English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / O benim babam

O benim babam traducir portugués

2,911 traducción paralela
O benim babam.
- É o meu pai.
Biliyorum Peter. Ama o benim babam, ne yapacağımı bilmiyorum.
Eu sei, Peter, mas é o meu pai e não sei que mais hei-de fazer.
O benim babam.
Ele é meu pai.
Bir savunma avukatının, onun benim biyolojik babam olduğunu ve bunu mahkemede aleyhimize kullanmasını riske atmak istemiyorum.
Não quero arriscar que um advogado descubra que é o meu pai biológico, e use isso contra nós no tribunal.
Benim babam.
Este é o meu pai.
Yıllar önce babamın çırağı diye bu benim ya da babamın onunla arkadaş olduğunu göstermez o yüzden bence başka sorular sorsanız daha iyi olur.
Só porque foi um recruta do meu pai há 100 anos atrás, não quer dizer que eu seja ou tenha sido amigo dele, por isso sugiro que passem à pergunta seguinte.
Babamın ölümü ve benim geçen ki olayım beni düşünmeye sevk etti.
A morte do meu pai e o meu recente frente-a-frente com a mesma puseram-me a pensar.
- Sen de benim babam.
- E tu és o meu pai.
Ve tüm olanlara rağmen o yine de benim babam.
E apesar de tudo ele continua a ser o meu pai.
Ve benim babam.
E o meu pai.
Çok umursuyormuş izlenimi bırakmadığımı biliyorum. Ama o gece benim de babam öldü.
Sei que não pareço importar-me com nada, mas o meu pai morreu naquela noite.
Küçüklüğümden beri babam hep Amelia ile olması gerektiğinden bahsederdi. Sürekli benim alnımda Amelia'nın kızıyla olmak yazılı derdi.
Desde que eu era miúdo, o meu pai falava sobre como devia ficar com a Amelia e agora estou destinado a ficar com a filha dela.
- Bu benim babam.
É o meu pai.
Benim babam.
É o meu pai.
Senin baban ile benim babamın barda kafaları çeken dostlar olduklarını düşünsene. Ne?
Sabes, eu acho que o teu pai e o meu teriam sido amigos de copos.
Bu demek oluyor ki... Babam bana benim gemimi verdi.
Isso significa que o meu pai me deu o meu barco.
Benim için babam her gün ölüyor.
É que para mim, o meu pai morre todos os dias.
Senin arkadaşın olduğunu biliyorum ama aynı zamanda benim de babam.
Sei que ele era teu amigo, mas ele era o meu pai.
Benim babam ölünce millet öldüğünü kutlamak için içer.
Quando for a vez do meu, o pessoal vai beber para celebrar.
Pes etmeyeceksin. Tıpkı babam beni buraya getirdiği vakit benim de pes etmediğim gibi.
Não vais desistir, como eu não desisti quando o meu pai me trouxe para este sítio.
Kötü biriydi ama yine de T.O. Morrow benim babam.
Ele era um vilão. Mas T.O. Morrow ainda é o meu pai.
Benim babam o!
É o meu papá!
Benim babam!
- O meu papá!
Benim babam 30 yılını tren bileti zımbalayarak geçirdi.
O meu pai passou 30 anos a picar bilhetes, na Northern Pacific.
- Benim babam doğum günlerinden nefret eder. - Benim babam ise bütün doğum günlerimde bulundu ama aklı hep başka bir yerdeydi.
O meu pai comparece a todas as festas de aniversário, mas está sempre com a cabeça noutro lugar.
Howard, benim babam bir polisti.
Howard, o meu pai era polícia.
Benim babam, ben 11 yaşındayken annemle beni terk etti.
O meu pai abandonou-me a mim e à minha mãe, quando tinha 11 anos.
Lukey, benim babam büyürken pek yanımda değildi.
Sabes que mais, Lukey? O meu pai era muito ausente.
Baba. Bu benim babam, Philip Carmichael.
Este é o meu pai, Philip Carmichael.
Annem ve babam olmadan mükemmel bir Noel olmayacağını biliyorum ama umarım benim her zaman yanında olduğumu biliyorsundur.
Eu sei que sem a mãe e o pai nunca poderemos ter um Natal perfeito, mas espero que saibas que me terás sempre a teu lado.
Solis Hanım, kocanız benim babam gibiydi.
Sra. Solis, o seu marido tem sido como um pai para mim.
Sen benim babam mısın?
És o meu pai?
Ben ne zaman o günü ansam annemle babam benim yüzümden ölmüş gibi hissediyorum.
Eu... sempre que me lembro daquele dia, apenas sinto que causei a morte do meu pai e mãe.
Benim edepli, rahip babam aynı zamanda annemle evlenerek edepsizlik yapmış.
O meu padrasto também foi indecente quando casou com a minha mãe.
Babam ve benim için de.
- para mim e para o meu pai. - Bom...
Galerileri severim. Babam ve benim sanat vakfımız vardı. Kör kızlara nasıl seramik yapılacağını öğretmiştik.
Adoro galerias, o meu pai e eu tínhamos uma fundação artística, ensinavam crianças cegas a trabalhar em cerâmica.
Babam ve benim her yıl özel bir şükran günü geleneğimiz olurdu.
O meu pai tinha uma tradição especial todos os anos pela Ação de Graças.
Peki ya sen? Benim babam bir Avcı.
o meu pai é um Hunter.
Benim kadar umurunda olmadığının farkındayım ama babam bana bugün çok garip göründü.
Sei que não te importas tanto quanto eu, mas... O pai pareceu-me estranho hoje.
Onları pek iyi tanımıyordum ama tüm o insanlar öldüğünde babası benim babam için çalışıyordu.
Pois, bem, eu não os conheci muito, mas o pai dela trabalhava para o meu quando aquela gente morreu.
Daniel'in şirkette başarısı benim babasının dosyalarına ulaşmama olanak sağlayacaktır. Babamın masumiyetinin kanıtı da oradadır.
O sucesso do Daniel na empresa permitira aceder aos ficheiros do pai dele... onde está a prova da inocência do meu pai.
Olur da görüşmeye başlar ve evlenirseniz benim yeni babam olurdun.
Se começassem a namorar e casassem, serias o meu novo paizinho.
Evet benim de babam öldü.
Bem... O meu pai também morreu.
Sadece babam benim gibi düşünebilir sanıyordum.
Achava que só o pai conseguia pensar como eu.
Babam, benim yüzümden öldü.
O meu pai está... morto por minha casa.
Bir, benim babam polis. İki, narkotik suçları içermeyen bir boşluğu tanımlıyorum.
Porque o meu pai é polícia e estou a definir a minha especialidade na qual estou certo de não incluir narcóticos lixados.
Bu benim babam.
Este é o meu pai.
Benim babam beni sürekli sinemaya götürürdü.
O meu pai me levava ao cinema.
O adam benim babamın heykelinin kafasını koparttı.
O homem que decapitou a estátua do meu pai.
Benim babam olur kendisi. İlk kez geliyor.
O meu pai é novo aqui!
Belediye Başkanı Picazo benim vaftiz babam.
O Presidente da Câmara Picazo é meu padrinho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]