Bakmak yok traducir francés
250 traducción paralela
Beş, on, on beş, yirmi, yirmi beş. Bakmak yok.
Non, ne triche pas!
Bakmak yok, tamam mı?
Sans lever le nez de tes godasses.
Onlara bakmak yok!
Ne les regardez pas!
Yukarıya bakmak yok, tamam mı?
Regardez pas là-haut, vous!
Dokunmak yok, tadına bakmak yok, bahsetmek yok.
Il ne faut ni toucher ni goûter ni raconter.
Sımsıkı. Gizlice bakmak yok, efendim.
On ne triche pas, Sire.
Oyunbozanlık yapmak ve bakmak yok.
Tricheuse ne regarde pas.
Bakmak yok.
Regarde pas.
Ama öncelikle, daha fazla aynaya bakmak yok.
Mais d'abord, ne te regarde plus dans le miroir.
Bakmak yok, dostum.
Regarde pas.
Bakmak yok.
Ne triche pas!
Ve kar tanelerini düşün ve ay ışığını ve yavru kedilerin bıyıklarını... Bakmak yok!
Pense aux flocons de neige, rayons de lune, aux moustaches des chats.
Artık tehlikeli bir şekilde pencereden sarkıp saate bakmak yok.
Alors maintenant, vous n'aurez plus besoin de vous pencher dangereusement à la fenêtre pour voir l'heure.
Bakmak yok.
Ne regarde pas.
Çelik bir kapı ardına saklanıp kapı deliğinden bakmak yok.
On fait des affaires!
Onun gibi aptallara bakmak yok
Fini, les nuls qui nous dépriment
Tamam, bakmak yok!
On ne regarde pas!
Bakmak yok! Bakmak yok!
On regarde pas!
Bakmak yok!
On regarde pas!
Göğüs dekoltesine bakmak yok.
Ne regardez pas son décolleté.
Bakmak yok. Gülmek de yok.
Personne ne regarde et on ne rigole pas.
Bakmak yok.
Ne trichez pas.
Ve ben burada yokken, tadına bakmak yok çocuklar.
N'en profitez pas pour goûter.
Bakmak yok.
On ne regarde pas.
Bakmak yok.
Regarde pas en douce.
- Bakmak yok.
- Ne regarde pas.
Bakmak yok.
On n'ouvre pas les yeux.
Ben senin gibi değilim. Sabah kalkıp öylece karar verip, buum, taşınmanın zamanı geldi diyemem. Arkana bakmak yok, pişmanlık yok.
je me lève pas un matin en décidant d'aller voir ailleurs, sans un regard en arrière.
- Bakmak yok, nerdeyse geldik. Adım at.
- Regarde pas, on y est presque.
- Tamam, topa bakmak yok.
- OK. Je ne regarde pas la balle.
Etrafta adamın dönüp de ikinci kere bakmak isteyeceği hiçbir kız yok.
Il n'y a pas une fille qui vaille la peine.
Onun için şüphelenmenize gerek yok... Siz dışarı çıkıp bahçeye bakmak istemez miydiniz?
Plus tard, quand je serai adulte je me souviendrai que mon grand-père sentait
Teşekkürler, ama ona bakmak için kimseye ihtiyacım yok.
Non, je te remercie, mais je n'ai besoin de personne pour m'occuper de lui.
Okuldan sonra hiç vaktim yok. Çocuklara bakmak zorundayım.
Après l'école, je dois m'occuper des enfants.
Dinle, ahbap. Bir bakmak istediğini söylüyorsun, ama senin bakmak için gözlerin bile yok ki.
Te faire voir quoi, puisque tu es aveugle?
Önüne koydukları yemek dolu tabağın altına bakmak istiyorsun ama... buna gerek yok.
Tu veux voir ce que cachent les apparences. Ce n'est pas nécessaire.
Bugün postaneye gideyim dedim, öylesine, ne var ne yok bakmak için.
Je me suis arrêtée à la poste aujourd'hui, pour dire bonjour. Et écouter les nouvelles.
Yok, Sadece yakıt tüketimine bakmak istedik.
Non, on veut juste garder un œil sur le débit de carburant.
Bakmak var, dokunmak yok.
On regarde... mais on touche pas!
Bakmak var, dokunmak yok.
II s'agit de regarder, pas de toucher.
Kardeşine bakmak için vaktimiz yok!
Mais on n'a pas le temps de le chercher, son frère!
Burada dadılar veya nineler yok Sağlığına bakmak için
Pas de nounous ou de mamies Pour te chérir
Seni öldürdükten sonra, diğer gördüğüm beyinler ile arasında fark var mı yok mu diye beynine bakmak zorunda kalacağım.
Après votre mort, j'examinerai votre cerveau pour voir s'il est différent des autres cerveaux que j'ai pu voir.
bakmak yok.Don arkani.
Tourne-toi.
Bakın bizim gezegenimizde duygu ya da anlaşmazlık yok. Bu yüzden hiç içimize, kendimize bakmak zorunda kalmadık.
Ici, comme nous n'avons ni émotions ni conflits... nous n'avons pas fait d'introspection.
- Bakmak yok.
Accès refusé.
- Sadece şu olmadan nasıl göründüğüne bir bakmak istiyorum. - Hiçbir şey yok.
Absolument rien.
Bu listede "Pago Pago" ve "provolon" yok, eğer bakmak isterseniz buyurun.
Je ne trouve pas "Aligot" et "Apalache" sur sa liste. Vous pouvez vérifier.
Ve çıplak bebeklik fotoğraflarıma bakmak da yok.
Et ne regardez pas non plus mes photos de bébé nu...
Kendilerine bakmak için hiç zamanları yok.
Ils m'ont hébergée cette nuit.
- Artık broşürlere bakmak yok sana.
Il ne ferait pas ouvre-boîte par hasard? Je suis prête, on peut y aller.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65