironique. Nous sommes de retour là.
Dumanı görmüş olsalar bile ki göreceklerini sanmıyorum onlar buraya gelene kadar duman kaybolacak.
Même s'ils voient la fumée, et j'en doute, le temps qu'ils arrivent ici, il n'y aura plus rien.
Buraya geri dönmeyecek kadar çok.
Assez pour ne plus jamais revenir.
Senin sevdiğin insanları buraya getirmek ve organize etmek ne kadar uzun ürdü hiçbir fikrin yok.
T'as aucune idée du temps que ça m'a pris pour organiser ça avec tous les gens qui comptent pour toi, et pour les faire venir ici.
Adli tabibe göre, MaryJane ve Maddison ölene kadar dövülüp boğulduktan sonra ağırlıklarla birlikte iki tane bavulun içerisine koyulup buraya bırakmışlar.
D'après le légiste, MaryJane et Madison ont été battues et étranglées à mort, puis mises dans deux valises lestées et jetées ici.
O buraya ulaşana kadar birkaç dakikamız var.
On a quelques minutes avant qu'il soit sur nous.
Buraya giremezsin, özellikle bu kadar erken saatte.
Vous ne pouvais pas rentrer, surtout à cette heure-ci.
Eğer işe yaradıysa, yarın biz buraya gelene kadar burada olmaması gerek.
Si ça a marché, elle sera là demain, quand on l'amènera.
Buraya kadar.
Alors, c'est réglé.
Buraya gelip teslim olacak kadar da aptal olduğunu düşünmüyordum.
Je ne pensais pas que tu étais assez stupide pour venir ici et te livrer à Jeanine.
- Buraya gelmen ne kadar sürer?
- Tu arrives dans combien de temps?
Medeniyet buraya uğrayana kadar.
Jusqu'à ce que la civilisation arrive.
- Sonsuza kadar buraya yaslanabilirim.
Je pourrais rester ici éternellement. Oui.
Buraya sağ salim dönene kadar operasyon tamamlanmadı sayılır.
L'opération n'est pas finie tant qu'on n'est pas de retour ici.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]