Farkında değildim traducir francés
547 traducción paralela
Söylediklerimin farkında değildim. Kusura bakmazsınız umarım.
Je ne faisais pas attention â ce que je disais Pardonnez moi
O kadar altüst olmuştum ki, ne yaptığımın bile farkında değildim.
J'étais si bouleversée que je n'étais plus maîtresse de moi-même.
Dinleyin, millet gelmeden önce içkiyi fazla kaçırmışım ve ne söylediğimin farkında değildim.
Ecoutez, j'ai bu un coup de trop, j'ai un peu divagué.
Özür dilerim. Sizi rahatsız ettiğimin farkında değildim.
Désolé, je ne pouvais savoir.
Dışladığımın farkında değildim.
Je ne m'en étais pas rendu compte.
Amacımın farkında değildim!
Je n'ai pas réalisé mon intention!
Çalarken ne olduğunun farkında değildim.
Je ne savais pas que je sifflais.
Tehlikenin hiç farkında değildim.
J'avais perdu tout sens du danger.
Bayan Dalgado, Söyle Albay Coroki... Neden Filipin halkını kazanmakta başarısız olduk. Bunun farkında değildim...
Mlle Dalgado, dites au Colonel Coroki pourquoi nous n'avons pas conquis le peuple philippin.
- Bunun farkında değildim. - Ben farkındaydım.
- Je ne m'en suis pas rendu compte.
Bunun farkında değildim.
M'en étais pas aperçue...
Ondan ne kadar nefret ettiğim dışında hiçbir şeyin farkında değildim.
Je ne savais rien... sauf ma haine.
O zamana dek bunun farkında değildim. Üzerime sinsi bir duman gibi çöktü ve başka birine dönüştü.
Et puis... quelque chose m'a submergé, comme un brouillard.
Farkında değildim.
Je me rendais pas compte.
Zavallı annemin aptalca hayalleri sonrasında, asrın en sansasyonel suç girişimine dönüşecek tohumları zihnime ekmiş olabilir miydi? Öyleyse bile, o sırada bunun farkında değildim.
Les rêvasseries de ma mère furent-elles à l'origine de l'entreprise criminelle la plus sensationnelle du siècle?
Belki de sizi ne kadar sevdiğimin farkında değildim.
J'ai enfin compris combien je tenais à vous.
Farkında değildim. - Otur.
- Asseyez-vous.
Böylesine kandırıldığımın farkında değildim.
Je ne savais pas que j'avais commis une telle faute.
farkında değildim.
Où est-ce?
Çalıştığımın farkında değildim.
Oh, mais je ne savais pas que je travaillais.
Bitirecek kadar kalpsiz olmadığımın farkında değildim.
J'ignorais manquer à ce point de dureté pour surmonter ça.
Benden hemen kurtulmak isteyeceğin kadar bıktığının farkında değildim.
Je n'avais pas réalisé que vous aviez hâte de me voir partir.
Öyle yaptığımın farkında değildim.
Je ne m'en suis pas rendu compte.
Dün geceye kadar farkında değildim ama ben de âşık oldum.
Eh bien, je... Je ne le savais pas jusqu'à hier, mais je suis amoureux.
Farkında değildim. Değildim...
Je n'ai jamais fait attention...
Bu geceye dek okumayı bu kadar çok özlediğimin farkında değildim.
Je réalise ce soir combien lire me manque.
Bu kadar çok çöp getirdiğimizin farkında değildim.
C ´ est affreux ce qu ´ on a comme bric-à-brac.
Sana baktığımın farkında değildim.
Je ne savais pas que je te regardais.
Ne yaptığımın farkında değildim.
J'étais déboussolée.
Ama farkında değildim bunun.
Je ne me suis rendu compte de rien.
Sevgilim ne dediğimin tama olarak farkında değildim.
- Je ne savais pas ce que je demandais.
Yemin ederim ki bunun farkında değildim!
Je te jure que je n'en savais rien!
Böyle bir şeyin farkında değildim!
Je ne voulais pas!
Öldüğümün bile farkında değildim.
Je me rendais pas compte.
Çocuk odasında kalmayın. Ben ne dediğimin farkında değildim.
N'allez pas dans la nursery, oubliez ce que j'ai dit.
Farkında değildim.
Je ne savais pas.
Patron Senpachi Kurouma'nın mekanında olduğumun..... zerre kadar farkında değildim.
Je ne savais pas que j'étais dans un établissement appartenant au chef Senpachi Kurouma.
Bu ırk meselesinin zavallı akbabaları da ilgilendirebileceğinin farkında değildim.
Je ne savais pas qu'il y avait aussi un racisme anti-vautours, ici.
İlaçların etkisindeydim. Ne dediğimin farkında değildim.
On m'avait bourré de calmants, je disais n'importe quoi.
Anlaşılmaz bir özlem. Bunun farkında değildim.
Un air d'expectation, je ne m'en étais pas aperçue.
Farkında değildim.
Je ne m'en suis pas rendu compte.
Korku ve endişelerin sensörlerde göründüğünün farkında değildim.
Je ne savais pas que l'on pouvait lire l'angoisse sur les détecteurs.
Ben Romulan toplumunun o yönünün farkında değildim.
Je ne connaissais pas cet aspect de la société romulienne.
Farkında değildim.
J'avais pas vu.
Bu kurumun gider yönetiminin size devredildiğinin... farkında değildim, Bay Carter.
Je ne savais pas que la gestion des fournitures de cet établissement vous avait été confiée M.Carter.
Neyi kaçırdığımın farkında değildim!
J'ignorais ce que je manquais!
Ne yaptığımın farkında değildim, Dan.
Je ne savais pas ce que je faisais.
Ne yaptığımın farkında bile değildim.
Je me rendais pas compte de ce que je faisais.
- Bunun farkında değildim.
C'est pourtant le cas.
Farkında bile değildim.
Je n'ai pas fait attention.
Sen dünyayı tanırken yaşadığımın bile farkında değildim ben.
Je ne sais comment j'ai survécu.