English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Burayı

Burayı traducir francés

15,076 traducción paralela
Burayı tescil adresi olarak tutuyoruz, böylece tüm soruşturmalar buraya gelir.
Nous avons gardé la même adresse, donc toute question arrive ici.
O yüzden burayı hızla terk etmeye hazır olmalıyız.
Donc, nous sommes arrivés à obtenir des prêts à vider rapide!
Eğer o makale ile ilgiliyse, Bay Solano'nun desteği olmadan - burayı ayakta tutamazdık.
Si cela concerne l'article, vous devriez savoir que nous ne serions pas ouverts, sans les donations de M. Solano.
Yeni Yıl'ın bugününde burayı Dördüncü Hazine Salonu yapıyorum.
En ce jour du Nouvel An, je décrète ce lieu comme étant la Salle du Quatrième Trésor.
Burayı onun için inşa ettim.
C'est pour ça que j'ai construit ce hangar.
Burayı kontrol ediyorlar.
Ils font des contrôles.
Burayı satarsan bütün Soso'yu satın alabiliriz.
- Soso? Si tu vendais cet endroit, on pourrait acheter tout Soso.
Hem burayı yakıp kül etmeyeceğine güvenemem.
J'ai pas confiance. Vous pourriez remettre le feu.
Burayı düzenlemeye yardım etmek için beni işe alıncaya dek hiç dikkat etmemiştim.
Je faisais pas attention jusqu'à ce qu'il m'engage pour bâtir cet abri.
Hem yıllar boyunca Howard'ın burayı parça parça inşa edişini izledim.
J'ai vu Howard contruire ce bunker, petit à petit.
Burayı bilen sadece Emmett değildi.
Emmett était pas le seul à connaître cet abri.
Ancak defalarca tuhaf sesler duyduktan sonra burayı kapattı.
Mais, comme il y avait des bruits étranges dans la maison, on verrouilla la porte.
Burayı kendi atölyesi sanıyor.
Oh, il pense que c'est son studio d'art.
Bu Alice, yeni stajyerimiz. Ona burayı bir tanıtabilir misin?
Alice, la nouvelle assistante juridique.
Efendim, gelecekte burayı bizzat ben yöneteceğim.
- Monsieur, à l'avenir, je m'en occuperai personnellement.
Gelecekte burayı bizzat ben yöneteceğim.
- À l'avenir, je m'en occuperai personnellement.
Burayı sevdiniz mi, Bay Bingley?
L'Hertfordshire vous plaît, monsieur Bingley?
Burayı çok sevdim, John.
Je me plais ici, John.
Asla ama asla özür dileme madem burayı başımıza yıktın, biz de it gibi çalışıp baştan yaparız şimdi masana otur da biraz para kazan, anladın mı?
Tu ne dois jamais t'excuser. Jamais. Tu brûles la putain de baraque, tu te retrousses les manches et tu construis une autre.
Temizlemen... Burayı temizlemen gerek, dostum.
Ca a vraiment besoin d'un nettoyage, dedans.
Burayı da imzala.
Et signez ici.
- Ve Paolo'ya bana bir Zima getirip burayı temizlemesini söyle.
- Et dis à Paolo d'apporter une autre Zima et de nettoyer ce bazar.
Burası "Doğu Salonu". Çoğu Amerikalı 60 yıldır burayı böyle bilir.
Voici la salle Est telle que les Américains la connaissent depuis 60 ans.
Burayı seviyorum.
J'aime bien être ici.
Carol burayı yakıp yıktı.
- Compris? - Carol a démoli cet endroit.
Aynen. Clay burayı ben hamile kalınca yaptırdı.
Clay et moi avons fait ça quand j'étais enceinte.
- Burayı kapatıyorum.
- J'arrête tout.
Tam da burayı sevmeye başlamıştım ama sonra beni sikip atıyorlar!
Je commençais à aimer cet endroit, puis je me fais baiser. Je me fais baiser!
Eğer herkes kovulduysa o zaman burayı yakıp kül edelim!
Si tout le monde est congédié, mettons le feu à cet endroit, bébé!
İşaret burayı gösteriyor. Red Square Kulübü.
C'est indiqué sur le G.P.S. Le club Red Square.
Burayı mı kastediyorsun, Los Angeles'ı mi?
Tu veux dire ici? Ou à Los Angeles?
Burayı hiç yağmur yağınca gördün mü?
Tu as déjà vu cet endroit sous la pluie?
Herkes burayı dinlesin amına koyayım!
Tout le monde, écoutez!
- Burayı hapis yaptılar.
- Ils ont mis une prison, ici.
Burayı hiç kirletmeyelim.
On risque de salir un peu le club.
Ben burayı toplayayım bu sırada Keensy de sana arkadaşlık etsin.
Je finis de ranger ici tandis que Keensy te tiendra compagnie.
- Evet. Aslına bakarsan burayı bu kadar harika yapan şey bu ortalama panik ve karmaşa hâli.
Oui, c'est le niveau moyen de panique et de pagaille qui fait notre génie.
Ne yapabileceğini biliyorsun, burayı komple yakabilirsin böylece bu boktan nostalji gecesini yapmak zorunda kalmam.
Non mais fous le feu à ce trou, et on s'évitera cette soirée à la con.
- Burayı yaksan umrumda değil.
- Pars en fumée, je m'en fous.
Etrafa bakınacaktık. Burayı kiralamadık. Vay be!
On fouine, on n'a pas loué le bateau.
Yani yıllardır kimse burayı kullanmamış.
Y a personne. Depuis des années.
Ayaklanma iki ay öncesine kadar burayı yöneten askeri diktatörlüğün kalıntılarından kaynaklanıyor.
L'insurrection est un vestige de la dictature militaire qui régnait ici il y a encore deux mois.
- Hayır. Burayı bulmak için Moldovalı arkadaşlarımızdan telsiz mesajı aldık.
On a trouvé cet endroit par radio, grâce à des alliés moldaves.
Ama burayı ilk aldığımda harap haldeydi.
Mais c'était un trou à rats quand je l'ai achetée.
Burayı alınca belki Okinawa'yı da alırız.
On s'en empare. Et peut-être qu'on aura Okinawa.
Burayı biz tutacağız.
On reste à cet endroit.
Burayı nasıl koruyor peki?
Comment il protège l'entrée?
Burayı... Birincisi evet... ikincisi hayır.
La première, c'est "oui", la deuxième, "non".
Burayı çok sevdim!
Je trouve ça super ici.
- Sen burayı bitirebilirsin.
- Finis la salle.
Burayı özlemişim.
- Juste ciel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]