English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ H ] / Hepsi o

Hepsi o traducir portugués

9,805 traducción paralela
Hepsi o kadar.
É tudo.
Meclisin geçmiş gücünün soluk kalıntıları cadı avlarıyla, kazıkta yakılmalarla, sınırsız işkencelerle tükendi ve hepsi onları ayarladığı şeylerdi.
O Coven é uma mera sombra do que já foi, enfraquecido por caça às bruxas, fogueiras, perseguições intermináveis, tudo arquitectado por eles.
Hepsi o.
É só isso.
Hepsi bu. Seni ziyarete gelirse de, kararı Kolombiyalılar verir.
E se ela o for visitar, aquilo que os colombianos disserem.
Baban, kardeşim, her şeyden sonra bana biraz içini açmanı beklerdim, hepsi bu.
O teu pai, o meu irmão, tudo... Imaginei que eu fosse alguém com quem te conseguisses abrir.
It o olmak kırık hepsi değil.
Não é o que tem de ser.
- Elimden gelenin hepsi bu.
É tudo o que tenho para dar.
Victoria, eğer elimizdekilerin hepsi yalanlar ve varsayımlarsa, cezalandırılacağımızı söyledi.
Victoria, o juiz disse que com mentiras e conjecturas seríamos sancionados.
Annen eskiden onların babasıyla yatıp kalkıyordu, hepsi bu.
A tua mãe ia para a cama com o velho deles. É só isso.
Lee, onu Galavan davasında bir araç olarak gördüm ve ziyaret ettim. Hepsi bu.
Lee, fui vê-la como parte do caso contra o Galavan, só isso.
Hepsi Galavan'ın plânıydı.
Foi o Galavan.
Hepsi yanlış havalandırmayı işaretleyen Boyle'un suçu.
E tudo porque o Boyle marcou a ventilação errada.
Bunların hepsi doğruysa, geri dönüp tahtı almak o kadar da kolay olmayacaktır.
Se isto for tudo verdade, não será assim tão simples regressar e recuperar o trono.
Ama harmonik bozunumu en aza indirecek şekilde envensörü ayarlayamazsam atımlı tork oluşur ve bütün hepsi yanar.
Mas, se eu não ajustar o inversor para minimizar a distorção harmónica, teremos uma força de torção pulsátil e tudo irá entrar em curto-circuito.
Bak, bütün heteroseksüel seksler tecavüzdür demiyorum ama hepsi iğrençler.
Olha, não estou a dizer que todo o sexo heterosexual é uma violação. Estou a dizer que todo o sexo heterosexual é nojento, e bem lá no fundo, todas as mulheres sabem disso.
Hepsi senin adını duyurmak için var.
Nas redes sociais, o mais importante é divulgar o nosso nome.
Ve hepsi için aynı şeyi ödüyorlar.
Recebemos o mesmo por tudo isso.
Ve sen dışarı çıkarmaya çalışırsın, Ve hepsi sanki ; kremalı donat, taco, neyse ne.
Esprememos o esperma para fora e parece um dónute ou taco com recheio.
Onların neredeyse hepsi benden, iş kartları hariç.
Quase todos são meus, menos o cartão de visita.
Hepsi bu.
Isso foi tudo o que era.
Hepsi bu. Peter'ı küçümsemeyin.
Não subestimes o Pedro.
Her kapıda adamlar var, hepsi de silahlı ve senin adını bağırıyor.
Existem homens em todos os portões, estão todos armados, e eles estão a gritar o teu nome.
Hepsi de ayaktaydı ve Başrahip'e tezahürat yapıyorlardı.
Estavam todos entusiasmados a aplaudir o Sumo Sacerdote.
- Hepsi hibernakulum olabilir.
Qualquer um pode ser o hibernáculo.
Eva'nın parmak izini bulmuşlar ama hepsi bu kadar değil.
Eles encontraram impressões digitais da Eva, mas não foi tudo o que encontraram.
Hepsi modern sömürgeciliğin İslam'ın hak olan yapısını yozlaştırdığına inanıyorlardı ve İslami metinlerin asıl öğretilerinin geçerli olduğu geçmiş çağlara dönmek istiyorlardı.
