English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ I ] / Iyi bak

Iyi bak traducir francés

11,926 traducción paralela
Kendine iyi bak, Miller.
Prenez soin de vous.
- Kendine iyi bak, Jack.
Prends soin de toi, Jack.
Kendine iyi bak.
Prends soin de toi.
- Kendine iyi bak Roy.
- Sois sage, Roy.
Yüzüme iyi bak, hayatta olmaz.
Regarde-moi bien. Jamais.
- Sen de, kendine iyi bak.
- Oui, à toi aussi.
Çocukken yeterince iyi bakılmadım ya da amigdalam çok gelişmediğinden.
Je n'étais pas assez aimé quand j'étais enfant, ou alors ce sont mes amygdales qui sont sous-développées.
Onlara iyi bak! O gemidekiler arasında mantıklı düşünen tek sen varsın.
Prends soin d'eux tu es le seul raisonnable
- Kendine iyi bak.
- Au revoir.
Kendinize iyi bakın.
Attention à vous, messieurs.
İze iyi bak.
C'est déformé.
Kendine iyi bak. İyi geceler.
Fais attention et passe une bonne soirée.
Onlara iyi bak.
Protégez-les.
Kendinize iyi bakın.
Faites attention.
Kendinize iyi bakıyorsunuz, Bay Morrison.
Vous savez vous faire plaisir, M. Morrison.
Mary, lütfen ona iyi bak.
Marie, occupe-toi d'elle s'il te plait.
Pekala, çav, kendine iyi bak.
D'accord, ciao, sois sage!
Kendine iyi bak, Kimmy.
Prends soin de toi, Kimmy.
Kardeşime iyi bak.
- Prends soin de mon petit frère.
- Kendine iyi bak dostum.
Prends soin de toi, mec.
Onlara olabilecek en iyi bakımı sağlarız.
On leur donne les meilleurs soins.
Bak, şehre bir konsere geldik, ve burada kalabiliriz diye düşündük ama görünüşe göre iyi bir zaman değil, yani biz gidelim.
Écoute, on est en ville pour un concert, et on pensait pouvoir se poser ici, mais ce n'est évidemment pas le bon moment, alors on va partir.
Ama bu lanet kataraktlar ile yapabildiğim en iyi şey önüme bakıp bulanık fikirler üretmek.
Avec cette maudite cataracte, tout ce que je peux faire c'est jeter un coup d'œil et me faire une vague idée.
- Hayır, hayır, bak, o iyi.
Il va bien. Vous vous en sortez bien.
Bak, hiç kimse babanın ne kadar kabiliyetli olduğunu benden daha iyi bilemez. Ama bırakıp gidemezsin.
Écoutez, personne ne sait mieux que moi ce don votre père est capable, mais vous ne pouvez pas fuir.
Bakın o adam masum bir kadını öldürerek son yolculuğuna iyi bir şekilde uğurlanma hakkını kaybetti.
Cet homme a perdu le droit à des funérailles décentes en assassinant cette pauvre femme.
Bebek bakıcılığında iyi eğlenceler.
Bon gardiennage.
- Bak, beni ne kadar iyi tanıyorsun.
Tu vois que tu me connais bien?
Yine de iyi yanından bakın.
Mais regardez le bon côté.
Bak paramızı biriktirmek istediğini biliyorum ve kemerleri iyi sıkıyoruz. Ama bu hortum şeyini ne kadar çok özleyecek olsam da lavaboyu tamir ettirmenin zamanı geldi.
On veut économiser, et on a vraiment essayé, mais même si le tuyau d'arrosage va vraiment me manquer, il est temps de réparer.
Angie'ye iyi bak.
Prends soin d'Angie.
Bak, iyi gelecekse bir keresinde açıklamasız terk edilmiştim.
Si ça peut vous consoler, une fois, je me suis fait plaquer sans explication.
En iyi manzaraya bakıyorsun...
Tu regardes le plus beau paysage...
Bana bak seni küçük şey. İyi şakalardan hoşlanan bir insanım, hatta bana yapılsa bile.
Écoute, petite chose, j'aime habituellement les blagues, même quand elles sont à mes dépens.
Bak randevumuz iyi gitmediği için özür dilerim.
Ecoute, je suis désolé que notre rendez-vous se soit mal passé.
Etrafıma bakıyorum ve herkesin iyi bir kariyeri var, evleniyorlar, iyi bir hayatları var ve ben sadece geçici personelim.
( démon qui marmonne ) Je me retourne et toutes les personnes que j'ai connu se marient et ont des vrais boulots, alors que je suis un intérimaire.
İyi bakın kızlar,
Regardez bien, mesdemoiselles.
Senin işindeki erkekler iş kadınlarla iletişime gelince pek iyi değillerdir ama sana birisi şu an kız kardeşimin baktığı gibi bakıyorsa, bu git anlamına gelir.
Je sais que les hommes de votre secteur ne comprennent pas grand chose aux femmes, mais quand l'une d'elles vous regarde de la façon dont vous regarde ma soeur en ce moment, cela signifie qu'elle veut que vous partiez.
Bak çocuk, şu an daha iyi bir seçim olmadığından dediklerin benim.
Pour le moment, mon petit gars, il va falloir que tu fasses avec.
Bak, eğer birbirlerini öldürmek istiyorlarsa, iyi.
S'ils veulent s'entretuer, qu'ils le fassent.
Dışarıdan bakınca dökülüyor ama motoru iyi.
Il n'en jette pas, mais il tourne bien.
Akşam için Oscar ve Gemma'ya bakıcı tutsanız iyi edersiniz.
Je pense que vous devriez faire ça ce soir pour Oscar et Gemma.
Bak bu soruyu beklemiyordum. Fotoğraflarda daha iyi çıkmanı istiyorum?
C'est dur de se vendre.
Bak Candace... Hayatım boyunca en çok pişman olduğum şey yalan söylemekte çok iyi olduğumu fark etmemdi.
En fait, Candace, il va déjà pas très bien, et presque toutes tes histoires finissent mal.
- Bu iyi bir bakış mı kötü bir bakış mı anlamadım.
Est-ce que ce regard perdu au loin est une bonne ou mauvaise nouvelle?
Bak, geçmiş hayatında kim olduğunu biliyorum, bunu gördüm bir dolandırıcıydın, insanların umutları ile paralarını alan bir yılan oynatıcısı senin gibi dönenlerle de karşılaştım, onlar için iyi sonlanmadı.
Je sais qui vous étiez dans le passé. J'ai cherché. Vous étiez un escroc, un charmeur de serpent qui s'est fait de l'argent sur les espoirs des gens.
Bakın, belki ben iyi bir anne değilim ama kızımı seviyorum.
Je ne suis peut-être pas la meilleure mère, mais je l'aime.
Bak, şimdi, en iyi bölüm.
C'est le meilleur passage.
Ama hiçbir Dallas Cowboys vardır Ve bak, Şarj, iyi bir futbol takımı var.
Les Chargers ont une bonne équipe de football, mais ce ne sont pas les Cowboys de Dallas.
Bakıyorum da iyi günündesin.
Eh ben, tu es en pleine forme.
Hayır, olayı inceleyen çok iyi adamlarım var. ... her taşın altına bakıp, olabilecek ayrıntıları araştırıyorlar.
Non, j'ai mes meilleurs agents sur le terrain agitant les arbres, générant des pistes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]