English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ D ] / Değil mi sam

Değil mi sam traducir francés

291 traducción paralela
Bunu sen de hatırlıyorsun, değil mi Sam?
Tu te souviens de ça aussi, n'est-ce pas, Sam?
- Bana inanıyorsun, değil mi Sam?
- Tu me crois, n'est-ce pas, Sam?
Ama Sam onu iyileştirdi. Öyle değil mi Sam?
Mais Sam l'a soigné, n'est-ce pas?
Zevkin biraz değişmiş, değil mi Sam?
Tes goûts ont bien changé, Sam!
Şu haline bak Sen hep kafasızın biriydin, değil mi Sam?
Tu as toujours été un niquedouille, disais-tu.
- Yaklaştın Koç. - Acele etmemem gerekirdi değil mi Sam? Ben.
Presque...
Bana ihtiyacın yok değil mi Sam?
Sam, je peux partir?
Sam bunu asla yapmaz, değil mi Sam?
Sam ne ferait jamais ça, n'est-ce pas?
Bay çürük diş kendine dikkat etsen iyi olur, değil mi Sam?
Mme la Carie n'a qu'à bien se tenir! Pas vrai, Sam?
- Hoş, genç biri, değil mi Sam?
- Plutôt charmante, n'est-ce pas?
Bir kıvılcım var, değil mi Sam?
Il y a toujours une flamme entre nous.
Buraya geldiklerinden eminiz, değil mi Sam?
On les attire vraiment, Sam!
Farklı odalarımız olması sorun teşkil etmez, değil mi?
ça ne t'embête pas qu'on couche dans des chambres séparées, Sam?
- Likör içiyorsun değil mi, Sam?
- Vous buvez, Sam?
- Neler hissettiğimi biliyorsun, değil mi Sam? - Tabii ki.
- Tu me comprends?
- Sam bir yere gitmiyor, değil mi?
- Sam ne part pas, n'est-ce pas?
Sam, bana inanıyorsun, değil mi?
Tu me crois, Sam, n'est-ce pas?
Bunu biliyordun öyle değil mi Sam?
Tu le savais.
Sam'in kanun kaçaklarına rağmen seni yalnız bırakması tuhaf değil mi?
Inusité, non? Que le vieux Sam te laisse seul avec ces bandits en cavale?
Sam, sen Jubal Troop'un arkadaşısın, değil mi?
Sam, tu es un ami de Jubal Troop, non?
Biraz kilo vermişsin, değil mi Sam?
Tu as maigri, Sam.
Sam, dostuz değil mi?
Vous êtes mon pote, hein?
Köpeğin var, değil mi, Sam?
Tu as un chien, n'est-ce pas Sam?
Onu bulacağımızı düşünmüyorsun, değil mi, Sam.
Tu ne crois pas qu'on va le trouver, n'est-ce pas, Sam?
Herşeyden daha kötüsü yaralanmak görünüyor, değil mi, Sam.
C'est ce qui fait le plus mal, Sam, non?
O kadını Sam öldürmedi, değil mi Mike?
Sam n'a pas tué cette femme?
Uyumuyordun, değil mi?
Entrez. Vous ne dormiez pas. Sam!
- Şişko Sam'ın yerini deneyeceğiz, değil mi?
- On réessayera chez Gros Sam.
Onların da haberi var, değil mi?
Ils savent, hein, sam?
Çalışanlarının yaptıklarından yasal olarak sorumlusun. - Bunu biliyorsun, değil mi?
Ecoutez, Sam : vous savez que vous êtes responsable des faits et gestes de vos employés?
Sam, gerçekten bunu düşünmüyorsun, değil mi?
Sam, tu n'y penses pas sérieusement, pas vrai?
Ama Sam bu işlerden elini eteğini çekmiş olanlar arasında düşündüğün ilk kişiydi değil mi? Hayır.
Mais Sam est le premier ex-sportif auquel tu aies pensé.
- Yani Gino, Sam'in çocuğu değil mi?
Gino n'est pas le fils de Sam?
- Sam ile değil mi?
- Il n'est pas avec Sam?
Sen, eskiden Sox'ta atıcı olan Sam Malone'sun, değil mi?
Alors, vous êtes le Sam Malone qui lançait pour les Sox?
Şehre yeni taşındı. Harika değil mi, Sam?
Elle s'est installée ici.
Buster Crabbe'in televizyon taktığı kemer değil mi, Sam?
Ce n'est pas celle que porte Flash Gordon à la télé?
Bahis kaybettin, değil mi Sam?
Tu as perdu un pari, Sam?
Gün içerisinde hoş bir mola oluyor, değil mi Sam?
Ça fait du bien, une petite pause de temps en temps.
Biraz kötü birine benziyor, değil mi? Kaba biri o, Sam.
C'est vrai qu'il a l'air méchant.
- Dorothy'den hoşlanıyorsun, değil mi? - Evet Sam.
- Dorothy est celle que tu aimes?
- Şanslıymışım, değil mi, Sam?
- Quelle veine, hein?
Sam, senin için bir mahsuru yok, değil mi?
Sam, c'est bon, n'est-ce pas?
Sam, acı çekiyorsun, değil mi? Kabul et.
Sam, tu es blessé, avoue-le.
Çok müteşekkiriz Sam, değil mi Diane?
Nous te sommes très reconnaissants.
- Ne güzel, değil mi? - Sam, beğendim.
- N'est-elle pas chouette?
Sam, Diane'e fazla güvenmiyorsun, değil mi?
- Tu ne lui fais pas trop confiance?
Sam'in dışarı attığı tuhaf adamın, değil mi?
C'est ce peintre cinglé que Sam a viré?
- Güzel değil mi Sam?
- N'est-ce pas, Sam?
Sammy, ne yaptığını görüyorsun, değil mi?
Sam, tu saisis ce qu'il fait, non?
Diane, Sam'le sırrımızı paylaştın, değil mi?
Diane, tu as partagé notre secret avec Sam, n'est-ce pas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]