Ben yokken traducir portugués
1,012 traducción paralela
Siz iki açgözlü ben yokken masayı toplarsınız.
Depois ponham os pratos no lava-loiças, seus comilões.
Ben yokken eşyalarıma göz kulak olun.
Olhem pelo meu ouro enquanto não estiver aqui.
Jeannie, ben yokken iyi bir kız olup sürüden ayrılanlara bakacaksın, değil mi?
Jeannie, vai ser uma boa garota, não vai... e cuide de todas desgarradas enquanto eu vou, hum?
Bu arada, bay McFadden ben yokken odamı alt üst edecek olursa sakın kızma.
Não fique incomodado se o senhor McFadden revistar as minhas instalações enquanto estou fora.
Ben yokken Don Nacio atlarını kendi almış ve sonradan anlaşılmış ki, atların beş ayağı varmış.
Quando não ajudei Don Nacio a comprar os seus cavalos... descobriu depois que que tinham cinco patas.
peki, Ben yokken buraya birilerini getirdiğini biliyordum.
Bem, eu sabia que ela trazia aqui alguém quando eu saía.
Ben yokken hep böyle yapar.
Fá-lo sempre quando saio.
Ben yokken sana bakması için Louise'le konuşacağım.
Não te fazia mal ires ver a Louise para que ela trate de ti, na minha ausência.
Ben yokken burada işler hep arap saçına döner.
Fica tudo loco, sempre que saio daqui.
Ben yokken Kaptan sensin.
Serás o capitão na minha ausência.
Ethan, ben yokken buraya sen göz kulak olacaksın.
Ethan, toma conta das coisas enquanto estou fora.
Evlat, ben yokken evin erkeği sen olacaksın.
Filho, enquanto eu não estiver você será o homem da casa.
Şey, ben yokken bir paket gelirse, bakmak yok.
Se chegar um embrulho enquanto estiver fora, não espreites.
Ben yokken neler planladığını kastediyorum.
Referia-me aos teus planos enquanto eu estiver fora.
Dinleyin bayan Porter, ben yokken siz eve göz kulak olsanız yeter.
Olhe, sra. Porter, se puder vigiar a casa durante a minha ausência.
Mina sevgilim, aptal olduğumu sanma... ama ben yokken bunu takarsan çok sevinirim.
Mina, minha querida, não penses que estou tontinho mas ficaria feliz se durante a minha ausência usasses isto.
- Elbette. Ben yokken önemli bir şey oldu mu?
Aconteceu alguma coisa importante enquanto eu saí?
Bir de, bana ben yokken çıkan gazeteleri getir.
E... e traga os jornais | de quando eu estava longe.
Çevrende ben yokken atla yüksekten atlamanı istemiyorum, beni duydun mu?
Não a quero a saltar de cavalo quando não estou por perto. Ouviu? Sim.
Sana güveniyorum, ben yokken onlara gözkulak ol.
Você que é de confiança, conto contigo. Veja se eles se portam bem.
Ben yokken bana el dağıtmayın.
E não faça batota na minha ausência.
Ben yokken geri gidebilirdin.
Podias ter voltado para lá enquanto eu estive fora.
Ben yokken buna iyi bir bak.
Toma conta disto enquanto eu estiver fora.
# Ve ben yokken merak etme
"e não te preocupes enquanto estiver fora"
Ben yokken sen sıradan biriydin.
Sem mim não eras ninguém.
Ben yokken biraz inceleyin.
Certo. Vejam isso até eu voltar.
Ben yokken kullanma.
Não o conduzas enquanto eu estiver fora.
Ben yokken hareketlerinize dikkat edin.
Quero que se comportem enquanto estiver fora.
Ben yokken okumanι biraz daha geliştirmek istersin diye düşündüm.
Pensei que talvez gostasses de treinar mais a leitura enquanto estiver fora.
Matuşka ben yokken, eğer bana bir ihtiyacınız olursa sizinle olduğumu unutmayın.
Matushka se precisar de mim finja que eu estou aqui.
