English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ B ] / Birşey yap

Birşey yap traducir portugués

440 traducción paralela
Holly, böyle konuşarak ahmaklık yapıyoruz. Ne sen bana birşey yapabilirsin, ne de ben sana.
Holly, que patetas que somos a falar um com o outro assim, como se eu te fosse fazer alguma coisa, ou tu a mim.
Şey, ıslık çal birşey yap.
Assobia ou qualquer coisa.
Hey, Cos, birşey yap!
Hey, Cos, faz qualquer coisa!
- Birşey yapılacağına söz veriyorum.
- Prometo que farei algo.
- Eğer böyle birşey yapıp bizi yakalatırsan...
Se me denunciasses... Se, por tua culpa, fôssemos recapturados...
Ama, birşey yapılmalı.
- Mas algo tem que ser feito!
Niye böyle birşey yap- -
Porque faria isso...?
Birşey yap yoksa çürüyüp gideceğim burada.
Faz qualquer coisa! O meu sangue vai apodrecer!
- Lütfen, bayan, birşey yapın!
- Mark! - Por favor, Sra, faça alguma coisa!
- Birşey yapın!
- Faça alguma coisa!
Yanlış birşey yapıyor muyum diye bakın.
Quero que veja se faço algo errado.
Peki, birşey yap!
Faça alguma coisa!
Savaş namına yapılan tek şey, Almanlar'ın üzerine savaşın kötü bir fikir olduğuna, bunu başlatmakla iyi birşey yapmadıklarına ama yinede bir barış umudu olduğuna dair propaganda broşürleri atmaktı.
Limitamo-nos a distribuir panfletos sobre o povo alemão, dizendo que não era boa ideia irem para a guerra, que era uma pena terem feito e que talvez pudéssemos chegar à paz.
Taarruz tarihi dahi öğrenilmişti. Ama hala birşey yapılmıyordu.
Até souberam a data do ataque, mas nada fizeram.
Birşey yapılmazsa hepsi ölecek.
Se nada se fizer, acabam por morrer.
- Birşey yap!
- Faça qualquer coisa!
Orada öyle durma, birşey yap!
Não fique aí especado, bolas!
Sanki yanlış birşey yapıyormuşum gibi bakıyorsunuz. Sanki yanlış birşey yapmışım gibi.
Olha para mim como se tivesse feito um disparate, como se tivesse feito um disparate.
Kendin için birşey yap.
Fazer algo por ti.
Hiç olmaması gereken birşey yapıp hırsızlığa ve firara teşebbüs ettin!
De todas as coisas, tentas-te roubar e escapar.
Şaka mı yapıyorsun? O adamlar bizim türümüzden insanlarla birşey yapmazlar.
Esses tansos não querem... ter nada a ver com pessoas do nosso tipo.
Sadece birsey kesindi, o çalısanlarına iyi ödeme yapıyordu.
Circulavam muitos rumores acerca dele. Uma coisa era certa, ele pagava bem aos seus funcionários.
Yapılacak birşey varsa, sırada İskoçya'da ziyaret etmem gereken bir adam var.
Há um homem na Escócia que terei de visitar em seguida...
Yapılacak birşey varsa.. .. sırada İskoçya'da ziyaret etmem gereken bir adam var.
Há um homem na Escócia que terei de visitar em seguida.
Soğuk birşey, bana yapıştı, sanki buz gibi bir eldi.
Algo frio e pegajoso, como uma mão gelada.
Mükemmel birşey bulursan, veya bir yer ya da birini ona yapışmalısın diye bir teorisi vardı, anlatabiliyor muyum?
Ele tinha uma teoria que se achas uma coisa perfeita, ou lugar ou pessoa, tens que te agarrar a ela.
Oradakilerden hiçbiri de Bayan Caswell'in nasıl okuduğunu.. .. ya da Bayan Caswell okuyor mu, yoksa başka birşey mi yapıyor, söyleyemezdi.
Nem pode ninguém presente dizer como Menina Casswell leu, ou se sabe ler de todo.
Hayranlık uyandırıcı, etkili, müzik ve ateşten yapılmış birşey.
Brilhante, viva, feita de música e fogo.
Pekala, bana kalırsa yapılacak tek birşey var.
Certo, a maneira pela qual eu vejo isto, há só uma coisa a ser feita.
Plan hakkında birşey bilmiyorlarsa neden yapıyorlar?
Se eles não sabem nada sobre o plano básico, por que fazem eles isso?
Vurulmak üzereyken, yapılacak fazla birşey yoktur.
Quando se está prestes a ser fuzilado não se pode fazer grande coisa.
Profesör, her zaman yapılacak birşey daha vardır, der.
O professor diz que há sempre mais uma coisa a fazer.
Yapılabilecek birşey yok.
Não tem nada a ver com isso.
Clint'te aynı şeyleri yapıyordu, Onun her zaman yaptığı işlerdi. Savaş onun yaşamında birşey değiştirmemişti.
Clint fazia porque... era o que ele sempre fez, a guerra não mudou nada.
O an için yapılacak birşey yoktu.
No entanto, nesse momento, nada havia a fazer.
Bu ikisi için yapılabilecek birşey kalmamış, Yargıç.
Não há mais nada que se possa fazer por estes dois, juiz.
Orası mezara döndü. Yapılacak birşey yok, Scott.
Receio que já não haja mais nada que possamos fazer, Scott.
Oh, üzgünüm Bay Arnold, ama yarına kadar yapılabilecek pek birşey yok.
Lamento, sr. Arnold, mas nada mais pode ser feito até amanhã.
Elini cebine sok, Sanki silahın varmış gibi yap. Sana birşey olmayacak.
Ponha a mão no bolso, como se tivesse uma arma, ficará bem assim.
- Eh, söylediği bu, yapılacak birşey yok...
- Foi o que ele disse.
Henüz birşey yapıldı mı?
Já foi identificado?
Yanında birşey götürmeni istiyorum. Ne olursa, sadece bir şeyden bir tutam al, ve kanında karıştır, hayatının bir parçası yap, onu sakla.
Eu gostaria que você levasse algo com você... de qualquer forma, leve apenas uma pitada de alguma coisa e faça estar no sangue faça disso parte da sua vida, salve isso.
Bana yapılan saldırıda elden birşey gelmezdi.
Mas não tem nada a ver com o ataque.
Senin yapıp, onların yapamayacağı birşey var.
Há uma coisa que tu podes fazer e eles não.
Yapılacak başka birşey yoktu.
Não havia nada a fazer.
Yerlilere göre... bu voodoo ile yapılan birşey.
Os nativo dizem para acontecer o vodu.
Yapılabilecek başka birşey yok.
Não há mais nada a fazer.
- Bayan Williams, burada yapılacak birşey kalmadı.
Sra. Williams, não há mais nada a fazer aqui. Deixe-me levá-la a casa.
Annemin gözünde, kız sahibi olmak için yapılan bir teşebbüsten başka birşey değildim.
Para ela, fui só uma tentativa de ter uma menina.
Gerçek yapımcılar böyle birşey demez!
Nenhum produtor sério diria isso em 1 milhão de anos!
- Benimle yapılması gereken birşey yok.
- Não tem nada que fazer comigo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]