English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ S ] / Sen benim

Sen benim traducir portugués

16,819 traducción paralela
" Sen benim özel kızımsın.
"'És a minha menina especial.
Sen benim yaşımdayken çoktan işleri yönetmeye başlamıştın.
Quando tinha a minha idade, já geria as coisas.
Sen benim ablam değilsin.
Não é a minha irmã.
Sen benim dedem misin?
Você é meu avô?
Bir de sen benim sorumu yanıtla.
Responde-me a uma.
Ama sen benim için ne yapacaksın?
Mas vamos falar do que vais fazer por mim.
Sen benim için geldin
Vieste por mim.
Sen benim yaşımdayken ne olmak istiyordun?
Quando tinhas a minha idade, o que querias ser?
Sen benim akıl hocamsın. Ve...
- És como um mentor para mim.
Sen benim ortağımsın.
És o meu sócio.
- Peki sen benim gibi değil de, onlar gibi misin?
E tu és como eles e não como eu?
Sen benim sorunum değilsin.
Não é problema teu.
Sen benim sorunum değilsin.
Acerto : Não é problema meu.
Yani sen benim bir seçeneğin olmadığını söylüyorsun.
Quer dizer que eu não tenho escolha.
Ama sen benim yaptıklarımı anlamıyorsun.
Vocês nem entendem o que eu faço.
Ne olduysa oldu ve ne olursa olsun sen benim ortağımsın.
Passado é passado. Aconteça o que acontecer, és o meu sócio.
Sen benim en en en iyi arkadaşımsın.
És o meu melhor amigo.
Ama sen benim sinirlerimi sınıyorsun.
- Faça alguma coisa! - Aumentou a aposta.
- Axe sen benim işi gördün. Müdahale edebilirdin.
Axe, tu viste a minha posição, podias ter aumentado.
Sen benim sorumu cevapla.
Responda-me a uma.
Asgeir, sen benim görevimdeyken onun çok bela çıkardığını söylüyor.
Ásgeir disse, que já o tinhas prendido quando foste chefe da polícia.
- Bebeğim sen benim...
- E tu, querida, estás tão no meu...
Sen benim gençlikteki halimi gördün mü?
Viste-me quando eu era jovem?
- Sen benim arkadaşımsın, değil mi?
- És ou não és meu amigo?
Sen benim adamımsın.
Para mim, és um homem.
Bir şey söyleme. Sen benim favorimsin.
Não digas nada.
Sen benim her şeyimsin. Tek istediğim şey sensin.
Tu és tudo o que tenho neste mundo, e foste tudo o que sempre quis.
Sen ve Kardeşlik'in benim harekatlarımı yönetecektiniz ben de kârınızın bir kısmı karşılığında sizinkileri sağlamanıza izin verecektim.
Você e a sua irmandade gerem a minha operação e eu permito que mantenham a vossa por um pouco dos vossos lucros.
Sen hiçbir zaman bunu benim üzerime yıkmadın.
E tu nunca me acusaste disso.
O güvende, sen de benim yanımda güvendesin.
Vocês estão seguras aqui comigo.
Hem sen de benim hoşlandığım ilk kişiydin.
E tu também foste a minha primeira paixão.
Sen... yani cidden senin ve benim arkadaş olabileceğimizi mi düşündün?
Achas... Achavas mesmo que tu e eu conseguíamos ser amigos?
Anlamanın zor olduğunu biliyorum ama benim geldiğim yerde, yani geldiğim zamanda 2166 yılında sen ve bu çatıdaki herkes sadece birer kahraman değil efsanelerdiniz.
Sei que é dificil para ti acreditares nisto, mas onde... de onde eu venho, do ano 2166, tu e todos neste telhado não são só considerados heróis... Vocês são lendas.
Sen benim tipim değilsin.
Tu não és o meu tipo.
Kızım benim yaşadıklarımı yaşamayacak. Şimdi sen...
E nenhuma filha minha seguirá os meus passos.
Bu işe benim kadar sen de bulaştın.
Estás tão envolvido como eu.
Sen de benim oğlum gibi olacaksın.
E tu como meu filho.
Ve o bıçak boğazımda değil o yüzden şu an sen ve benim belki de aynı tarafta olduğumuza inanmak zorundayım.
E essa navalha não está no meu pescoço, pelo que tenho de acreditar que, agora talvez estejamos do mesmo lado.
Sen de benim gibi görüyorsun, akademik çevre diğer her şeye karşı.
Você vê, a meu ver, é a academia versus o resto.
Çünkü sen bir fırsatçısın Ken ve Garth ve benim gibi adamlar, biz fırsatçıları sevmeyiz.
Porque és um caçador furtivo, Ken. E tipos como o Garth e eu não gostamos de caçadores furtivos.
Sen de en az benim kadar iyi biliyorsun. Buradan kaçış yok.
Sabes tão bem como eu que não há nenhuma maneira de escapar.
Sürekli benim için kaygılanan sen olmadan ne yapacağım?
O que vou fazer sem ti sempre a preocupares-te comigo?
Anne, sen çalışamadığın için benim iki işim var.
Mãe, tenho dois empregos porque não podes trabalhar.
- Benim güvenliğimle sen mi ilgileneceksin?
É você que está encarregue da minha segurança?
Eğer Elvis ve benim dediklerimi bir dinlesen bence sen de...
Se ouvir o que eu e o Elvis temos para dizer...
Sen benim kardeşimsin.
És a minha alma gémea.
Sen sadece benim kötü olduğumu kanıtlayabileceğin şeyler için heveslisin.
Só te preocupaste quando pensaste que isso te ia mostrar que eu sou mesmo mau.
- Sen benim aç gözlü pisliğimsin.
- Tu és o meu sacana.
Bak, burada olmanın benim kabahatim olduğunu biliyorum ama sen bu değilsin.
Ouve, sei que ages desta maneira por minha causa mas tu não és assim.
Sen neye gülüyorsun? - Benim eşim de yeni doğum yaptı.
Minha esposa também teve um bebé.
Bunun işe yarayacağını benim gibi sen de biliyorsun.
Sabe que isto vai funcionar da mesma forma que eu sei.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]