Doğruymuş traducir francés
861 traducción paralela
Dediğin doğruymuş.
Tu as raison.
- O zaman doğruymuş?
- Et alors? - Alors?
İnsanın şartlara kolay ayak uydurabilen bir varlık olduğu ne kadar da doğruymuş!
Tant il est vrai que l'homme est un animal facilement adaptable.
O zaman doğruymuş, o bir efsane değil.
Alors, ce n'était pas une légende.
Doğruymuş. Broadway'in en çok konuşulan şahsı olmuş.
C'est vrai, il triomphe à Broadway!
Onları gördüm. Doğruymuş.
Je les ai vus!
Doğruymuş, Clantonlar O.K. Corral'da bekliyor. Bir barikat kurmuşlar.
Les Clantons sont bien à OK Corral.
- Doğruymuş demek.
C'est donc vrai?
Önsezilerin doğruymuş.
Tu avais vu juste.
- Doğruymuş.
C'était donc vrai.
Hakkında duyduğum hikayeler doğruymuş.
Alors tout ce qu'on raconte sur toi est vrai.
Söylentiler doğruymuş. Shibata'nın askerleri olmalı!
Ça doit être l'armée de Shibata!
Demek söylenenler doğruymuş!
Alors, c'est bien vrai.?
- Demek doğruymuş.
J'oubliais!
Barbar olduğunuz doğruymuş.
Vous êtes bien un barbare!
Kocakarı masalı doğruymuş.
C'est vrai, cette légende!
Demek doğruymuş?
C'est vrai?
Söylentiler doğruymuş.
C'est donc vrai...
Evet. Evet. Doğruymuş.
Oui, c'est vrai.
Vaat doğruymuş.
La promesse s'est réalisée.
Dedikleri doğruymuş. Hiç komedyen kalmamış.
Mais vous n'êtes plus drôles!
Doğruymuş.
C'est vrai.
Demek doğruymuş, karıya gidiyormuşsun.
C'est vrai que tu cours les filles? .
Doğruymuş. Okuduğum herşey. Tüm o hikayeler, hepsi doğruymuş.
Tout ce que j'ai lu est vrai, tout.
M'nin senin için söyledikleri doğruymuş.
M n'exagère pas en parlant de vous.
Demek hükümetin onları serbest bıraktığı doğruymuş.
Alors c'est vrai, le gouvernement les a vraiment libérés.
Doğruymuş o zaman.
- Alors, c'est vrai?
Hakkında duyduklarım doğruymuş.
Comme je l'ai entendu dire.
Hindu'ların düşüncesi doğruymuş.
Les Hindous ont tout compris.
Ve doğruymuş...
Alors c'est vrai...
Değerlendirmelerin doğruymuş.
Vos évaluations étaient justes.
Sadece anlamamış gibi yapıyorsun. Doğruymuş.
Le corps est puni pour l'âme.
3. Bölgeden gelen bilgi doğruymuş.
Le renseignement de la zone 3 était exact,
Karın hakkında söylediğin her şey doğruymuş.
Tu n'exagérais pas en parlant de ta femme.
Demek ki doğruymuş.
- Alors c'est vrai?
Hepsi doğruymuş. Bu evden operasyon yürütüyorlarmış.
C'est pour cela que...
Efsaneler doğruymuş, Kaptan.
Les légendes étaient vraies.
Demek ki doğruymuş.
Bon, c'était vrai.
Verdiği adres doğruymuş!
Ca y est! Il nous faut une adresse exacte!
Doğruymuş demek. Hükümet silah kullanmış.
- Ils ont utilisé les armes.
Gerçekten de doğruymuş rahibe.
Chut ma sœur!
Doğruymuş, kağıttanlar.
C'est vraiment du papier!
- Doğruymuş.
- D'accord.
Galiba senin yolun doğruymuş, Cotton.
Vous avez sûrement raison. Trouver une jolie ville tranquille, qui paie davantage d'impôts locaux. Vivre en paix.
Doğruymuş!
C'est vrai!
- Teşhisim doğruymuş.
- Mon diagnostic était bon :
Dogruymus.
C'était vrai.
Doğruymuş.
C'est bien vrai.
Bir kadinin varliginin dogayi güzellestirdigi dogruymus.
Il est vrai que la nature embellit en présence d'une femme.
Peki, tamam. Doğruymuş!
D'accord.
Dedikleri şeyler doğruymuş!
C'est vrai ce qu'on dit!
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğru söylüyor 187
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğru söylüyor 187