Zaman alacak traducir francés
1,613 traducción paralela
Biraz zaman alacak.
Cela prendra quelque temps.
Bu iş zaman alacak.
Ça a pris une éternité.
Yemem biraz zaman alacak.
C'est parce que ça fait longtemps que j'en ai pas mangé.
Biraz zaman alacak.
Ça va prendre du temps.
Ta ki tamamen çözülünceye kadar, ve bu da zaman alacak.
Je n'aurai l'heure du décès qu'après la décongélation.
Biraz zaman alacak, biliyorsun.
Ce sera long, tu sais?
Burada dünyayı değiştiriyoruz ve biraz zaman alacak.
Dis-lui qu'on est en train de changer le monde et que ça va prendre du temps.
Biraz zaman alacak ve tanıdıklarında ne kadar müthiş olduğunu düşünecekler.
Ca va prendre un certain temps et elles penseront que tu es géniale quand elles te connaitront.
Bilgisayarı aldığından beri hiç dosya silmediği için biraz zaman alacak.
Elle n'a pas défragmenté son disque dur depuis qu'elle l'a. - Ça devrait donc prendre du temps...
Albay doğal sebeplerden öldüğü için yargıcın izni imzalaması zaman alacak.
Enfin, je l'ai fait. Vu que le capitaine est mort de cause naturelle, ça va prendre du temps au juge pour le signer.
"Ne kadar sürer Abby?" Biraz zaman alacak.
Combien de temps, Abby?
Konuşmamak zaman alacak.
Tu ferais mieux de ne rien dire.
Çünkü benim için yeteneklerimi farklı durumlara alıştırmak biraz... zaman alacak.
Parce qu'il me faut du temps pour ajuster mes capacités à de nouvelles... situations.
Hesaplamak biraz zaman alacak.
Le calcul va prendre un peu de temps. Allez-y.
Belki otele gitmek istersin. Biraz zaman alacak.
Tu devrais retourner au motel, ça va prendre du temps.
Ve yeni bir şeye alışmam zaman alacak.
Et ça va prendre un peu de temps pour que je m'habitue à ce changement.
Henderson ile ilişkilendirmek biraz zaman alacak.
J'ai la liste des passagers. Ça va être long de la recouper avec Henderson.
Sanırım çatlak bir borumuz var ama boruyu bulmak biraz zaman alacak.
On doit avoir un tuyau cassé, mais ça va prendre du temps de trouver lequel.
Bakın, bu biraz zaman alacak ama eğer bu bizi buradan kurtaracaksa buna değmez mi?
Écoutez, je sais que ça va prendre du temps, mais si on finit par quitter cette île, ça vaudra le coup.
11. Ölü bir avukat ve 200 tanık... biraz zaman alacak.
Une avocate morte et 200 témoins, forcément.
Daha önce de söylediğim gibi, zaman alacak.
Je vous le répète, ça va prendre du temps.
Açıklaması biraz zaman alacak
OK, ceci va demander quelques explications.
- Biraz zaman alacak.
- Ça risque de prendre du temps.
- Biraz zaman alacak.
- Et ça va prendre du temps.
Bay Simpson'ın iyileşmesi zaman alacak.
M. Simpson sera en salle de réveil un moment.
Kendimi sana kabullendirmem zaman alacak, ama gerçek şu ki..
Il faudra du temps pour que je fasse mes preuves mais la vérité c'est que... bien que je ne te comprenne pas tout le temps,
Üzgünüm ama buna alışmam biraz zaman alacak.
Le service de sécurité l'a averti là-dessus.
Tabii, tüm şahsi tercihlerini öğrenmesi biraz zaman alacak.
Cela prendra bien sûr du temps pour apprendre vos petites préférences.
Kendini iyi hissetmen biraz zaman alacak.
Ça va juste te prendre du temps pour t'y habituer.
Oraya inmen biraz zaman alacak.
Ca va te prendre du temps pour descendre là-bas.
Bu biraz zaman alacak. Ara vermek falan istersen...
Ca risque de prendre un moment, si vous voulez prendre une petite pause.
- Uzun zaman alacak.
- Ça risque d'être long.
Biraz zaman alacak.
Ça prend du temps. Ms.
Yaşadığı korkuyu atlatması biraz zaman alacak.
Il mettra du temps à surmonter cette épreuve difficile.
Bu veriyi düzenlemem biraz zaman alacak.
Il me faut un certain temps pour rassembler les données.
Diş fırçanı getirdin mi? Biraz zaman alacak, çünkü.
Vous avez apporté une brosse à dents?
Sağol Greg, ama bununla depomu doldurmak biraz zaman alacak.
Merci, Greg. Ca va être un peu long pour remplir mon réservoir
Arkasında kim olduğunu öğrenmek biraz zaman alacak.
Ça va prendre un peu de temps pour savoir qui est derrière ça.
Yani, Bu gece bir katedral tasarlayacaktım ancak, insanın anlaşılmazlığı ve Tanrı arasındaki ilişki biraz zaman alacak gibi.
Je veux dire, j'allais concevoir une cathédrale ce soir, ça fout un grand coup à la relation entre dieu et le mystère de l'homme.
Galiba, bu da biraz zaman alacak.
Eh bien, ça va probablement prendre un petit moment.
Çok az zamanımı alacak.
J'en ai pour une minute.
Çok koşmaktan hoşlanmam ve koşu, fakat ben... Ancak duş alacak zamanım var.
J'adorerais... mais j'ai à peine le temps de me doucher.
Zamanında ve coşkulu bir şekilde cevap vermezseniz, iş arkadaşım paspasını alacak ve kendi deyimiyle sizi buzlu şekerleme yapacak.
Si vous ne répondez pas à temps et de manière exubérante, mon associé, je le cite, vous enfoncera avec son balai.
Bu da uzun zaman alacak.
Ce sera plus long.
Bunu kırmak biraz zaman alacak.
Ça va prendre un peu de temps pour l'analyser.
Korkarım ki biraz zaman alacak.
Je crains que ça ne soit long.
Zaman genişlemesi yüzünden biraz zaman alacak bu.
Cela va juste prendre un moment à cause de la dilatation temporelle.
Benim patatesim o salçadan ne zaman nasibini alacak, onu merak ediyorum. Eleştirdiğimi sanma.
- Ça ne me regarde pas.
Zaman mı alacak?
Notre gouvernement discute avec le gouvernement Saudi
gerçekleştiği zaman beni hayrete düşürecek şeyleri hedeflememi söyledi. Aklımı başımdan alacak şeyleri.
- " J'aimerais que tu te fixes un objectif, tellement grand, que si tu réussis, cela va te bouleverser.
Mahkemeye başvuracağım. Evet, o zaman göreceğiz, Chester'ı kim alacak bakalım.
Et on verra qui aura la garde de Chester.
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
alacak 20
alacaksın 58
alacaksınız 23
alacak mısın 19
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
alacakaranlik kuşaği 23
alacak 20
alacaksın 58
alacaksınız 23
alacak mısın 19
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92