Yağmur geliyor traducir francés
64 traducción paralela
- Büyük bir yağmur geliyor.
- Grande pluie venir.
- Sağ ol. - Taksi, bayım? Yağmur geliyor gibi.
Vous désirez un taxi?
Yağmur geliyor gibi.
On dirait qu'il ne pleut plus.
- İyi değil. Yağmur geliyor.
- La saison des pluies commence.
Sanki yağmur geliyor...
- Pensez-vous qu'il va pleuvoir...
- Sanırım yağmur geliyor.
- Il va sûrement pleuvoir.
Yağmur geliyor. San Francisco'nun havası da hiç belli olmaz.
- On dirait qu'il va pleuvoir.
Yağmur geliyor.
Nous passerons la nuit ici.
Büyük bir yağmur geliyor.
Une grosse pluie approche.
Yağmur geliyor.
Il va pleuvoir.
Yağmur geliyor.
La pluie arrive.
" Sevgili Anne, hava güzel, yağmur geliyor.
Ma chère Anne, Il fait beau, mais il va pleuvoir.
Gitmeliyim. Yağmur geliyor.
Je vous quitte, le temps est à la pluie.
Yağmur geliyor!
La pluie arrive!
Yağmur geliyor.
La pluie va passer.
Yağmur geliyor! Acele edin!
Bon, mais vite, il va pleuvoir!
Yağmur geliyor.
La pluie arrive
Sanırım yağmur geliyor.
Il paraît qu'il va pleuvoir dans la soirée.
Bunları ekmeliyim çünkü yağmur geliyor.
Il faut que j'aille les planter avant qu'il pleuve.
Yağmur geliyor, kediler yağmurdan nefret eder.
Les chats détestent la pluie!
Yağmur geliyor, belki de eve dönmeliyiz.
Il va pleuvoir. On ferait mieux de rentrer.
Yağmur geliyor.
On dirait qu'il va pleuvoir.
Şemsiyenizi alın çünkü size garanti ediyorum sağnak yağmur geliyor.
Un temps à pas mettre un chat dehors!
Billy, yağmur geliyor.
Billy, il va pleuvoir.
Yağmur geliyor.
Pluie à venir.
Biraz hızlı hareket etmeliyiz, yağmur geliyor.
Faut faire vite, il va pleuvoir.
Soğuk hava ve yağmur geliyor gibi.
On dirait que des pluie verglaçantes qui arrivent
- Yağmur geliyor mu bakayım?
- On reporte?
Yıldırımla beraber yağmur geliyor.
Et avec les éclairs viennent la pluie.
Yağmur buradaki çöp yığınının örtüsünü kaldıracak gibime geliyor.
Cette pluie a fait apparaître des tas d'immondices dans le coin.
Ve yağmur da geliyor.
Et les pluies arrivent.
Yağmur geliyor.
Il va pleuvoir...
Yağmur geliyor.
Voilà la pluie.
Yağmur Bulutları geliyor.
Voilà l'orage.
Duvarlar çekiyor mu yoksa bana mı öyle geliyor? Bence bu yağmur duracak.
Cher Lash, 2e jour de vacances, et il pleut toujours.
Yağmur yine geliyor.
En plein sous la table d'harmonie!
Arabamın üzerindeki yağmur vaftiz anlamına geliyor.
La pluie baptise ma voiture.
Şimdi ise "Çocuklarla Neşelenin" korosu yağmur ormanlarını anlatmak için geliyor.
Et maintenant, ils chantent la forêt tropicale : "Les enfants rendent gai"!
Bilemiyorum. Her an yağmur yağmaya başlayacakmış gibi geliyor.
En général, il commence toujours à pleuvoir à ce moment précis.
Burnuma yağmur kokusu geliyor.
Ca sent la pluie.
Yoksa yağmur mu geliyor?
Vous en sentez un qui arrive?
Bulutlar geliyor. Yağmur yağacak gibi.
Les nuages s'amoncellent, il va pleuvoir.
Korkarım, yağmur bulutları geliyor, Bayan Whit.
J'ai peur qu'une tempête ne s'annonce, madame Whitt.
Yarın, yağmur bırakma olasılığı yüksek bir yüksek basınç hava kütlesi geliyor.
Demain, un front de haute pression apporte une forte possibilité de bruine.
Yağmur geliyor.
- Oui, la pluie arrive.
Hayır, bak şu fenere, tamam mı? Devamlı kırmızı, yağmur geliyor.
Rouge, il va pleuvoir.
Buraya oğlumun Yağmur Getiren olabileceğini düşündüğü için onu öldürmeye mi geliyor?
Alors il va venir ici... pour assassiner mon fils, parce qu'il pense que c'est peut-être le... Rainmaker?
Puck, İberya'daki yağmur miktarlarıyla ilgili coğrafya sınavından çaktı bu da mezun olamayacağını anlamına geliyor.
Et Puck a raté son examen de géographie sur les précipitations Ibériques, ce qui veut dire qu'il ne sera pas gradué.
Yılın en büyük kış fırtınası geliyor ve önümüzdeki saat içerisinde New York ve New Jersey'e şiddetli yağmur yağması bekleniyor.
C'est la plus grosse tempête d'hiver de l'année jusque là, et autant que trois pouces de pluie sont attenduent à New York et au New Jersey dans la prochaine heure.
Hayır, yağmur kesilince, ıslak yapraklara basıp kayma korkusu olmadan yürüyebiliyorum anlamına geliyor.
Non, mais il a arrêté de pleuvoir, je ne risque plus de glisser sur des feuilles mouillées.
Eriyen gökyüzüne bak, düşen yağmur damlaları dile geliyor.
"Regarde le ciel s'effacer." "S'échapper dans ces gouttes de pluie."
geliyorum 2650
geliyor 1263
geliyorsun 30
geliyor musun 650
geliyor musunuz 91
geliyoruz 309
geliyormusun 18
geliyorlar 662
geliyor mu 41
geliyorum efendim 21
geliyor 1263
geliyorsun 30
geliyor musun 650
geliyor musunuz 91
geliyoruz 309
geliyormusun 18
geliyorlar 662
geliyor mu 41
geliyorum efendim 21