English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ P ] / Para burada

Para burada traducir francés

1,019 traducción paralela
Buna bak. Para burada.
Compte la, Mary.
Para burada bir yerlerde olmalı.
Il est ici, quelque part.
Para burada.
L'argent est ici.
Para burada Reggie.
C'est là, Reggie.
Para burada değil.
Votre argent est dans la maison de Joe.
Öyle ahım şahım bir para almayacaksın ama harcaman olmayacak. Burada yersin, uyursun.
Je ne dis pas que c'est le Pérou... mais vous aurez le gîte et le couvert.
Burada para kazanmıyoruz.
Allez-y.
Şey, burada fazla para bulundurmuyorum, ama 20 dolar yetecekse...
Je n'en garde pas ici.
Ben size burada bütün gün aylak aylak oturup, kumar oynayın diye para vermiyorum.
Je ne vous paie pas pour jouer aux cartes.
Beni bir kenara itip, bu beş para etmez yere gönderdiler. Beni burada gömülü tutamayacaklar.
On m'a mis à l'écart, mais on ne m'enterrera pas!
Kulübede para var, biraz da burada.
Elle a de l'argent et en voilà d'autre.
Burada kumarda kaybetmekten başka, para ne işine yarar ki?
Ici, ton fric, tu le paumerais au jeu.
İkimiz de burada iyiyiz. Sen çalışıyorsun ve biraz para yapıyorsun.
Et on ne devine jamais ce qu'elle va faire.
Burada para bulduğu sürece buraya düzenli gelir.
Ogin est un pilier de ce restaurant.
- İhtiyacın olan para... Burada 100 var.
Si c'est une question d'argent, voici cent livres.
Para dolu bir çuvalımız var ve biz bir grup yer sincabı gibi burada gizleniyoruz.
On est pleins aux as et on moisit ici!
Biz burada suçluları yakalıyoruz, para toplamıyoruz.
Nous poursuivons les criminels, c'est tout.
Burada üç kuruşa çalışıyorum ve sana bu işi öğretmek için para almıyorum.
J'ai que des gages de muletier... et ça n'inclut pas de prime pour t'apprendre le métier.
Burada para kazanıyorum.
Je fais l'argent.
Sana ait nakit para var burada, 200 bin dolar değerinde.
J'ai de la menue monnaie à vous : 200 000 $.
Burada boşa geçirdiğim her dakika bana para kaybettiriyor.
Le temps c'est de l'argent!
Burada çok para kazandığını söyledi. Ben de ilk gemiye atladım.
Elle y avait bien gagné sa vie, alors j'ai pris le premier bateau.
Para olmadan burada ne arıyorsun?
Pourquoi es-tu ici sans argent?
Bana bak burada para geçmez. Burada sen tek başınasın.
Ici, il ne vous servira à rien, votre fric!
Şimdi eğer bana şu bileti verirsen burada o arazinin beş katını almaya yetecek kadar para var.
Donnez-moi ce billet et vous pourrez vous acheter cinq fois plus de terres.
Çok değil ama burada yolculuğun için biraz para var.
Voici pour votre voyage.
Burada 500 sterlinden fazla para var.
Il y a bien 500 livres là-dedans.
Biliyorsun, o barda 2000 oldukça iyi bir para gibi görünüyordu ama burada hızlıca eriyor.
Au saloon, 2000 dollars faisaient un gros tas. Ici, ça rapetisse vite.
Para hepsi burada gibi duruyor.
Il semble y avoir tout.
Çünkü öyle gerekiyordu, Ellen. Sence bu beş para etmez kişiler Başkanı öldürüp sonra da onları teşhis edecek bizleri burada bırakarak giderler mi?
C'est juste une question de temps, alors si cela peut donner un avantage au Président, autant finir tout de suite.
Üç ayaklı bir at da burada iyi para ederdi.
Un cheval à trois pattes se vend bien par ici.
Burada sizi uzun süre idare edecek kadar para var.
Voilà assez de blé pour tenir longtemps.
Söylediğin gibi, burada çok fazla para var.
Tu l'as dit, c'est beaucoup d'argent.
- Baban burada kalıp para yapmalı. - Merak etme.
Papa reste dans cette étuve pour gagner de l'argent.
Bunu satmak istemiyorum. Ama burada çok para harcadım.
J'ai pas envie de la vendre, mais j'ai pas beaucoup de temps pour la vendre au plus offrant.
Burada para çalabilirsin.
Ici, on peut voler de l'argent.
Evet, bayılıyorum. Eğer burada çalışıyor olmasaydım, gelmek için üste para verirdim.
Si on ne m'y payait pas, je payeras pour y être.
- California mı? Burada bu kadar para varken mi?
Avec les occasions qu'il y a ici?
Burada her ay temiz para kazanıyorsun, sonra gidip postayı soyuyorsun.
Un homme comme toi bien payé, qui vole la poste!
Ama eğer para sabaha kadar burada olmazsa, biz gideriz!
Mais si l'argent n'est pas là au matin, on s'en va!
Burada bana ait olan yüklü bir para gömülü.
Il y a plein de fric enterré qui est à moi.
Her perşembe gecesi burada 200,000 $'a yakın ak para bulunur.
Chaque jeudi soir, ils ont près de 200000 $ en espèces là-dedans.
Siz buradaysanız para da burada.
Si vous êtes ici, l'argent est ici.
Para atsaydın, burada katliam olurdu. Niye kızıyorsun ki?
Si t'avais jeté de l'argent, je t'aurais tué.
Bir zamanlar burada yeterince yemek vardı. Para tek ihtiyacın olan şeydi.
Autrefois, on trouvait de tout ici avec de l'argent.
İnsanlar burada kalmak için para mı ödüyorlar? Evet.
- Les gens paient pour venir ici?
Tokyo'da para kazanmak için saksıyı iyi çalışıyordun ama burada pek bir halta yaramıyor galiba.
À Tokyo, t'es dans les affaires... Mais ça ne vaut rien ici! Ici il faut travailler.
Burada shamisen çalarak biraz para kazanmayı planlıyordum.
J'allais gagner quelques pièces, en jouant du shamisen pour ces personnes ici.
Burada da para ödüyorum.
Je paye ma part, ici!
- Geceyi burada geçirmek için para verebileceğini söyledi.
- Il a dit qu'il pouvait payer la nuit.
Burada shamisen çalarak biraz para kazanmayı planlıyordum.
J'allais gagner quelques pièces, en jouant du shamisen ici.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]