English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ T ] / Tabi ki öyle

Tabi ki öyle traducir portugués

174 traducción paralela
- Tabi ki öyle.
- Certamente.
Tabi ki öyle.
Claro que é.
Tabi ki öyle.
Claro que havia.
- Tabi ki öyle.
Claro que não.
Tabi ki öyle, sana karşı koyacak erkek bu kasabada bulamazsın.
De quem? Nenhum homem em Warlock se atreveria a desafiar-te.
- Tabi ki öyle
Claro.
Tabi ki öyle.
Claro que está.
- Tabi ki öyle.
- Claro que é.
Onu beni sevdiğinden daha mı çok seviyorsun? Tabi ki öyle!
Você gosta mais dela do que de mim?
Tabi ki öyle!
Um pouco!
Ama, tabi ki öyle, hayatım.
É claro que sim, querida.
Tabi ki öyle Bay Thaw.
Claro que não, Sr. Thaw.
Tabi ki öyle. Burası özel ücretli bir yol.
Não é verdade que esta estrada tem portagem, amigos?
- Tabi ki öyle!
- Claro!
Tabi ki öyle söyler!
Isso é o que ela diz.
- Tabi ki öyle. Ne yapıyorsun?
O que estás a fazer?
Tabi ki öyle.
É claro.
Evet, tabi ki öyle!
Claro que é!
Tabi ki öyle!
Claro que é protestante!
Tabi ki öyle.
Claro que não quer.
Tabi ki öyle.
E claro que gosta.
- Tabi ki öyle.
- Claro.
Tabi ki öyle.
Isso é que é.
Tabi ki öyle.
Claro que sim.
- Evet, hayır.. Sana karşı tabi ki öyle davranacaktı.
- Ela pôs-se assim para ti.
Tabi ki öyle, ama artık iş biraz büyüdü. Bak.
Claro... isto agora ultrapassa-nos.
Tabi ki öyle. Bir çeşit akıl oyunu oynamaya çalışıyorlar.
Eles estão a jogar jogos mentais.
Evet, tabi ki öyle yaptık.
Mas é claro que fizemos.
Tabi ki öyle olacak!
Claro que é!
Tabi ki öyle.
De facto é.
Sözüm sözdür ve öyle olduğuna göre tabi ki yemin ederim.
O que digo é certo e posso jurar
Yani, onu tanıyorsun, öyle mi? - Tabi ki tanıyorum.
- Então sabe de quem se trata, não?
Tabi ki, oyle!
Pareço sim.
- Evet... tabi ki öyle.
Polícia?
Tabi burda önemli olan çikolatalar arasını öyle ayarlamak ki çok çikolata yemesin, yoksa yatakodasına gelince anında sızar.
Vá lá, Al. Preciso de dinheiro. Preciso de 800 bolachas para amanhã.
Tabi ya öyle düşkündü ki babama... Yedikçe iştahı kabaran insanlara benziyordu. Oysa daha bir ay bile geçmeden...
Agarrada a ele como se o apetite dele aumentasse... à medida que se satisfaz, e só há um mês.
Tabi ki, her aile çocuklarının öyle ya da böyle özel olduklarını düşünmek isterler.
Todo o pai gosta de acreditar que o seu filho é sobredotado.
- Öyle mi düşünüyorsunuz? Tabi ki!
Achas que sim?
Tabi ki gerçek isimlerini kullanmadılar ama sen öyle olduğunu düşünebilirsin.
Não usaram os nomes verdadeiros, mas dava para ver que eram eles.
Evet, diğer arkadaşları da yardım etti tabi ki ama Bayan Campion'ın küçük çocuklarla arası yoktur. Çocuk hemşiresi olmasına rağmen Bayan Siddaway bile öyle.
Sim, claro que os amigos dele deram uma ajuda, mas a Miss Campion não tem muito jeito para crianças, nem a Sra. Siddaway, apesar de ser enfermeira pediátrica.
- Tabi ki de, hatırlıyorum. Öyle mi?
- Sim, é como nos velhos tempos.
Tabi, tabi ki. Öyle olmalı.
Oh claro, claro.
Tabi ki sen öyle birisin.
É claro que é isso que tu és.
- Tabi ki öyle.
- É claro que é.
- Tabi ki öyle.
Claro que sim...
Öyle mi? Tabi ki, kanepedeki şu şeker pembe yastık senin mi?
Esta almofadinha cor-de-rosa que está no sofá é tua?
Tabi ki oyle.
Claro que sou.
Tabi ki de öyle.
Claro que sim.
Tabi ki öyle.
Claro que ele é.
Tabi ki de öyle diyecek. Ne zaman arabayı götürsem frenlerin kötü olduğunu söylüyor.
Sempre que levo lá o carro, ele diz que os travões não estão bons.
- Kimse tabi ki. Ama öyle!
Ninguém disse mas é!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]