English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ I ] / Iyi bakın

Iyi bakın traducir francés

3,151 traducción paralela
- Kendinize iyi bakın.
- Donc à la semaine prochaine.
- Cesetlere iyi bakın
- Tu feras un joli cadavre.
Kendinize iyi bakın, dostlarım!
Portez-vous bien, mes amis!
Kendinize iyi bakın.
Faites attention.
Kendinize iyi bakın, teşekkürler millet.
Au revoir, merci beaucoup à tous.
Kendinize iyi bakın çocuklar, tamam mı?
Bonne soirée.
Lütfen kendinize iyi bakın.
- Patron, prenez soin de vous.
Tamamdır, kendinize iyi bakın.
D'accord. Peace.
Ona iyi bakın.
Prends soin d'elle pour moi.
Ona iyi bakın, mümkün olduğunca erken geri döneceğim.
Occupez-vous de lui, je reviens dès que je peux.
Kendinize iyi bakın.
- Prenez soin de vous.
Bak, bir şekilde sana senin yeterince genç olmadığın, yeterince iyi olmadığın ya da yeterince hoş olmadığın ya da genel olarak yeterli olmadığın duygusu vermiş olması tam bir saçmalık.
Elle t'a fait croire que t'étais pas assez jeune ni assez bien ni assez belle ou pas assez en général et c'est des conneries!
Bu hayatta özel bir şey kalmamış olabilir ; ... ama iyi tarafından bak - dünyanın sahipleri biziz.
C'est peut-être pas une vie, mais vois le côté positif.
Bakın, bazı şeyleri yürütemesek de Matthew iyi biriydi.
Écoutez, même si les choses ont pas marché entre nous, Matthew était un mec bien.
Bak, Sabine, sana Hamish'i getiremedim. Ama sana daha iyi bir şey getirdim bir şans.
Je n'ai pas amené Hamish, mais j'ai mieux pour vous.
Bak, balansını iyi yaparsan heryeri çeker valla.
Tu l'as bien équilibré.
Bak... Yemin ederim, belki iyi bir görüntü sergilemiyorum ama bilerek bir öğrenciyle asla ilişkiye girmem.
D'accord, je le jure, je ne suis peut-être pas la meilleure à juger les hommes, mais je n'aurais jamais, jamais eu en un rapport sexuel avec un étudiant.
Bak Sam, bir kırmızı hücre yönettiğini biliyorum. Bazen kimseye çaktırmadığını da biliyorum. Ama sen iyi bir profil yapabilme örneğisin.
Sam, je sais que vous êtes responsable d'une cellule rouge, et que, quelquefois, vous faites des choses que je ne veux pas savoir, mais vous êtes un bon représentant du profilage.
Bak, sen aklını kaçırmış bokun tekisin, ama benim en iyi arkadaşımsın ve seni seviyorum, yani...
Ecoute, t'es vraiment un fou, mais t'es mon meilleur pote, et je t'aime, alors...
Dünyanın en iyi doktorları ona bakıyor. Yani -
Il a l'aide des meilleurs docteurs du monde.
Cumartesi günü bebeğine bakıcılık yapmamı istersen kızın, Molmee Karanlığın Evladı rolüne iyi uyum sağlar.
Si t'as besoin d'un baby-sitter, ta fille ferait un super Enfant des Ténèbres.
İyi, teşekkürler.İşte. Bak, bence hiç iyi bir zaman değil.
Bien, merci. Elle travaille. Ecoute, ce n'est vraiment pas le bon moment.
Hükümet binalarının orada ne kadar iyi bakımlı olduğunu hiç fark ettiniz mi?
Apparamment, c'est Léonard de Vinci.
Bu yüzden, ne olursa olsun iyi bakılacağınızı, bilmenizi istiyorum.
Je veux que vous sachiez que quoi qu'il arrive, on s'occupe bien de vous.
Ona iyi bakın.
Occupez-vous d'elle.
Bakın, eğer Savannah uzaklaştırılırsa, yalnızca en iyi uçucumuzu kaybetmiş olmayız, aynı zamanda kaptanımızı da kaybederiz.
Si Savannah est suspendue, on perd notre meilleure voltigeuse, mais aussi notre capitaine.
Bak, sana söylemek istediğim elinde biz varız. Yani, şehrin en iyi taktik takımı mevcut. Bu derece karışık bir olayda, tam da ihtiyacın olan ekip.
Il faudrait peut-être la meilleure équipe pour le plus dur.
Ana'nız Romalı bir fahişe miydi? Bunu öğrendiğim iyi oldu bak.
J'ignorais que la Vierge était une pute romaine.
Luwin Usta'nın sözünden çıkma ve küçük kardeşine iyi bak.
Ecoute Maester Luwin. Surveille le comme un petit frère.
