English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ S ] / Sen bak

Sen bak traducir portugués

8,775 traducción paralela
Bu koridora sen bak.
Vai por esse corredor.
Bak ne diyeceğim, sen seninkini göster ben de benimkini.
Digo-te uma coisa tu mostras-me a tua e eu mostro-te a minha.
Sen de kardeşin çocukla görüşürken şu kasabın çaresine bak.
E tu, enquanto ele vai buscar o rapaz, trata daquele talhante.
Evlat, etrafıma bir bakıyorum da nasıl baksam hep sen altsın.
Estou a olhar à volta e não vejo patente mais baixa do que a tua.
Verdiğin tepkiye bakılırsa sen de öyle görüyorsun.
Pela forma como respondeste, acho que também tens uma óptima opinião sobre ele.
Sen şimdilik sadece nanit çipini çalıştırabiliyor musun ona bir bak.
Vê se consegues fazer o nano chip funcionar.
- Sen Alpha'yı buradan çıkarmaya bak!
- Tira o Alfa daqui!
Bırakayım da sen işine / endişelenmene dön. Roy konusunda iyi düşünmeye bak. Tamam.
Bem, vou deixar que voltes para o teu trabalho / preocupação e pensamento positivo sobre o Roy.
Bak, sen hala temizsin kardeşim.
Olha, tu continuas com o cadastro limpo, irmão.
Bak sen, bu iyi işte.
Isso é bom.
Bak sen şu işe.
Uma empresa de ideias?
Steve, bak, sen iyi birisin ama...
- Steve, tu és impecável, mas...
Sen neye bakıyorsun Cisco Kid?
Posso ajudar-te, Cisco Kid?
Sen, benim yüzümü kesişimi izlerken sana bakıp, "Yüzü de amma güzelmiş" diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Estava a olhar para a sua cara enquanto me via a cortar a minha, e pensei : "Caramba, é uma bela cara".
Kafasız kaşara bak sen.
Essa cabra!
- Hoş geldin, kardeşim. - Şu zenciye bak sen.
Bem-vindo, mano!
Bak, sen Tommy'le berabersin.
Ouve, estás com o Tommy.
Sen bizim silahlarımızın bakımı için görevlendirildin.
Tu foste destacado para tomar conta das nossas armas.
Bak sen nasıl da ders çalışıyorsun.
Olha para ti, todo estudioso.
- Sen kendi işine bak salak herif.
Ela não quer ir para casa contigo. Trata da tua vida, idiota.
Bak, sen benim avukatımsın.
Ouça, você é o meu advogado. Aceite o acordo.
Bak, sen iyi bir polissin.
És um bom polícia. Às vezes corre mal.
Sen kraliçemize bak.
Cuidai de Sua Majestade.
- Ben de. - Bak sen.
- É bom ver-te.
Ne yapıyorsun sen? -... seni alakadar etmez. - Bak, dostum.
O que estás a fazer?
İşine bak sen.
Atende. Faz o que tens a fazer.
Pekâlâ, sen de kendine iyi bak.
Está bem. Para si também.
Bak adamım, sen ve ben dikkatimizin dağılmasına imkan veremeyiz.
Mas olha, tu e eu não nos podemos dar ao luxo de nos distrairmos.
Sen hissetmedin mi? - Bak.
Não sentiste?
Bak sen, kimler de burada?
Olha quem está aqui.
Nefes almana bak sen. - Nefes al!
Respire, respire.
Sen de Bobbi'yle birlikte bölgedeki tanıklarla konuş adamın nereye gittiğini bulabiliyor muyuz bir bak.
Vá com a Bobbi falar com testemunhas e descubram para onde ele foi.
İşine bak sen.
Pode continuar.
Bak sen şu işe?
Bom, vejam só isto?
Koridora bak sen.
Vigie o corredor.
Sen de bu sırada bina sahiplerinin izini sürebilecek misin diye bir bak.
Veja se consegue localizar os donos do edifício.
- Bak sen!
Uma rosa...
Bak buralarda vakit geçirmende şikayetçi olduğumdan değil, ama iki hafta oldu sen...
Olha, não que eu não ame ter você mais por perto, mas tem duas semanas desde que você foi...
Şuna bak sen.
Mas olha para isto.
- Bak sen.
Olá.
Sen de bak.
Olha.
Bak sen şu işe.
Olha para isto.
Serum bu sorunu halledecektir. Ama sen sıvı tüketmeye ve ayakta durmamaya bak. Tamam mı Eddie?
O soro deve resolver isso, mas bebe muitos fluídos e fica deitado, está bem, Eddie?
Bak sen.
Bem, bem, bem.
Bak sen.
Olha para ti.
Sen neye bakıyorsun ha?
Para onde estás a olhar?
Sen neye bakıyorsun lan?
Para onde raio estás a olhar?
- Sen de, kendine iyi bak.
- Para ti também.
Bak, sana karşı hislerinin olduğu belli ve sen de ona karşı boş değilsin.
É óbvio que ele sente algo por ti e tu sentes algo por ele.
Olaya bak sen.
É bastante subtil.
Sen tekrar file bak.
Volta a olhar para o elefante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]