Iki şey traducir francés
4,297 traducción paralela
Planı yürürlüğe koymadan önce ihtiyacımız olan bir iki şey daha var.
J'ai encore quelques choses à rassembler avant le lancement du plan.
Birbiriyle alakası olmayan iki şey söyledin.
Ces deux pensées n'ont rien à voir.
Bende yalnız olmak ile ilgili bir iki şey biliyorum.
Et, euh, je sais 1 ou 2 trucs sur le fait d'être seul.
Süslü bir kaç mikroskop çalan biri muhtemelen DNA hakkında bir-iki şey biliyordur.
Le gars vole un microscope électronique connait deux ou trois trucs sur l'ADN.
Benim için iki şey önemlidir.
Pour moi, deux choses sont importantes.
En çok sevdiğim iki şey.
Mes deux petits faibles.
Ama ben o işten nefret ederdim ve sanırım bir iki şey de öğretmiştir bana.
Je détestais ce travail mais je suppose qu'il m'a appris certaines choses.
Yani iki şey için üzgünüm, artık.
Donc je suppose que je suis désolé sur deux choses.
Bu iki şey çelişiyor.
Ces deux choses se contredisent.
Bu iki şey henüz ilişkili değil.
Ces deux choses ne sont même pas liées.
Görünüşe göre Nikita'dan bir iki şey öğrenmişsin.
On dirait que tu as bien appris 2-3 choses de Nikita.
Bağnazlığı bırakırsan bir iki şey öğrenebilirsin.
Observe. Tu peux apprendre deux ou trois choses si tu sors de ta tanière.
İki şey ; bu kedinin üç haftası filan kalmış, ve bu fondü... -... keskin kusmuk gibi kokuyor.
Mm... il reste 3 semaines à vivre à ton chat et cette fondue sent comme un chaud liquide âcre.
Eğer iki insan sizin gibi birbirini severse her şey hallolur.
Quand deux personnes s'aiment comme vous deux tout fonctionne. Oui. ( cris et acclamations )
Hood'un bu olaydaki rolü nedir bilmem ama hayatları tepetaklak olan iki çocuğumuz var bizim. Şu an hiçbir şey ve hiç kimse onlardan önemli değil.
Je sais pas quel rôle tient Hood, mais on a deux enfants dont la vie a été bouleversée, et rien ni personne n'est plus important qu'eux.
Bagaja atmalık iki üç bir şey at da keyfimizi bulalım be anam.
Qui veut brancher un paralysé et lui donner un petit quelque chose dans sa voiture?
Peki... Şey... İki gün içinde bana ulaşın.
C'est juste que, OK, r-revenez dans 2 jours.
- Görmezden gelmek - O bastonu iki yıl boyunca ara sıra kullandım ve hiçbir şey demediniz.
J'ai utilisé cette canne de-ci de-là pendant 2 ans, et tu n'as jamais rien dit.
İki şey var.
Deux choses à retenir.
Bana iki dakika müsaade et, bir şey denemek istiyorum.
Donne-moi juste une seconde, je veux essayer quelque chose.
İki şey öğrendim.
Deux choses que j'ai apprises :
İki şey var.
Deux choses.
İki balistik raporu da adamın kurşun yerine başka bir şey kullanan mermileri ateşlediğini söylüyor.
Les 2 rapports balistiques confirment qu'il utilise un genre de balles avec un substitut de plomb.
Ben de biraz sakso çektim, iki kuruş bir şey kazandım.
J'ai sucé quelques queues, gagné un peu de fric.
Bu şirkette kutsal iki şey var uni-ball ve Bran Bar.
Mes Uni-ball et mes barres aux framboises.
Ayrıca şu gelen iki grup hakkında da ayırt edici bir şey söyleyemediniz.
Et pourtant vous n'avez pas pu faire d'identification des groupes, rien.
İki günlük zencefilli kurabiyenin düzeltemeyeceği bir şey yoktur.
Il n'y a rien qu'un biscuit au gingembre ne puisse résoudre
Şey... ben ve en iyi iki arkadaşım için bir piknik.
"Pique-nique avec mes amis".