Vokalistinizin dünyanın en iyi rock'n'roll davulcusu olduğu bir grupta davulcusunuz ve o sürekli omzunuzun üzerinden bakıp onun kadar iyi olup olmadığınızı denetliyor.
Tu es le batteur d'un groupe où le chanteur est le meilleur batteur de rock du monde, et il te surveille pour voir si tu vas faire aussi bien que lui.
Bakın, eyalette ki en iyi 10 emlakçı arasındayım.
Je suis l'un des dix plus grands promoteurs immobiliers du coin.
Şimdi kalkıp gözlerini belerte belerte korkutucu bakışlarla bunun olmayacağını ve dediğini yaparsam iyi olacağını söyleyeceksin ama ben bu konuşmalardan bıktım usandım anasını satayım.
Vous allez refuser. Et vous allez me dire d'obéir en m'intimidant. Mais... j'en ai ras le cul, de cette discussion.
Belki de en iyi özür bu değildir. Ama bak... En azından bunu yapmam.
peut-etre que ce n'etait pas les meilleures excuses mais regarde au moins je n'ai pas fait ca.
Kadının ehliyet bilgilerini yollayayım da aracın ruhsatına bak. İyi.
Et je t'envoie les informations de son permis de conduire tu vas pouvoir obtenir l'immatriculation du véhicule.
Bak sana ne diyeceğim - - Bu düğünün bir parçası olmamı isterse, beni arasa iyi olur, yoksa gitmeyeceğim.
Je vais vous dire... Si elle veut que je sois à son mariage, elle ferait mieux de m'appeler, où je n'irais même pas.
Kendine iyi bak ve Tanrı seni kutsasın.
Prends soin de toi, et Dieu te bénisse.
Bak, o gün ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama besbelli ki, Turell Baylor'ı kızgın çete üyelerinin önüne bırakmak, şef Johnson'ın hayatının en iyi işi değildi.
J'ignore ce qui s'est passé, mais relâcher Baylor parmi des gangsters en colère n'a rien de très glorieux pour elle.
Şimdi iyi bakın profesör, eğer bakabilirseniz.
Regardez-la attentivement.
Bak eğer iyi vakit geçirmiyorsan kalmak zorunda değilsin.
- Je traîne. Si tu t'ennuies, tu n'es pas obligé de rester.
Gizlemek için en iyi yol. Ve şuna bakın...
Le meilleur moyen de le cacher.
- Şu işe bakın. - Sen iyi misin?
Regardez qui est là.
Bak, gerçekten iyi bir kadın gibi görünüyorsun.
Tu sembles être une femme bien.
Çok iyi bir avukat olmalısınız yani karımın bir bakıma tamamen yanlış anladığı şeyleri basitçe ve açıkça açıklamalısınız.
Vous êtes, paraît-il, un excellent avocat, vous devriez donc pouvoir expliquer clairement et simplement les choses à ma femme de telle sorte qu'elle comprenne de travers.
Bu olayın iyi bir tarafı varsa, o da kardeşin nihayet ihtiyacı olan bakımı alacağından sistemde çok uzun zaman yer alacak.
Il y a une bonne nouvelle dans tout ça, ton frère va enfin recevoir tous les soins qu'il a besoin maintenant qu'il est dans le système pour très très longtemps.
Aslında, bu şehrin gördüğü en iyi iş bitiriciye bakıyorsun.
Voici le meilleur négociateur que cette ville n'ait jamais eu.
Bak... sen iyi bir adamsın.
Écoutez... Vous êtes un type sympa.
Çünkü her gün aynada ona bakıyor! Sağınızdaki oyuncu çirkin bir yüzün neye benzediğini çok iyi bilmeli.
" Le joueuse d'à côté connaît ça,
Kendine iyi bak!
Mais personne n'en veut.
Evet, bakın, silahları satıp iyi bir kar yapacağız ve buna ihtiyacımız var.
Ouais, tu vois, on vend les armes, on fait un gros profit, ce dont on a besoin.
Stefan'ın eski günlüklerine bakıyordum. Geçmişte raydan çıktığı her zaman, en iyi arkadaşı Lexi onu kurtaran kişi oluyor.
J'ai feuilleté les vieux journaux intimes de Stefan et à chaque fois qu'il perdait pied avec la réalité dans le passé, sa meilleure amie Lexi était celle qui le ramenait a lui-même.
Bak, eğer kendini daha iyi hissettirecekse.. ... annem Oprah'tan da nefret eder ve Reese Witherspoon'dan ve ilk bahar'dan ve Kadın Milli Futbol Takımı'ndan da...
Ecoute... si ça te fait te sentir mieux, ma maman déteste aussi Oprah, et Reese Witherspoon, et le printemps, et l'équipe féminine américaine de football.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]