Dışarıda traducir francés
24,636 traducción paralela
Sürekli dışarıda.
Elle boit à toute heure.
Eğer bana ihtiyacın olursa dışarıda olacağım.
Je serai à l'extérieur, si vous avez besoin de moi.
Dışarıda bekliyordu.
Il était dehors.
Dışarıda nerede?
Où ça dehors?
Geceyi dışarıda geçirmenin sana iyi geleceğini düşündüm.
J'ai pensé que tu pourrais avoir une nuit de repos.
- Dışarıda birisi var.
- Il y a quelqu'un dehors!
Yemek festivali, dışarıda, çöp kutularının yanında yemek yemenin kodudur.
Tu sais, "festival alimentaire" ça veut dire manger dehors à côté des poubelles.
Dışarıda büyük kargaşa var.
C'est le chaos.
İkinizle dışarıda konuşabilir miyiz?
Puis-je vous parler dehors?
- Sadece dışarıda.
- Sur le terrain.
Hepsi bir dedikodudan ibaret ancak Leydi Ambrosia bir efsane değil dışarıda istenmeyen çocukları alıp, ebedi gençlik sözü verip yetiştiren gerçek bir kadın var.
Mais Lady Ambrosia ne serait pas un mythe. Une femme recueillerait des enfants non désirés à qui elle promettrait la jeunesse éternelle.
Radyonu eline alıp artık yetkili her kimse dışarıda olduğumu söyle ona.
J'ai besoin que tu prennes ta radio Et dis au responsable que je suis dehors
Dışarıda da bekleyin.
Restez dehors.
Şimdi o dışarıda ve beni arıyor.
On le connaît et on me cherche.
Dışarıda biri var.
Il y a quelqu'un ici.
Bayan Blaine, dışarıda çıkıp biraz bekler misiniz?
Mme Blaine, voudriez-vous sortir et prendre...
Sen git ve dışarıda bekle.
- Non, sors de l'immeuble.
Herkese söyle, dışarıda beklesinler.
Tout le monde dans la rue!
Eğer rahat hissetmiyorsan birinin dışarıda suç mahaline göz kulak olması gerek.
Si vous êtes mal à l'aise, quelqu'un doit surveiller la scène du crime.
Dışarıda?
Dehors?
Dışarıda ölü bir memur var.
Il y a un gardien mort, là-dehors.
Ama bunu yapanlar hala dışarıda.
Mais les gens qui nous ont fait ça sont toujours là dehors.
Şafak sökmek üzere, dışarıda bu şekilde kalamam.
Il fait presque jour, je ne peux pas être vue comme ça.
Dışarıda manyakça şeyler dönüyor, değil mi?
C'est la folie en ce moment, hein?
O yüzden dışarıda kahvaltı ettik.
C'est pour ça qu'on a mangé dehors.
- Boo hemen dışarıda.
- Boo est à côté.
Bakın... Kendimi yüceltmek istemiyorum ama biliyorsunuz, dışarıda ve mevzubahis olay için burada ünlülerin fotoğraflarını çekmek isteyen birileri var. Benim gibi az ünlülerin bile.
Sans vouloir paraître imbue de ma personne, il y a des gens là-dehors et ici, dans le cas présent, qui aiment prendre des photos de célébrités, même des petites célébrités comme moi.
Dışarıda olup bitene müdahil olamam.
Je n'y suis pour rien.
Dışarıda iyi olacak mısın?
Tu vas t'en sortir dehors?
Dışarıda kaç adam var?
Il y a combien de gardes?
-... ve şimdi dışarıda bir başına.
- et là elle est dehors toute seule.
Dışarıda oynayın, dışarıda oynayın.
Allez jouer dehors.
Aman Tanrım, dışarıda.
Mon Dieu, elle est dehors.
Hemen dışarıda Patterson'ın yanında olacağım.
Je serai juste dehors et Patterson aussi.
Eğer Nina'nın dışarıda gizli bir erkek arkadaşı varsa,
Si Nina a un petit-ami secret
- Dışarıda olacağım.
- Je serai juste devant. - Merci.
Dışarıda beklerim.
J'attendrai dehors.
Ama o silahlar dışarıda olacaklara karşı bizi koruyabilir.
Mais elles peuvent nous protéger d'autres dangers.
Şimdi yapmanız gereken şey o uzun duvarlarınızı aşmak ve dışarıda daha çok çabalayıp benim için kazanmak olacak.
Maintenant, vous avez plus qu'à franchir votre grande muraille, là, et à faire plus d'efforts. Gagnez ma croûte.
Dışarıda geçirdiğimiz süre boyunca başarabildiklerimiz bunlar.
Voilà le résultat de notre expédition.
Dışarıda hiçbir şey kalmamış.
Il reste plus une miette par ici.
Ya da çağıracaksın. Ben de kabul edeceğim ve dışarı çıkacağız. Ben sürekli konuşacağım.
Ou alors tu m'appelleras et je céderais et je viendrais et je parlerais trop et toi pas du tout.
İkimizin de içindekini biliyorum ve dışarıya çıkmak için nasıl sabırsızlandığını da.
Je sais ce qu'il y a à l'intérieur de nous, et je sais à quel point cela veut sortir.
Onu dışarı çıkarmanın tek yolu seni ele vermem ya da bu davayı tamamen düşürmemiz, bu yüzden var mısın yok musun?
Le seul moyen de le faire sortir est de te trahir ou de faire classer toute cette affaire, alors tu es à bord pour ça ou non?
Çünkü onu dışarı çıkarabilirdin ama onu en başta o çukura sokan da sensin.
Vous l'avez peut-être fait sortir, mais vous êtes aussi celui qui l'a envoyé en enfer en premier lieu.
- Dışarıda kimse yok.
Il n'y avait personne devant.
- Dışarıda bekle.
Attends dehors.
Dışarıda adamların var mı?
- Une équipe?
- Dışarıda bekle.
Attendez ici.
Batı yakası satış müdürü olduğumu öğrendiğim gün Shelby'nin hamile olduğunu da öğrenmiştik. İki olayı da kutlamak için dışarı çıkmaya karar verdik.
On a découvert que Shelby était enceinte le jour où j'ai été promu manager des ventes de la côte Ouest, donc on a décidé de sortir fêter ça.
Dur, hâlâ dışarıda malları yüklüyorlar.
- Ils chargent encore.
dışarıdayım 29
dışarıdaydım 29
dışarıdalar 31
dışarıda bekleyin 38
dışarıda mı 50
dışarıda biri var 27
dışarıda bekliyor 19
dışarıda bekle 58
dışarıda bekleyeceğim 18
dışarıda neler oluyor 20
dışarıdaydım 29
dışarıdalar 31
dışarıda bekleyin 38
dışarıda mı 50
dışarıda biri var 27
dışarıda bekliyor 19
dışarıda bekle 58
dışarıda bekleyeceğim 18
dışarıda neler oluyor 20
dışarıda görüşürüz 20
dışarı 1436
dışarda 41
dışarıya 59
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkma 37
dışarı 1436
dışarda 41
dışarıya 59
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkma 37