Daha fazla yok traducir portugués
1,920 traducción paralela
Artık karım yok, yani bana daha fazla şantaj yapamazsın.
A minha esposa já não está cá, por isso não fazes mais chantagem comigo.
Daha fazla saklanmak yok.
Sem mais sombras.
Daha fazla gölge yok.
Sem te esconderes mais.
Pekala, şu an için daha fazla iletişim sınırı açmak için gerçekten vaktim yok.
Agora não tenho tempo para me comunicar.
Teşekkürler, ama daha fazla bunu kapatmana gerek yok.
Obrigado. Mas não precisa de continuar a encobrir.
Beni daha fazla korumana ihtiyacım yok.
Já não preciso que me protejas.
Öyleyse, daha fazla konuşmaya gerek yok.
Então, não temos nada para conversar.
- Beni dinle, daha önce bazı hayatları mahvettim. Aslında çok fazla hayatı, ama seninki bunların içinde yok
- Olha, eu já arruinei vidas, várias, aliás, e a tua não é uma delas.
# "Şimdiye kadar daha fazla şey öğrenirdin" diyorsun # # Anlatacak pek bir şeyim yok #
# Podes pensar que sei mais agora, # mas não tenho muito a mostrar.
Tamam, daha fazla ayrıntıya gerek yok.
Está bem, não precisamos dos detalhes.
Bu gece daha fazla içecek yok.
Hoje não há copos.
Daha fazla konuşma yok, yok.
Falar mais, não.
Başını daha fazla derde sokmana hiç gerek yok.
Não precisas de mais problemas.
Bundan böyle, daha fazla şaka yok.
A partir de agora, não há mais brincadeiras.
- Daha fazla oyalanmak yok.
Acabaram-se as demoras.
Daha fazla saçmalığa ihtiyacım yok, meselenizi saha dışında halledin, tamam mı?
Não preciso de mais problemas, por isso deixem-nos fora do campo.
Bu davaya daha fazla müdahale etmek yok, Bay Castle.
Chega de interferências neste caso, Sr. Castle.
Daha fazla sır yok, Pietro!
Não quero mais segredos, Pietro.
- Daha fazla işten bahsetmek yok.
- Chega de conversa fiada.
35 seneden fazla süredir dalıyoruz ve daha önce daldığımız yerlere gittiğimizde okyanuslardaki yok oluşu kendi gözlerimizle görebiliyoruz.
Há 35 anos que mergulhamos e todos os anos voltamos aos mesmos locais de mergulho e vemos a degradação dos oceanos perante os nossos olhos.
Daha fazla konuşmamıza gerek yok.
Já não precisamos de falar.
Daha fazla kayba ihtiyacımız yok.
Não precisamos de mais perdas.
Daha fazla yağ, bodur dullar ya da kendinden nefret ettiği için burnunu yaptıran yahudi kadınlar yok.
Chega de lipoaspirações a divorciadas gorduchas e de rinoplastias a judias sem auto-estima. Estou livre. Vou levar a Lizzy e o miúdo até Itália.
Daha fazla özür dilemek yok.
Não vamos pedir mais desculpas.
Peki, tamam, ben de daha fazla para yok, o yüzden onu hapisten çıkarmamı bekleme.
Sim, bem, eu não tenho nenhum dinheiro... Por isso esquece pois eu não lhe vou pagar a fiança.
Senden daha fazla bir şey bildiğim yok.
Percebi tanto como tu.
Bir kere söyledim, Cooper, daha fazla konuşma ve açıklama yok.
Já te disse, Cooper, não há mais conversas.
- İkimize yetecek kadar aralık yok burda. - Bende daha fazla kabak içi var.
Não há lugar para nós dois aqui.
Beni daha fazla sevmene ihtiyacım yok.
Não preciso que me ames ainda mais!
Evet. Daha fazla sahtekarlık yok. Daha fazla rol yapmak yok.
Basta de mentiras, de falsidade.
Gözümden düştü ama ona daha fazla söz söylememe gerek yok!
Mas já não me revolta mais... observar-te.
Daha fazla soru sormak yok.
Basta de perguntas.
Daha fazla sıkıntı yok, bana çağrı bırak.
Qualquer outro problema, me liga.
- Daha fazla tartışmaya gerek yok, Richard.
- Não vamos discutir mais.
Her iki ihtimalde de daha fazla burada kalmamıza gerek yok. Nasıl yani?
Não precisamos mais de ficar aqui.
Sahip olduğumdan daha fazla faturaya da ihtiyacım yok kesinlikle.
Estou orgulhoso de voce! A + A +?
Daha fazla soru yok.
- Não. Não há mais perguntas.
Bundan böyle daha fazla masumun canını almayacağım. Artık kanlı yataklar yok. Dalga geçmek için gaddarlık yapmayacağım.
Chega de vidas inocentes, camas ensanguentadas e crueldade, como desporto.
Daha fazla aldatmaca yok.
Sem mais rodeios.
Bunu daha fazla ertelemenin bir anlamı yok.
Não vale a pena adiar mais.
Daha fazla sürpriz eleman yok.
Lá se foi o elemento surpresa.
Buna daha fazla devam etmeme imkân yok.
Não posso continuar isto.
Tamam bakın, daha fazla tartışmanın anlamı yok.
Pessoal, não vale a pena discutirmos mais.
Çünkü o kızın hayatını yaptığından daha da fazla mahvetmeye hakkın yok.
Porque não deves estragar a vida da rapariga mais do que já fizeste.
Daha fazla endişelenmene gerek yok artık.
Não precisas de te preocupares mais com isso.
Daha fazla itiraf yok, daha fazla güzel davranışlar yok ve daha fazla sıçtığımın vicdan azabı yok.
Chega de confissões, de boas acções, e de remorsos.
Daha fazla itiraf yok, daha fazla güzel davranışlar yok ve daha fazla sıçtığımın vicdan azabı yok.
Chega de confissões, de boas acções e de remorsos.
Daha fazla itiraf yok, daha fazla güzel davranışlar yok ve daha fazla sıçtığımın vicdan azabı yok.
Chega de confissões, de boas acções e remorsos.
Daha fazla bira yok sana.
Acabou-se a cerveja.
Artık daha fazla konuşmak yok.
E nada de mais conversas.
Matthew, daha fazla konuşmak yok!
Matthew, chega de conversas.
daha fazla 180
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla konuşma 31
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla konuşma 31
daha fazla değil 55
daha fazla dayanamayacağım 79
daha fazla yaklaşma 57
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
daha fazla dayanamayacağım 79
daha fazla yaklaşma 57
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26