English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Ban

Ban traducir portugués

519 traducción paralela
Ben Shunsaku Ban, Japonya'dan bir özel dedektifim.
Sou Shunsaku Ban, um detective privado do Japão.
Adım Shunsaku Ban...
O meu nome é Shunsaku Ban...
Kendi yuvalarından çıkıp çıban başı James'i kovdular mı?
Rebelaram-se e expulsaram o idiota do James?
Gümrük tarifeleri dış politikanın... - Çıban başı.
As tarifas alfandegárias sempre foram uma... medida paliativa!
- Dış politikanın çıban başı.
- Medida paliativa... para a política externa da América.
Ban karşı hep kötüydü. Hayat sigortasını bile kızına ödenecek şekilde yaptı.
Até o seguro de vida o tem em nome de sua filha.
Dünya, baban onun vücudundaki çıbanı ateşle ve demirle tedavi ettikten sonra iyileşti.
O mundo foi curado, desde que o teu pai tratou o abcesso do seu corpo, com ferro e fogo.
Eklemlerinde şiddetli ağrıları var, parmağında bir çıban çıkmış... ve başı ağrıyor.
Tem dores fortes nas articulações, uma queimadura no dedo e dores de cabeça.
Deşelim bu çıbanı.
Voltemos, porém, a tocar na ferida :
Bunu ban açıklayabileceğini düşünüyor musun?
Consegues explicar isto?
Onu buraya çağırdım, çünkü ban ayardım etti.
Trouxe-o aqui porque ele me ajudou.
Ban New York Longacre 57598'i bağla.
Ligue-me para Nova York. Longacre 57598.
Kek, Kek, fırıncı ban iyi bir kek pişir.
Pastel de carne, pastel de carne, padeiro, cozinha um pão tão rápido quanto possas.
Eğer istediğin bir şey varsa önce ban sor.
Se alguma vez quiseres algo, pergunta-me primeiro.
Benim halkım ban itaat eder.
A minha gente obedecer a Sexta-feira.
Ban de seni seviyorum, baba!
E eu te amo meu pai.
Onu ban verin!
Vai buscar para mim!
Bende bir çıban var, düşündüm ki, hemen onu deşersin.
Não, estou com um furúnculo num certo lugar... e pensei que pudesse tirá-lo.
Kahve de çok sıcak içine bol, bol ekmek banın.
O café está a ferver, bebe e põe muito pão.
♪ Eğer bu aşksa, ban daha fazla vermelisin ♪
Se isto é amor Tens de me dar muito mais
Güzel bir çıbanın var.
Uma bela espinha, meu amigo.
Afrika'daki her askerde çıban vardır.
Há uma espinha luzidia por cada soldado em África.
Ama çok çıban görürsün.
Mas irá ter mais espinhas.
Kalan herkese çıban sinek ve dizanteri.
Os outros aguentam-se com espinhas na pele, moscas na carne e disenteria na pança.
Ban borcunu bir hafta sonra kaleye vardığımızda ödeyeceksin.
Pagar-me-ás o que tens no forte que nós estaremos lá dentro de uma semana.
Galiba çıban başıyım ha?
Sou difícil, não é?
Bir yerlerinde isilik ya da çıban çıkmadığı hafta olmaz.
Quase toda semana têm pruridos ou abscessos.
Onları ban telim edersiniz, kanuna.
Entregam-mos a mim, que sou a lei.
Patlatırım sana, Havershaw! Ban nasıl patronluk taslarsın.
Porra, Havershaw, como te atreves a falar assim?
Elinizi sıkamıyorum kedinin çıbanına domuz yağı sürüyordum.
Desculpem não lhes dar um aperto de mão, mas estive a pôr banha no furúnculo do gato.
Harmonica çalmayı öğreniyorum.
Eu estou aprendendo a tocar ban... harmônica.
Ban Bay Christie, artık 432-5997'de değilim.
Aqui é o Sr. Christie. Já não estou no 431-5997.
Tobruk bir çıban başı gibi kalmış, İngiliz inatçılığının her anlamda bir simgesi haline gelmişti.
A cidade continuou sendo um espinho encravado, símbolo da persistência dos britânicos, tal como a expressão de bulldog de Churchill.
Ban ne anlatacaktın, söylesene.
Diz-me o que me ias dizer.
Koca Burunlu Benny sırtında çıban gibi bir şey var diye girmezdi..
O Benny Narigudo não entrava na água porque tinha furúnculos ou uma porcaria qualquer nas costas.
Eminim ki sabah kahvene bile bir alet banıyorsundur sen!
Aposto que até embeberias uma pila no café da manhã.
Frengi, kanlı çıban, belsoğukluğu falan.
Sífilis, purulências e gonorreia.
Ban burada olacağım.
Eu irei depois.
"Ban-one."
"Ban-Um."
"Her akşam karım ban içmek için bir şeyler getiriyor."
"Todas as noites, a minha mulher traz-me uma bebida."
Ban bir liste verdiler.
Däo-me uma lista.
Sonra da kırmızı turp sosuna banıyorsun..
Deita-se um pouco deste molho de rábano.
Gerçek Bayan Hirsch öldü ve dairenin yeni sahibi yalan söylüyor ya da bizim gördüğümüz Roy Hirsch aslında ban başka biriydi.
Ou verdadeiro Hirsch morreu e este inquilino mente, ou ele é o Roy Hirsch e o cadáver que nós vimos é outra pessoa.
Tayland'a gideceğim ve mallarımız için Ban Sung'la savaşacağım.
Tenho de ir à Tailândia e negociar com o Ban Sung as nossas mercadorias.
Ban Sung'a ulaşmaya çalışıyorum.
Estou a tentar contactar o Ban Sung.
Yaşlı generalle iş yapmak yeterince kötüydü, o ikiyüzlüydü. Ama Ban Sung ondan da kötü.
Já foi mau negociar com o velho general, aquela osga, mas o Ban Sung ainda é pior.
- Ban Sung'un egosunu tabana vurdurtunuz.
- O ego do Ban Sung é como um polvo.
O sokak çocuğu pis beyaz tozcu Ma, Ban Sung'un elinde 150 tonluk mal olduğunu öğrenmiş.
O White Powder Ma sabe que o Ban Sung tem uma colheita de 150 a 200 toneladas.
Benden, Ban Sung'a, işbirliğinizin anısına.
O meu presente para Ban Sung, em honra da nossa associação.
Peki Bangkok'un 500 mil uzağında bir ormanda, eroin kralı Ban Sung'la buluştuğunuz doğru mu, efendim?
Esse negócio leva-o a meter-se na selva 800 kms para norte de Bangkok, para se encontrar com um conhecido barão da droga chamado Ban Sung?
'İri Çıban've'Ufak Çıban'. Biz Burdettesler ailemize edilen aşağılayıcı lafları hoş karşılamayız. Dikkatli ol.
Cuidado, Snowman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]