Yağmur başladı traducir francés
202 traducción paralela
Sonra yağmur başladı ve ben hastaydım.
Et puis, il a commencé à pleuvoir. J'étais malade.
Bir yıl kadar önce şu ağacı kesiyordum ki birden yağmur başladı.
Ilya un an,'ye coupafls set arbre, et il s'est mis é pleuvoir.
Yağmur başladı.
Il s'est mis à pleuvoir.
Parkta yürüyorduk ve birdenbire yağmur başladı.
Il a commencé à pleuvoir. On s'est abrité dans une guérite.
Sonra da yağmur başladı.
Ensuite, il a plu.
- Ne oldu canım? - Yağmur başladığında Arthur...
Quand la pluie a commencé, Arthur...
Yağmur başladı.
Voilà la pluie.
Yağmur başladı.
Il commence à pleuvoir.
- Yağmur başladı. - Tehlikeli.
Ça devient dangereux.
Haydi gidelim, yağmur başladı.
Rentrons, il commence à pleuvoir.
Yine yağmur başladı.
Il recommence à pleuvoir.
Yağmur başladı.
Une averse!
Yağmur başladığından bu yana tur başına üç dört saniyeyle farkı açıyor.
Depuis qu'il pleut, il a amélioré son temps au tour de 3 ou 4 secondes.
Ayrıca yağmur başladı ve harika bir lda Lupino filmi var.
D'ailleurs, il commence à pleuvoir et ils passent ce film génial d'Ida Lupino.
Sevgilim nerede? Yağmur başladı göz yaşları dökmeye.
La pluie derrière la vitre ne s'est plus arrêtée.
Yağmur başladı göz yaşları dökmeye.
où est mon amoureuse?
Sonra, yağmur başladı. Okçular yaylarını kuru tutamadılar, kalkanları sırılsıklam olup ağırlaştı, taşımaları çok zorlaştı.
Les arcs n'ont pas pu rester secs et les boucliers ont été détrempés.
İşe bak, bir de yağmur başladı.
Il commence à pleuvoir, ça ne va pas arranger les choses.
Anneciğim, yine yağmur başladı!
- Mama mia, il pleut encore!
Maalesef yine yağmur başladı.
Je crainds bien qu'il ne pleuve.
Yağmur başladı, dikkate almalıydın.
Il pleut, au cas où t'aurais pas remarqué.
Bir süre sonra yağmur başladı.
Puis il se mit à pleuvoir.
Özür dilerim. Yoldayken yağmur başladı, ama pastaya bir şey olmadı.
C'est qu'il a plu brusquement, mais le plat est toujours chaud.
Yağmur başladı. Bir taksi bulur musun?
Fais signe à un taxi.
Ama sonra, o ay yağmur başladı.
Mais il a commencé à pleuvoir ce mois-là.
Bir süre sonra yağmur başladı. Ve daha sonra, bardaktan boşalırcasına yağdı.
Peu après, la pluie s'est mise à tomber, et puis, il est tombé des cordes...
Yağmur başladı mı şakır şakır yağar.
Un malheur ne vient jamais seul.
Yağmur taneleri düşmeye başladığında
Quand la pluie va tomber?
Yağmur yağıyor. Tam High Street'e saptığım anda başladı.
Il a commencé à pleuvoir... quand je m'engageais dans High Street.
Yağmur durdu. " " Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler. "
La pluie a cessé, le jeu recommence, et la foule de 50000 personnes a rangé les impers et les parapluies et se prépare à apprécier ce jeu qui partout sur la planète représente le mieux l'Angleterre.
O gün yağmur yağmaya başladı.
Il a commencé à pleuvoir le jour même.
Yağmur yağmaya başladı.
Il pleuvait.
Yağmur yağmaya başladığından beri dokumacılara merak saldım.
Depuis que Ia pluie est arrivée, je suis absorbé par Ies tisserands,
Ve bardaktan boşanırcasına, bunun gibi, yağmur yağmaya başladı.
Et il s'est mis à pleuvoir des cordes, comme ce soir.
Yağmur yağmaya başladı.
Il a commencé à pleuvoir.
- Yağmur başladı.
- Il pleuvait.
Sığınaktayız... Yağmur yağmaya başladı. Çok şiddetli yağıyor.
Nous sommes à l'abri... la pluie s'est mise à tomber, et plutôt dru.
Üzerine beş senedir... yağmur damlası düşmemiş vahşi bir hayvan gibi... kokmaya başladım.
Je sens comme une bête sauvage sur qui il n'a pas plu depuis cinq ans.
Ben de makineyi çalıştırdım ve o patladı, sonra yağmur yağmaya başladı ve- -
Mais j'ai allumé une machine et ça a explosé. Il s'est mis à pleuvoir.
Yağmur yine yağmaya başladı.
Que d'eau!
Hava tahmininde denildiği gibi, yağmur düşmeye başladı.
Comme prévu, voici la première averse.
- Burada yağmur bir başladı mı dinmez.
La pluie, ici, on sait jamais quand ça s'arrête.
Tam o anda yağmur yağmaya başladı.
Au même moment, la pluie se mit à tomber.
Bu siyah yağmur şehrin kuzeybatı... bölgesine yağmaya başladı.
Une pluie noire commença a tomber sur la partie nord-ouest de la ville.
Kadınlar suyu almak için ellerini kaldırır Erkekler ayaklarıyla toprağı eşeler. Çünkü tohum dansın başladığını bilmeli... ve ağızlarını açıp cennetten yağmur içerler.
Les femmes ont les bras en l'air comme si elles attrapaient l'eau... et les hommes doivent battre le sol avec les pieds... pour que les semences comprennent... que la danse a commencé... et pour qu'elles ouvrent la bouche et boivent la pluie céleste.
Yağmur, o topa vurduktan sonra başladı.
Il ne pleuvait pas quand il a frappé.
Yağmur yağmaya başladı. Soğuk, sevimsiz bir yağmur.
Il a alors commencé à pleuvoir, une horrible bruine froide.
- Neden? Yağmur ve su kanalının olmaması yüzünden küflenmeye başladı.
Avec la pluie, et sans système de drainage, ça commence à moisir.
Son iki günün büyük kısmını yağmur yüzünden içeride geçirdim ve bir tente yapmaya başladım.
"Depuis deux jours, la pluie m'oblige à rester à l'intérieur " et j'ai commencé à fabriquer un auvent.
Sonra, evde yalnızdım ama yağmur yağmaya başladı.
Quand j'étais seule à la maison, mais il a commencé à pleuvoir.
Yağmur yağmaya başladı Her yer çamurlaşacak, çamurlaşacak
La pluie arriva Il y eut du grabuge
başladı 99
başladı mı 16
yağmur 95
yağmur yağıyor 154
yağmur mu yağıyor 23
yağmurda 16
yağmur geliyor 16
yağmur yağıyordu 31
yağmur yağacak 48
yağmur durdu 32
başladı mı 16
yağmur 95
yağmur yağıyor 154
yağmur mu yağıyor 23
yağmurda 16
yağmur geliyor 16
yağmur yağıyordu 31
yağmur yağacak 48
yağmur durdu 32