Aksini iddia etmek, zırvalamaktan başka bir şey değil. Senin bu zırvalara inanacak kadar alçalacağını düşünmemiştim. İki :
Le président est réveillé et il parle, et la supposition inverse est partisane de foutaises politiques et j'ai cru que tu avais trop d'intégrité pour t'y abaisser.
Söylemeliyim ki, sanırım iki-üç... ( Bir şey yap. ) ... hafta önce taşındı, değil mi?
Je pense qu'elle a déménagé ( Fais quelque chose ) il y a environ 3 semaines, pas vrai?
Evet ama önceden iki sınıf gerideydi, bu yüzden böyle olması o kadar da önemli bir şey değil.
Ouais, mais il était deux années en retard, donc ce n'est pas aussi grave qu'avant.
Son iki kurban gibi kanı boşaltılmış ama bunda yeni bir şey var.
Elle a été vidée de son sang, comme les deux autres, mais il y a quelque chose de nouveau.
- İki şey var patron.
- Deux choses, patron.
Ne kadar korkunç bir şey olsa da iki taraflı kazanç bu.
Cyniquement parlant, nous sommes tous gagnants!
Yaklaşık iki hafta boyunca gözüne bir şey kaçmış gibi hissedeceksin.
Vous sentirez quelque chose pendant deux semaines.
Ve oraya ulaştığımda gördüğüm ilk şey... iki oğlum oldu.
Et la première chose que j'ai vu quand je suis arrivé ce sont mes deux garçons.
Ameliyat sonucu bunu kaybedebileceğimden önümüzdeki iki saat boyunca tek yapmak istediğim şey çalmak.
Et puisque je peux le perdre avec cette opération, ce que j'aimerais faire. Pendant les deux heures restantes... c'est joué.
Her şey bir yana Jake, bazen iki nokta arasındaki en kısa mesafe çok dolambaçlı bir yol olabilir.
Comme avec toute chose Jake, la distance la plus courte entre deux points est parfois un chemin très sinueux.
İki dakika önce oda sıcaklığındaydın. Bir şey olduğun kesin.
Il y a deux minutes, vous étiez mort.
İki katili bir araya getirmekten iyi bir şey çıkar mı ki?
Ou tout ce qu'Hannah et moi avons?
İki masum kadını öldürmüş ve ikimiz hakkında çok şey bilen bir çocuk.
Un enfant qui en sait trop sur moi, sur vous, et qui a tué deux innocentes.
İki şey...
Deux choses...
O gözlere bakmak, iki yargılama havuzuna düşmek gibi bir şey.
C'est comme regarder 2 petites billes de jugement
Hem bak, olur da davayla ilgili elimize bir şey geçerse bir taşla iki kuş vurmuş oluruz.
Si on arrive a faire une pause dans l'affaire ça fera d'une pierre deux coups.
Şey, bence bir iki şarkıya, belki, bilirsin, biraz farklı bir şey yapabiliriz.
Ben, je pensais à quelques chansons, peut-être, tu sais, qu'on pourrait faire un truc un peu différent.
İyi olan şey fotoğraflarını iki seferde çekebildik.
On a des photos dans 2 tenues différentes.
Kesin olan tek bir şey var o da bu kadar kâğıt iki tarafın da kötü hisleri olduğunu gösteriyor.
Et une chose est claire - - Autant de papier donne des mauvaises sensations des deux côtés.
Küçük bir DNA'nın iki kişiyi birbirine bağlayabilmesi inanılmaz bir şey.
C'est amusant comme un petit ADN peut faire le lien entre deux personnes.
- Aynı şey! - Hayır, sen iki yılda bir dedin.
- Non, bisannuel veut dire au deux ans.
Bak, eğer sisteme geri dönerse bir iki sene sonra yine çıkar ve bir şey yine onu tetikler.
Écoutez, si elle retourne en prison, elle sera sortie dans un an ou deux, et... quelque chose va la relancer.
Ama sonunda, mühim olan şey şu iki önemli kelimedir.
Mais au final, tout ce qui compte sont ces deux mots importants.
seyirciler 18
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyy 181
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32