Uyandır onu traducir francés
346 traducción paralela
Bana onu öğret. Uyandır onu.
Apprends-moi à le connaître, réveille-le.
- Uyandır onu.
- Réveille-le.
Uyandır onu! Çabuk uyandır!
Réveille-le.
Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Réveille-le, putain!
- Uyandır onu.
- Réveillez-le.
Şimdi sen! Uyandır onu.
Réveille-le.
Uyandır onu! Ve benimle konuşurken ayağa kalk!
Rveillez-le bon sang, et dressez-vous quand vous Me parlez!
Uyandır onu, ben John Shaft.
Réveille-le! C'est John Shaft.
- Uyandır onu. - Peki.
Réveille-le, Kitty.
Uyandır onu.
Réveillez-le.
- Bunu yapmamalıyız diye düşünüyorum. Onu gecenin bir yarısı uyandırırsak kızacaktır.
Si on le réveille, il sera furieux.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
La chanson d'anniversaire sera gâchée si on la réveille trop tôt.
Aynı bölükten geliyoruz. Uyandırın onu.
On vient de la même compagnie.
- Onu uyandırıp sorgulamalıyız.
Il faut le réveiller et lui demander. Pourquoi?
Onu Bayan Claythorne çağırsın. Daha az kuşku uyandırır.
Elle sera moins sur ses gardes.
Şurası kesin ki aleni bir arama onu uyandıracaktır.
- Une chose est sûre. Une fouille le mettra sur ses gardes.
# Bu kızda öyle bir şey vardı ki, sizde onu ömür boyu koruma isteği uyandırıyordu.
On avait envie de protéger cette petite pour la vie.
Sizin için onu uyandırırım. Kaçık herif.
Je vais vous faire un avantage et la réveiller.
Onu kahvaltı için uyandırıyorum.
Je la réveille.
Onu uyandırıp, işe başlatacağız.
On va le réveiller.
Jeanne, onu uyandır, dışarıda taksi bekliyor.
Jeanne, reveille-le. Y a un taxi en bas. Toi, aide-moi.
- Hayır! Onu uyandırabilirsiniz, bayım.
Vous risquez de la réveiller.
Her uyuya kaldığında uyandırıp onu buraya getirin.
Dès qu'il s'endort, recommencez.
Onu uyandırırsan seni asla bağışlamam.
Je ne le vous pardonnerai jamais si vous le réveillez.
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Tu le connais mieux que moi. Ne le réveille pas trop brusquement. Il est mauvais quand il a bu.
Neden onu uyandırıp da bunu ona söylemiyorsun.
Réveille-la pour le lui dire.
Sonra, gecenin üçünde onu uyandırıp, "Şimdi!" derdim.
Puis á 3 h du matin, je la réveillais en lui disant : "Maintenant!"
Ken tekrar yatar ve koçu onu uyandırır.
Ken retourne au lit et son entraîneur le relève.
Ve koçu Kyoto'daki altı odalı ağaç evinden 75.000 km. Koşup onu uyandırır.
Et son entraîneur doit parcourir 65 000 km depuis son immense maison de Kyoto pour le réveiller.
Onu uyandır.
Réveillez-le.
Yaptıklarımızdan dolayı tek korkum uyuyan bir devi uyandırmış ve onu korkunç bir hınçla doldurmuş olmaktır.
J'ai peur que nous n'ayons... réveillé un géant endormi et que sa réaction soit terrible.
- Bazen kendini masaldaki prenses gibi düşünmüyor musun? Prensi gelir ve onu bir öpücükle uyandırır.
Une belle princesse endormie, dans un château, attendant qu'un prince la réveille... d'un baiser.
- Evet. Çabul ol, onu uyandır!
Va le réveiller.
Ama onu uyandırıp müjdeyi vereceğiz.
Mais nous allons le réveiller pour lui annoncer la nouvelle.
Sabahları kahvaltıya gitmek için onu uyandırırdım.
Le matin, j'allais le réveiller.
Evet, ama sanırım onu uyandırdım.
Oui. Je crois l'avoir réveillé.
Cehennem çukuruna düşerken onu da yanımda götürmemek için, Zakhar'ı uyandırıp buradan kaçıp gitmeliyim.
Réveiller Zacharie et partir avant que je ne roule dans l'abîme et ne l'entraîne avec moi.
Başka? Daha 2 : 30. Uyandırın onu.
Que veux-tu qu'il fasse à 2 h 30?
Ama onu uyandırırsanız...
Mais si on le réveille...
Onu uyandırırsan kıçına tekmeyi basarım.
Tu le réveilles, je te botte le cul.
Oh hayır.... Uyandıracaksın onu Timothy!
Elle va réveiller Timothy!
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Eudora Fletcher a l'espoir que Zelig y sera... et, si elle peut le rencontrer... les sentiments profonds qu'il a toujours eus pour elle... se ranimeront.
Şimdi git ve onu uyandır.
Maintenant, va la réveiller.
Beni uyandırıp onu yakalayacaksın.
Je le saisirai quand tu me réveilleras.
Bu kadar kolay olamaz. Hayır onu uyandırma.
C'est assez dangereux pour nous deux.
George'layken bir gürültü duyduğumda onu uyandırırdım, o da tabancasını çıkarırdı. Sonra mermileri bulması gerekirdi, çünkü mermileri sürekli saklardım. Daha sonra, mermileri bulunca da sevişirdik.
Du temps de George, je le réveillais la nuit, il sortait son fusil, cherchait les balles que j'avais cachées, puis on faisait l'amour.
Onun adı ne? Uyandırın onu!
Comment s'appelle-t-elle?
Onu uyandır ve buraya getir.
Réveillez-le et amenez-le!
- Kyoami, uyandır onu!
Kyoami, réveille-le.
Onu uyandırırsam kızar.
- Elle se fâche si je la réveille.
Elimde olsa onu son uykusundan uyandırırım.
je n'ai rien à voir avec ce qui lui est arrivé.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55
onun da 23
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55
onun da 23