Todos acreditavam que o imperialismo moderno estava corrempendo a verdadeira natureza do Islão, e queriam voltar a um mundo baseado nos ensinamentos originais dos textos do Islão.
Evet, Kuzey Hindistan'daki en zengin ve güçlü rajalardan biri, hepsi bu.
Sim, só é o mais rico e poderoso rajá do norte da Índia, só isso.
Hepsi Irak'ı gözlemek için gönderilmişti.
Tinham todos sido redirecionados para observar o Iraque.
Maggie'nin epostalarının hepsi, BÜD'nin çocuklar için alınan paranın üzerine oturduğunu söylüyordu.
Todos os e-mails da Maggie diziam que a AAC estava a guardar o dinheiro que era destinado às crianças.
En azından saçlarının hepsi duruyor.
Bem, ainda tens o teu cabelo.
- Hepsi burada zaten.
É o que resta.
Arayan NASA, NORAD, BM ve NATO'dur hepsi planda olmayan füze fırlatımı hakkında bilgi almak istiyor.
Deve ser a NASA, o NORAD, a ONU e a NATO, para saber sobre o lançamento do míssil.
Çok üzgünüm ama şu anda hepsi satıldı.
Lamento, mas já o esgotámos.
Hepsi karmakarışık.
- O mujahideen...
Onları akıllıca konuşup etkilediler böylece hepsi 2 Ekimde Panaji'de geldiklerini.
Voltou a falar com todos. Depois, de forma astuta, convenceu-os de que ele e a família tinham estado em Panaji, para o sermão, no dia 2.
Herkesi peşimden ben sürükledim en sonunda da yolu kaybettik hepsi, sırf Jenna'ya evlenme teklif edeceğim en mükemmel yeri bulabilmek içindi.
- Tirei todos da trilha, fiz todos perderem-se só porque queria o local perfeito para pedir a Jenna em casamento.
Yoksa hepsi cebindeki o mataraya mı gitti?
Ou gastaste tudo em bebida?
Evt, hepsi burada ama beyaz kral yok.
Está tudo aqui, menos o Rei Branco.
Hepsi bulmaya çalışıyor.
Isso é o que todos estão a fazer.
Onlardan biri girerse sık ve hepsi yığılana kadar durma.
Se algum deles entrar, disparas. E só paras quando o vires no chão.
Eğer hepsi aynı kilodaysa, onları saf dışı bırakabiliriz eğer kiloları farklıysa, biz...
Se tiverem o mesmo peso, são eliminados. Se não tiverem, nós...
- Sanırım hepsi bu.
- Acho que é tudo o que tenho.
- İhtiyacın olanın hepsi bu.
- É tudo o que precisas.
Hepsi James'in fikri... Cyrus'un değil, James'in.
Foi tudo o James, não o Cyrus.
Hangi yüzü olursa olsun hepsi benim için aynı Doktor.
Não importa o rosto que usava. Para mim, são todos o Doutor.
50 görünmez, yok edilemez android suikastçı. - Hepsi de onu öldürmeye programlanmış.
Cinquenta assassinos androide invisíveis e indestrutíveis, todos especialmente programados para o matarem.
Hepsi önerinin gücüydü.
Foi apenas o poder de sugestão.
Şok tabancası.. Kayak maskesi... Hepsi hediye kutusunun içinde olmalı.
O taser, a máscara de esqui deviam estar na caixa do presente.
Boyu ve rengi beyaz bir kamyonet ya da kamyon aradığımızı söylüyor ama bildiklerimizin hepsi bu kadar.
A altura e cor dizem-nos que procuramos uma carrinha ou um camião branco, mas isso é tudo o que diz-nos alguma coisa sobre quem procuramos.
Bunların hepsi dün gece Bayan Newmeyer'ın çarptığı kamyonetin aceleyle değiştirildiğinin göstergesi.
São tudo indicadores que o veículo é um substituto às pressas da carrinha em que a Srta. Newmeyer bateu ontem à noite.
Hepsi cinayetten kurtulmak içindi.
Foi o suficiente para sair impune de assassinato.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]