Değil mi evlat traducir francés
286 traducción paralela
- Çok alışılmadık bir durum değil mi evlat?
C'est bien singulier.
Artık konumumuzu öğrendik, değil mi evlat?
- On sait où on en est, n'est-ce pas?
Unutma, şampiyonlar on gün izin alıyor, değil mi evlat?
Et après les championnats, on a dix jours de permission!
Hayatının pek tadı kalmadı, değil mi evlat?
Ta vie n'est pas toute rose, n'est-ce pas?
Herkes kendini arasıra kaybedebilir, öyle değil mi evlat?
Ca arrive à tout le monde, de dérailler, n'est-ce pas?
Sert olduğunu sanıyorsun, değil mi evlat?
Tu crois que tu es un vrai dur, hein, fils?
Yine yalan söylemiyorsun, öyle değil mi evlat?
Tu ne me mens pas encore une fois?
Dolu taşıyorsun, öyle değil mi evlat?
Vous avez amené l'artillerie, mon garçon.
Yalan söylediler... değil mi evlat?
Lls mentaient... N'est-ce pas, mon fils?
Hayat çok çetin değil mi evlat?
La vie est dure, hein, mon garçon?
Ona müsaade etmezsin değil mi evlat?
On ne le laissera pas faire, hein, mon gars!
Bu iş nasıl yapılır biliyoruz, değil mi evlat?
On sait faire ça, hein mon gars.
Tahmininden çok daha genç, değil mi evlat?
Il est plus jeune que tu croyais!
Babanı seviyorsun, değil mi evlat?
- Tu aimes ton père, mon garçon?
Jed, sen çok hızlı koşarsın, değil mi evlat?
Jed, tu cours vite, pas vrai?
Ama biz de seni avladık, değil mi evlat?
On t'a surpris aussi, hein?
- Bana güveniyorsun, değil mi evlat?
- Tu as confiance?
Hayvancağız acıyı hissetmeyecek bile, değil mi evlat?
Le coquin n'y verra que du feu, hein, l'ami?
- Bu senin kamyonun, değil mi evlat? - Evet.
- Il est à vous ce semi-remorque?
Büyümek çok zor, değil mi evlat?
Devenir un homme, c'est dur.
Sanırım düşünmedin, evin işleriyle ilgilenmekle ve kız kardeşine göz kulak olmakla çok meşgulsün, değil mi evlat?
Je suppose que non, tu es trop occupé à prendre soin de la maison... et prendre soin de ta soeur, pas vrai fils?
Sen onun ne olduğunu biliyorsun, değil mi evlat?
Tu sais ce que c'est, n'est-ce pas, petit?
Senin için biraz olağan dışı değil mi, evlat?
Ce n'est pas trop?
- Otur evlat. Her taraftan kuşatmışsın beni, öyle değil mi?
Vous m'avez cerné, là, hein?
Welcome çok daha dostça, öyle değil mi, evlat?
"Bienvenue" est plus amical.
Silahın boş olduğunu biliyordun, değil mi, evlat?
Vous aviez compris au poids...
Büyük buluşmaya katıl evlat, bu beyleri tanıyorsun, değil mi?
C'est ce que j'ai fait. Venez donc!
Harika bir şarkı, değil mi, evlat?
C'est bon d'entendre ça, hein?
Kabalık etmek istediğini sanmıyorum. Öyle değil mi, evlat?
Il n'a pas l'intention d'être arrogant, hein, mon garçon?
Öyle değil mi, evlat?
Hein, mon garçon?
- Lanet okumama aldırmıyorsun değil mi, evlat?
- Ça t'ennuie que je jure, fiston?
Gürültüden ölen kimse yoktur evlat, değil mi?
Mais le bruit n'a jamais tué personne, hein?
Hala bir bacağım var, değil mi, evlat?
J'ai encore une jambe, non?
Mantıklı değil mi, evlat?
Normal, non?
Dün gece kaçmalarına yardım ettin, değil mi? - Sakin ol, evlat.
Tu les as aidés à fuir?
Doğru değil mi, evlat?
Pas vrai?
- Hayırlı evlat, öyle değil mi?
- C'est un bon garçon, hein?
Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi, evlat?
- Vous voyez ce que je veux dire?
Değil mi evlat?
Tu le feras, fils?
Onlara göstereceğiz değil mi evlat?
On va leur montrer.
Ama hala aralarında bir iletişim bozukluğu vardı, birbirlerini tekrar ebeveyn ve evlat olarak bulmalıydılar. Mantığın hakkında ne hissettiğimi biliyor musun? - Duygusal, değil mi?
Quand on a été assez grands pour voyager tout seuls, on s'est retrouvés à San Francisco.
Pekâla evlat, annenin burada olmaması iyi değil mi?
Heureusement que ta maman n'est pas là, petit.
Bu biraz şişkince evlat, öyle değil mi?
Y a de quoi faire, là-dedans.
Değil mi, evlat? Beni dinledin.
- C'est vrai, mon garçon?
- Öyle değil mi, evlat?
- N'est-ce pas?
Sorun olmaz, değil mi, evlat?
Si ça ne t'ennuie pas?
Hapiste fazla zaman geçirmedin, değil mi, evlat?
T'as pas du passer beaucoup de temps au trou, toi.
Görüyorsun, evlat Joe gelecek iki ayı ödedi gelecekle ilgili ne karar verirsek verelim Joe'ya çık diyemeyiz, değil mi?
Vois-tu, fils... Joe a déjà payé le loyer du mois prochain. Donc... quoi qu'on décide à l'avenir, on peut pas dire à Joe... de s'en aller, pas vrai?
Evlat, bu kutu çok güzel paketlenmiş, değil mi?
Dis-moi, fiston, cette boite est bien jolie.
Bir daha asla olmayacak. Değil mi, evlat?
Que cela n'arrivera plus jamais, on est d'accord, fils?
Evlat, bu gece işsiz güçsüz takımının sürüsüne bereket, değil mi?
Il y a beaucoup d'épaves et de paumés ce soir.
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25