Iğrenç bir şey traducir francés
899 traducción paralela
Lütfen beni affedin. Böyle lezzetli bir yemeği iğrenç bir şey için bırakmak ne yazık....
Quel dommage de laisser un si bon diner pour un événement aussi sordide- -
- Bence iğrenç bir şey.
C'est répugnant!
- Ne iğrenç bir şey, değil mi?
- Quoi de plus répugnant?
Bence bu iğrenç bir şey!
C'est répugnant. - Tu crois que je m'amuse?
Tek kelime etmiyorsun, sanki iğrenç bir şey yiyormuş gibisin.
Père dîne en silence, l'air dégoûté.
Ben öyle iğrenç bir şey yapamam. Biliyorsun, değil mi?
J'aurais pas fait un truc aussi affreux.
Küçükken yaşamış olduğu şok edici deneyim onu incitmez de tavan arasında çok iğrenç bir şey görmesin, tamam!
Si seulement elle avait eu un choc dans son enfance, une chose affreuse, aperçue dans le grenier.
Çok iğrenç bir şey.
Quelle chose répugnante.
Bir Pazar öğleden sonrasında iğrenç bir şey.
Un inconnu. C'est révoltant, surtout un dimanche.
Ayako bana yeniden evlenmemim iğrenç bir şey olacağını söylediğini hatırlıyor musun?
Un jour, tu m'as dit que tu trouverais ignoble que je me remarie.
Bu iğrenç bir şey, gasp.
L'extorsion de fonds est ignoble.
Beni en çok üzen şey gelinlik giymiş bir genç kızın bana bakıp iğrenç bir şeymişim gibi davranmasıdır.
Il y a quelque chose qui me fait frissonner c'est d'être hai par une si jolie mariée.
Bu iğrenç bir şey.
C'est quelque chose de terrible!
Konuşmadan iğrenç bir şey pişirmeyeceğimize karar vermiştik.
On avait dit qu'on cuisinerait rien de répugnant - sans en discuter.
Bundan vazgeçmek mantıksızlık olurdu. Yani işini abes olarak görmen, iğrenç bir şey.
Donc, abandonner tout cela serait illogique, sachant que tu considères ton travail comme une absurdité, quelque chose d'écœurant.
Evet, iğrenç bir şey bu.
Oui, c'est dégoûtant!
Size söylüyorum! Bu iğrenç bir şey! Ve bunu herkese duyuracağım!
Je vais faire éclater cette affaire au grand jour.
Hayatım boyunca böyle iğrenç bir şey görmedim.
Voyons si nous y arriverons.
Çiftleşme çok iğrenç bir şey.
La copulation est une chose horrible.
Daha çok iğrenç bir şey gibi.
C'est assez dégeulasse.
Daha iğrenç bir şey olamaz.
Tout ce que je déteste!
Sanırım buna iyi diyemezsin, iğrenç bir şey!
Ne dites pas ça. C'est cruel!
İğrenç bir şey.
C'est affreux.
- İğrenç bir şey, değil mi?
- Quoi de plus répugnant?
Ellerini üstümden çekecek misin, yoksa iğrenç küçük suratına bir tane yapıştıracağım. Hey Maxwell, bu küçük seksi şey beni tavlamaya çalışıyor.
Lâche-moi, ou je te casse la figure.
İğrenç bir şey.
C'est morbide.
İğrenç bir şey, olaya bakar mısın.
Clem Otis, c'est dégoûtant, voilà tout.
Her zaman o iğrenç mizah anlayışını bir şey yaparak göstermek zorundasın.
Tu dois ajouter quelque chose qui comble ton humour pervers.
Hem de iğrenç kokuyor. Bir şey yapamaz mısınız?
Mon enfant a eu une éruption provoquée par cette eau...
İğrenç bir şey.
Dégoûtant!
İğrenç bir şey.
C'est dégoûtant!
O kapıdan içeri girerken düşündüğün şey, seni erkeklerin evlendikleri gece yaptıkları gibi iğrenç bir biçimde mıncıklamamdı. öyle değil mi?
Tu croyais que dès que tu entrerais dans la chambre... je commencerais à te tripoter horriblement... comme les hommes sont censés le faire pendant leur nuit de noces.
Bana bir bakışı var ki... sanki dünyadaki en iğrenç şey benmişim gibi.
Pour lui, je suis ce qu'il y a de plus laid au monde.
- İğrenç bir şey.
Je...
İğrenç bir şey bu!
- C'est dégoûtant!
Küstahlıktan başka bir şey görmediğin o iğrenç yere dönmeni istemiyorum.
Seulement cet endroit affreux où tu as appris à être impertinente!
- İğrenç bir şey.
- Une abomination.
Bu iğrenç adam, ahlaksız şeylerden başka bir şey görmüyor.
Ce dégoûtant ne voit que des choses sales!
İğrenç bir şey bu.
Pas enthousiasmant!
Sorun ne? Bir şey iğrenç koktuğunda anlayamıyor musun?
Elle est dégueulasse, tu le sais, non?
İğrenç bir şey bu!
C'est dégoûtant!
İğrenç bir şey.
C'est répugnant.
Bunda iğrenç olan bir şey yok.
Il n'y a rien de répugnant.
Gerçekten çok iğrenç. - Ağzında bir şey var.
Tu en as sur la bouche.
İğrenç bir şey bu. Adamın biri yemeğime basmış.
C'est dégoûtant, on marche dans ma nourriture.
Ama biliyorum ki söyleyeceğim hiçbir şey, bu lokantada size pis, iğrenç, kokuşmuş bir çatal verdiğimiz gerçeğini değiştiremez.
Mais je sais que rien de ce que je peux dire n'altérera le fait... que dans ce restaurant, on vous a donné un couvert sale, dégoûtant, malodorant.
İğrenç bir şey.
C'est dégueulasse.
Bu iğrenç bir şey.
Quand il est vraiment très soûl... - C'est dégoûtant.
- Bence iğrenç bir şey.
- C'est dégoûtant...
Ne iğrenç. Evde bir şey yememesine şaşmamalı.
Pas étonnant qu'elle ne mange pas chez nous.
Çıplak bir erkekten daha iğrenç başka bir şey olamaz.
Il n'y a rien de plus dégoûtant qu'un homme nu.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17