Ben yokken, burda herşeyin yolunda gitmesine bak.
Vais ser responsável pela Lei e Ordem enquanto eu estiver fora?
Ben yokken burayı idare edebilirsin, değil mi?
Você pode cuidar das coisas enquanto eu estiver fora, não é?
Ben yokken Linda'ya bakarsın diye düşündüm.
Tu e a Linda sempre foram muito chegados. Pensei que poderás cuidar dela enquanto estou fora. Signica muito para mim.
Ben yokken işlerle ilgilendiniz mi?
Cuidaram bem deste lugar, enquanto estive fora?
Sen burada otur. Ben gidip yiyecek bulacağım. Ben yokken bir şeyler deneme çünkü başına ne geleceğini biliyorsun.
Vou encontrar comida, e não tentes nada enquanto estiver fora.
- Ben yokken onu gördün mü?
Viste-a enquanto estive fora? - Vi, sim.
Evet,... ben yokken burası sana emanet.
Tome conta das coisas.
Şube başkanı yokken kağıtlarınızı ben mühürleyebilirim.
Quando o chefe do sector sai, posso carimbar a sua papelada.
O hiçbir neden yokken beni kabul etti.
Ben tomou conta de mim em consideração ao meu pai,
Bazen karısı evde yokken, ben onlara giderdim.
Ás vezes, quando ela não estava, eu ia á casa dele.
- Ben sadece Apartmanda olan bunca olaydan sonra... Karın burada yokken....
- Não vejo que posição mais inteligente podias tomar... depois de tudo o que se passou neste apartamento...
Sana b ir şey söyleyeyim? Kişisel olmadığını göstermek için sen yokken ben bellerim burayı.
Só para mostrar que não lhe guardo rancor, enquanto estiver no tribunal, eu adianto-lhe trabalho.
Ben de oraya çıkmak savaşmak istiyorum ama buna cesaretim yok yaşamaya bile cesaretim yokken, ölmeyi nasıl göze alırım.
Gostava de chegar ali e ser atingido, mas nem sequer tenho coragem para... Um homem sem coragem para viver, não a tem para morrer.
Ben burada çalışıyorum ve o yokken ben sorumluyum.
Sou a encarregada, quando ela não está.
Ve ben kısa süreliğine burada yokken size öldürücü bir silah daha göstermek isterim, bu silah fazla miktarda kullanılırsa bunlardan biri insanı ölüme götürebilir.
E agora, antes de me ir já embora, gostaria, ainda, de vos mostrar uma outra arma letal, que, se utilizada em grandes quantidades, pode aborrecer uma pessoa até à morte.
Ben buralarda yokken, buraya gelip her yere ateş etmişler.
Eles entraram aqui atirando em tudo quando eu não estava.
Neden içeride kalmanı istediğimi söyledim. Ben burada yokken kafesi kilitleyip orada kalacaksın.
Já te disse porque te quero lá atrás e vais lá ficar com aquela cela trancada quando eu não estiver!
Ben yokken yaramazlık yaptınız mı?
- Portaram-se bem?
Ben daha dünyada yokken, içine çoktan hile karıştırılmış... şu evlilik oyununu oynayarak hayatımı harcarsam eğer, bunu yapma şansım olmayacak.
Não tive chance de fazer isto já que gastei meu tempo com problemas matrimoniais, que foi manipulado antes do meu nascimento.
Karar verdim, ben burada yokken arabama sen bakacaksın.
Decidi deixar você cuidar do meu carro enquanto estou fora.
Ben evde yokken ona odasını temizlemesini söylerdim.
Obrigava-o a arrumar o quarto, enquanto eu saía.
ben yalnızım 40
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yapabilirim 67
ben yaparım 439
ben yaşıyorum 19
ben yedim 21
ben yokum 169
ben yoruldum 32
ben yaptım 316
ben yanındayım 34
ben yatıyorum 81
ben yapabilirim 67
ben yaparım 439
ben yaşıyorum 19
ben yedim 21